Fatih Terim'in TRT protestosu, en az 2-0'lık galibiyet kadar geceye damgasını vurdu. Terim, Çek Cumhuriyeti maçından sonra kendisine soru yönelten TRT muhabirine TRT'nin sorularını yanıtlamayacağını, röportajlarına gitmeyeceğini söyledi.
Peki Terim bu tepkisinde haklı mı? Teknik ve idari açıdan haklı değil.
Çünkü yayıncı kuruluş olması itibariyle kurumun maç önü ve sonrasında teknik heyetin başındaki kişi ve en az bir futbolcu ile röportaj yapma hakkı bulunuyor.
Terim'in bu kuralı hiçe saymasının idari ve hukuki açıdan bir yaptırımı olacaktır mutlaka. Ancak işin bir de 'duygu' tarafı var ki, Terim orada yerden göğe kadar haklı. Bir tarih profesörü, Gündem Ötesi programından çıkıp teknik heyeti, futbolculara tarih bilinci aşılamamakla suçlayarak, Terim'i açıkça istifaya davet ediyor. Hem de hiç 'yeri ve zamanı' değilken. Ben bile TSYD üyesi, bir spor yazarı olmama rağmen; bu köşe televizyon izleyenleri ilgilendirdiği için futbolla ilgili teknik ve taktik analizlerden kaçınmaya özen gösteriyorum. Kaldı ki bir tarih programının spor yapımlarına öykünmesine, bir tarih profesörünün Erman Toroğlu'na özenmesine Fatih Terim değil, kim olsa tepki gösterir. Hele Kurum'dan bu konuda hiçbir tepki, hiçbir özür girişimi gelmemişken.
TRT'nin başı, geçenlerde bir başka akademisyen yüzünden belaya girdi.
İlahiyat profesörü, canlı yayında "Namaz kılmayan hayvandır" demek gibi bir densizlikte bulundu. TRT hâlâ pirincin taşını ayıklamaya çalışıyor. TRT bir devlet kurumu.
Kimsenin babasının çiftliği, at oynatma meydanı ya da ağzına geleni söyleme yeri değil. Kurum, ekranına çıkartacağı akademisyenler konusunda daha titiz tercihler yapmak zorunda.