Meltem Cumbul olayıyla ilgili söyleyeceğim tek söz budur. Malum, Meltem Cumbul, Adana Film Festivali'nde ödül alması için sahneye davet ettiği yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmayarak büyük bir 'kabalık' yapmıştı.
Cumbul'un 'gerekçeli kararını'(!) dile getirdiği paylaşımını okudum. Anladığım kadarıyla yönetmen Kaplanoğlu'nun tarzını, tavrını, dünya görüşünü beğenmiyor ve paylaşmıyor. Hatta belki de ona karşı 'kin' duyuyor. Bu hisleri beslediği bir insanla 'el sıkışmayı' ise riya ve iki yüzlülük sayıyor. Yanlış... Hem de külliyen yanlış... Tokalaşma, 'insana' özgü bir ritüeldir. Sevgiyi olmasa da 'insana saygıyı' ifade eder. Bu yüzdendir ki; birbirleriyle yıllarca savaşan ülkelerin devlet başkanları bile onca düşmanlıklarına rağmen, görüşme masasına otururken birbirlerinin elini sıkarlar.
Bir de, böylesine önemli bir organizasyonda sunuculuk görevini üstlenen kişinin her türlü kişisel kin, öfke ve kıskançlıktan arınmış olarak o sahneye çıkması gerekir. Çünkü sunuculuk bir 'servis' işidir. Bir garsonun, 200 kişilik bir davette 'Ben o adamı sevmiyorum' diyerek, bir kişiye servis yapmaması mümkün mü?
Bence havada kalan, yönetmen Kaplanoğlu'nun eli değil, Cumbul'un egosuydu.