tv8'deki 'Gerçeğin Peşinde' programı bir aydan fazla bir süredir Hakan Ekinci vakasının aydınlatılması için olağanüstü çaba harcıyor. Hakan Ekinci adlı genç, evinde, bilgisayarının başında ölü bulunmuştu. Oynadığı bilgisayar oyununun etkisinde kalıp intihar ettiği de iddia edildi, bir tanıdığı tarafından öldürüldüğü de... Serap Ezgü Paköz ve uzman ekibi, o günden bu yana neredeyse her gün Hakan'ın ailesini, akrabalarını, yaşadığı apartmandaki komşularını bölük bölük stüdyosunda ağırladı. Acılı baba ise her seferinde bir başka kişiyi cinayet zanlısı olarak suçladı. Öyle ki, şüphelilerin sayısı Agatha Christie romanlarını bile geçti. Neredeyse Hakan'ı tanıyan herkes ekranda 'zanlı' konumuna düştü.
Peki Hakan'la ilgili adli tıp raporu nerede? Bir mevtanın cinayete mi kurban gittiği yoksa intihar mı ettiği aradan geçen bir ayı aşkın sürede anlaşılamaz mı? Maalesef anlaşılamadı. Öyle olunca da koca bir sülale ve hatta mahalle topluca 'cinayet zanlısı' olarak ekranda geçit yapmak zorunda kaldı.
Peki Hakan ya intihar ettiyse? O zaman bunca suçlama, şüphe, zan altında bırakma ne olacak?
Bu yazının hangi cümle ile sonlanacağı en başından belliydi zaten: Geciken adalet. adalet değildir!