Memleketin yeni meselesi, taksici-Uber çatışması.
Uber dediğiniz, lüks minibüslerle yapılan özel bir taşımacılık.
Araçlar son model ve pırıl pırıl.
Arıyorsunuz, kapınızda bitiyorlar.
Sizi mükemmel bir konfor ve süratle istediğiniz yere taşıyorlar, hatta bazen taksiden daha ucuza.
Bir süredir taksiciler, gördükleri yerde Uber'cilerle tartışıyorlar. Hatta aralarında, saldırgan bir tutum sergileyip işi şiddete dökenler de var. Tabii ki burada orman kanunlarını savunacak değilim. Şiddetin hiçbir şekline bu köşede yer ve geçit yok. Yol olarak kendine şiddeti seçen bu birkaç taksici esnafını şiddetle kınıyorum.
Ancak bu meselede tamamen taksicilerin yanındayım. Çünkü Uber'in ticari ve hukuki açıdan nasıl konumlandırıldığını kimse bilmiyor. Vergilerini gerekli matrahtan ödüyorlar mı? Sürücüleri denetleniyor mu? Bu iş için ehil insanlar mı kullanılıyor? Devletin bu konuda belirleyici, yönlendirici ve bilgilendirici olması şart.
Şimdi kimse 'serbest rekabet ekonomisinden' filan dem vurmaya kalkmasın. Şu anki durum, taksiciler açısından ciddi bir haksız rekabete yol açıyor; burası kesin.
Bu köşede taksicileri sık sık eleştiririm. Ama yeri geldiğinde haklarını en ateşli savunan kişi de benim.
Bugüne dek taksici meslek örgütlerinden çok sayıda tebrik ve takdir almışlığım da vardır.
Evet, içlerinden bazıları işlerini gereği gibi yapmıyor. Kötü havada müşteri seçiyorlar. Kısa mesafe yolcusu almıyorlar.
Araçları pis ve bakımsız. Kılık kıyafetlerine, davranışlarına yeterince özen göstermiyorlar.
Yol, iz, lisan bilmeyenleri var.
İyi de hangi meslek grubunun tüm üyelerinin 'mükemmel' olduğu iddia edilebilir ki? Ama taksiciler 'göz önünde' oldukları için dikkat çekiyor ve eleştiriliyorlar.
Peki taksicileri yerden yere vururken, müşterilerin davranışlarından haberdar mısınız?
Gece yarısı evinin adresini tarif edemeyecek kadar sarhoş olup taksicilere kan kusturanlar, verdiği üç paraya karşılık aracın 'sahibi' kesilenler, en olmadık yerde 'ineceğim' diye tutturup trafiği birbirine katanlar, kirli mendilini koltuğun üzerine, burun salgısını koltuğun altına bırakanlar, 40-50 liraya tamah edip tenhada şoförün boğazına bıçak dayayanlar kim peki?
Kimse büyük kentlerin trafik kaosunda günde 12 saat direksiyon sallamayı kolay iş sanmasın.
Mazot fiyatındaki sonu gelmez artışlara, yüksek parça ve amortisman maliyetlerine, vergilere, harçlara, cezalara direnerek, patronun belirlediği günlük kotaya ulaşmak için çile çekmeyi kimse hafife almasın.
Şimdi bunca zorluğa bir de Uber ile rekabet eklendi. Sizleri bilmem ama ben bu konuda taksici kardeşlerimin yanındayım.