Reklamı artık ezberledik. Genç kız bir kafeteryada oturan ünlü oyuncu Selçuk Yöntem'in yanına yaklaşıp "Siz Karam reklamındaki beyefendisiniz, değil mi?" diye soruyor. Yöntem, tebessüm edip "Evet" diyor ve muhabbet başlıyor...
Selçuk Yöntem bu reklam senaryosunun metnini ilk okuduğunda da sanırım acı acı tebessüm etmiştir. Oyunculuk kariyerine onlarca tiyatro oyunu, film ve dizi sığdırmayı başardıktan sonra, sadece 'reklamdaki beyefendi' olarak anımsanmak ne kötü hissettirmiştir kim bilir... 'Reklamın parası iyiyse, acı filan hissedilmez' diyenleri duyar gibi oluyorum. Ama hayatın bir kefesine sürekli para koymak, 'eşitlemenin' tek 'yöntem'i değil ne yazık ki...
İşte televizyon böyle bir şey... Tanıtıyor, yayıyor, yaygınlaştırıyor ama yalan yanlış... 'Gel kız, Kurtlar Vadisi'ndeki adamlar tiyatro da oynamışlar, gidelim bu akşam' diyor kadın, komşusuna; 50 yıllık devlet tiyatrosu sanatçılarını işaret ederek... Bir genç kız, kitapçı vitrininin önünde arkadaşını dürtüyor: 'Aaa bak, Aşk-ı Memnu dizisinin kitabı çıkmış...'
Üzmeyin kendinizi, reklamdaki beyefendi...