Tek kelime ile 'muhteşem' bir organizasyondu. 5 milyon kişinin kalbinin aynı tempo ile attığı böylesine yoğun duygulu bir miting daha gerçekleşebilir mi bilmiyorum.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Türkiye yıllar sonra gerçek bir 'liderin' önderliğinde demokrasi güneşinin pırıl pırıl parladığı bir ufka doğru emin adımlarla yürüyor. 'Erdoğan sevgisi' ne demek, insan bunu demokrasi nöbeti tutulan o akşamlarda, meydandayken anlıyor. Bir önder uğruna hayatlarını feda etmeye hazır binlerce kişinin o fedakarlıkla bezeli muazzam enerjisi, insanı çepeçevre sarıp güvende hissettiriyor. Bir insanın, koca tankın önüne atlamasına yol açan kudretin ve cesaretin sadece 'sevgi ve inanç' ile gerçekleşebileceğini görüp milletinize yeniden hayran kalıyorsunuz. İşte insanın torunlarına anlatmak için her saniyesini silinmemek üzere hafızasına kazımak istediği o şahane günden defterime düşürdüğüm notlar:
ULUBATLI ŞENOL İPEK
Bizi Kuruçeşme'den alıp Yenikapı'ya götüren teknede yüzlerce ünlü sima vardı. Tekneye isabet edecek bir torpil ya da uçaktan atılacak bir bomba, 'bir ülkeyi sanatsız bırakıp onun hayat damarlarından birini kesecek kadar' önemli olacaktı. Önce Sahil Muhafaza, sonra Allah muhafaza deyip çıktık Yenikapı'ya...
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün altından geçerken, teknede 'Ölürüm Türkiye' çalıyordu. O sırada kaptan köşkünün tepesinde birinin Ulubatlı Hasan gibi elindeki al bayrağı çılgınca salladığını fark ettim. O kişi, ünlü manken ve oyuncu Şenol İpek idi.
METROBÜS DENEYİMİ
Yenikapı'ya yanaşırken önce açıkta demirlemiş savaş gemileri takıldı gözüme. Sonra tam teknelerin yanaştığı bölgeye konuşlandırılmış bir hava savunma sistemini fark ettim. Üzerinde, uçan unsurlara karşı etkili füzeler taşıyan bir askeri araç, namlusunu gökyüzüne çevirmiş, etrafı tarayıp duruyordu. Cumhurbaşkanı'nın helikopteri ise, iniş ve kalkışında iki kobra helikopteri tarafından eskortlanıyordu. Özel Harekat polislerinin ellerinde öyle müthiş silahlar vardı ki, insan kendini Yıldızlar Savaşı filminin setinde sanıyordu.
Sanatçılar iskeleye indikten sonra onları bekleyen belediye otobüsleriyle alana geldiler. 200 metrelik yol, pek çok ünlü için ilk toplu taşıma deneyimiydi. Üstelik klimalar açılmadığı ve 500 kişi üç otobüse sığmak zorunda olduğu için pek çok ünlü, sıradan vatandaşın işe gidip gelirken neler yaşadığını kısa süreliğine de olsa deneyimlemiş oldu!
Yapılan konuşmaların içinde tam yedi şiir okundu. Ne yalan söyleyeyim, İş Sanat'taki şiir gecelerinde bile bazen bu sayıya ulaşılamıyor!
Meğer yapımcılar arasında demokrasi nöbetlerine sanatçı götürme konusunda müthiş bir rekabet yaşanıyormuş. Ama gördüğüm kadarıyla Polat Yağcı, hepsinden bir adım öne geçmiş görünüyor. Portföyündeki sanatçılar neredeyse firesiz Yenikapı'daydı.
SİBEL CAN EZİLİYORDU
Ünlü prodüktör Şahin Özer, Sibel Can'ın ricasını yerine getirmek için onu çıkışta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına götürmek istedi ancak yoğun güvenlik önemleri ve izdiham nedeniyle Sibel Can iri yarı korumalar arasında zor anlar yaşayarak ezilme tehlikesi geçirdi. Ama sonunda Cumhurbaşkanı ve eşi Emine Erdoğan ile bir araya gelmeyi başardı.
Buna rağmen Cumhurbaşkanı'nın özel koruma ekibine bayıldım. En kritik, en zorlu anlarda bile tüm cümleleri 'Lütfen' ile başlayıp 'Teşekkür ederim' ile bitiyordu.
Kimseyi itip kakmadan, son derece medeni bir şekilde görevlerini yerine getiren ekibe büyük saygı duydum.
Ünlülerin büyük bölümü, ulaşım sorununu düşünerek tören alanını erken saatlerde terk etti.
Organizasyonun tek eksiği; hazır oraya 800'e yakın ünlü sanatçı ve sporcu toplanmışken, onları topluca sahneye çıkartıp halkı selamlatmamak oldu.
?ÖLÜM LİSTESİ
Şahin Özer, büyük bombayı gecenin sonunda teknenin dönüşü sırasında yaptığı konuşmada patlattı. Darbe gerçekleştiği taktirde, FETÖ'nün elindeki ilk gece öldürülecek 40 kişilik infaz listesini bildiğini, birilerinin o listeyi kendisine göndermek istediğini ancak listeyi görmek istemediğini, ayrıca ilerleyen günlerde bu listenin 4 bin kişiye ulaşacağını söyledi. Şahin Özer, listenin altında 'Getirmeyin, infaz edin' notu bulunduğunu da iddia etti.