Bu sezon Acun Ilıcalı ve ekibinin işi çok zor. Çünkü sokak diliyle 'arızalı' olarak nitelendirilen asabi yarışmacı sayısı, bir hayli fazla. Yarışmanın yüksek gerilim altında geçeceğinin ilk işareti daha uçak adaya iner inmez ortaya çıktı. Gönüllüler takımını taşıyan kamyonun tente demiri çıkınca, yarışmacılar yola savrulmaktan şans eseri kurtuldu. Bu duruma gülümseyenlerle, tehlikeyi kıl payı atlatanlar arasındaki söz düellosu, 'Bak indiririm seni'lere kadar taşındı. Semih'in Ütopya yüzünden adeta kan davası güttüğü Serkan'a karşı tavırları da bir başka yüksek gerilim nedeni olacağa benziyor. Tıpkı Eda ile Nihal arasında dumanı tütmeye devam eden eski hesaplar gibi...
Yılmaz Morgül ise tam beklediğim ve üç ay önce yazdığım gibi, yarışmanın en parlak rengi oldu. Görevini, 'takımın mental direktörü' olarak belirlemiş. Kendini yarışmaya 'birleştirici zamk' olarak hazırlamış. Yılmaz'ın yarışan arkadaşlarına tribün desteği de muhteşemdi. Hatta bir ara kendisini öyle kaptırdı ki, takım arkadaşı Ezgi ile birlikte banktan düşerek, 'tezahürat yaparken sakatlık yaşayan ilk yarışmacılar' olarak Survivor tarihine geçtiler. Yılmaz, yarıştığı zamanlarda da hiç fena değildi. Fiziğini ve zekasını aşağılamaya kalkışanları ise hazırcevaplığı ve gün görmüşlüğü ile anında mat edeceğe benziyor. Bakın ey ada halkı, peşin peşin söylüyorum; lütfen kimse Yılmaz'ımı üzmesin!
İlk bölümlerin bir başka yıldızı ise İşte Benim Stilim'den tanıdığımız çıtkırıldım Nihal'di. Engellerin üzerinden düşüp sakatlandı, yengeç gelecek diye sabaha kadar uyumayıp ağladı. İzleyen herkese 'Ah be güzelim, Nişantaşı vitrinlerini tiki tiki gezmek varken, ne işin var orada?' dedirtti. Avatar Atakan ise daha ilk yarışmalarda lakabını hak eder biçimde 'adeta ayrı bir tür' olduğunu kanıtlayıp rakiplerine büyük fark attı. Dövüş sporcusu olan, sevinç gösterilerini tekme ve yumrukla yapan Atakan adeta 'Turabi'nin dublaj yapılması gereken versiyonu' gibi. Eğer, çenesini de diğer adaleleri gibi çalıştırabilirse, yarışmanın en büyük favorisi olur!