Günde ortalama 5.5 saatini ekran önünde geçiren, dizilerle yatıp kalkan bir ülkede drama yapımlarını sadece 'eğlence' olarak görmek büyük aymazlık olur. Bu nedenle dizilerde yer alan mesajları son derece önemsiyorum. Kanal D'nin yeni dizisi 'Koca Koca Yalanlar'ı ise toplumun aile bütünlüğü ve aile müessesesinin saygınlığı açısından son derece tehlikeli bir 'tehdit' olarak gördüm.
Evet, içinden aldatma ve ihanet geçmeyen dizi yok gibi. Ama bu kez işin ölçüsü fena halde kaçmış. Mazbut bir aile reisinin yoldan çıkışı, adeta bir 'kahramanlık destanı' gibi resmedilmiş.
Anlaşılan o ki, 'Koca Koca Yalanlar', özellikle kıskanç kadınların huzurunu iyice kaçıracak. Zira dizide eşini aldatmayan tek bir erkek yok. İçlerinde bir tek dürüst erkek var, onun da eşi ya da sevgilisi yok! 'Nasıl olsa herkes yapıyor' düz mantığı ile çıkılan yolda yaşananlar 'ibretlik' olması gerekirken, son derece 'olağan' gösteriliyor.
Dizi, erkekleri topluca 'gömmek' gibi bir misyon da üstlenmiş gibi. Tamam, dizilerin büyük çoğunluğu kadın izleyiciyi hedefliyor. Senaristler de ağırlıklı olarak kadın. Ama dünya üzerindeki tüm erkekleri 'topluca' ipe göndermek biraz insafsızca değil mi? Ayrıca erkekler, kadınlarını yine bir başka 'kadınla' aldatmıyor mu?
Görünen o ki, erkeklerin aldatmayı adeta spor haline getirdiği 'Koca Koca Yalanlar', pek çok kuşkucu kadını uykusuz bırakacak. Ama daha da önemlisi, 'aile dizilerinin' devlet eliyle teşvik edildiği kampanyaları neredeyse dümdüz edecek.