Önce Trump'ın ABD'si karar aldı. Aralarında İstanbul Atatürk Havalimanı olmak üzere tamamı Müslüman sekiz ülkenin havaalanından kalkış yapan uçaklara cep telefonundan büyük elektronik eşya (Bilgisayar, pad, fotoğraf makinesi v.s.) alınmayacağını bildirdi. Ardından İngiltere tüm uçuşları kapsayan benzer bir yasak getirdi.
İddialarına göre, bu önlem El Kaide hücrelerine yapılan baskında elde edilen bir istihbarata dayanıyormuş.
Ama maksadın üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu şimdi ben size anlatacağım:
Amerika, İngiltere ve Hollanda nasıl 'büyük' devlet oldu? Deniz ticareti ve sömürgeleri sayesinde... Peki şimdilerde denizdeki yelkenlilerin yerini ne aldı? Uçaklar... Hava taşımacılığı ve ticareti hâlâ bu ülkelerin ekonomilerine lokomotif oluyor. Peki son yıllarda göklerin yükselen yıldızı kim? Türk Hava Yolları...
Herhangi bir Avrupa ülkesinin vatandaşına "Tanıdığınız bir Türk markası söyler misiniz?" diye sorun. Yanıtı mutlaka 'Türk Hava Yolları' olacaktır.
O şirket ki Barcelona'nın resmi sponsoru. Camp Nou başta olmak üzere dünyanın pek çok ünlü stadyumunda Türk Hava Yolları'nın reklamları, kenar panolarını süslüyor. Dünyanın en önemli basketbol organizasyonu Eurolig, THY amblemini ve ismini taşıyor. Yani bizim şirketimiz;
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda'nın havadaki en büyük rakibi ve engeli. Şimdi İstanbul'da inşa edilecek üçüncü havalimanı ile THY etkisi katlanarak büyüyecek. Dünyanın bir numaralı transfer noktası Amsterdam Havalimanı, tahtını İstanbul'a kaptıracak. Yani Amerika ve Avrupa'nın hava ticareti, büyük tehlike altında!
İşte bu 'kuşatma' da bu kaygının bir sonucu.
Peki THY ne yapmalı? Çözüm çok basit. Tıpkı gazete dağıtır gibi, kabin görevlileri dileyen yolcuya pad ya da dizüstü bilgisayar verecek.
Uçuş sonunda da bunları toplayacak. Türk Hava Yolları'nın yolunu kesmek isteyenler de oturup başka 'çareler' düşünmeye başlayacak.
Peki Batı'nın bu 'ticari kuşatması', THY ile sınırlı kalır mı?
Hiç sanmam. Başta inşaat sektörü olmak üzere pek çok uluslararası şirketimize karşı aynı haksız engellemeler başlayacak.
Aslında üzülmek değil, gururlanmak zamanı. Bütün bunlar Türkiye'nin nasıl büyüdüğüne işaret ediyor. Baksanıza, korku nasıl da dağları sarmış!
