atv, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisiyle sezona müthiş bir başlangıç yaptı. Dizi daha ilk bölümüyle reyting listelerinde zirveye oturdu.
Köşemizin müdavimleri, daha proje aşamasındayken bu dizinin büyük sansasyon yaratacağını yazdığımı hatırlayacaklardır.
Çünkü referansları iyiydi. Raci Şaşmaz-Bahadır Özener-Onur Tan üçlüsü, Kurtlar Vadisi'nden damıttıkları tecrübelerini konuşturmuşlardı.
İyi senaryo, güçlü oyuncu kadrosu ve doğru kanal ile birleşince de başarı kaçınılmaz oldu.
Kurtlar Vadisi bir 'erkek dizisi' olarak başlamıştı. Daha sonra yapılan tüm senaryo değişiklikleri ve 'sokuşturma' kadın hikayeleri, diziyi bu pos bıyıklı halinden kurtaramadı. Raci Şaşmaz bu kez aynı hataya düşmedi. Ana öyküye paralel müthiş bir 'kadın rekabeti' hikayesi kurarak, kadın izleyiciyi de ekran başına çekmeyi başardı. Aynı zamanda kitabi diyaloglardan özenle kaçınılıp konuşmalar gerçek hayata indirgenince, dizinin gerçeklik hissiyatı da kendiliğinden artmış oldu.
Bu tür aksiyon odaklı dizilerde ilk bölümler genellikle karakter tanıtımına boğulduğu için temposundan fedakârlık etmek zorunda kalır. Ama Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın gala gecesinde izleyici gözünü bile kırpmaya fırsat bulamadı. Bunda, ince elenip sık dokunan senaryo yapısı, beğenilmeyen sahnelerin çöpe atılıp tekrar tekrar çekilmesi ve şahane montajının da etkisi büyüktü.
Oyunculuklar ise tek kelime ile mükemmeldi. Oktay Kaynarca, Vadi'deki 'Çakır' handikapını daha ilk bölümde atlatmış. Benzer bir karakter olmasına rağmen ortaya son derece farklı bir portre çıkarmayı başarmış. Adeta eski Oktay ile hasret giderdiği bu yeni rolünü çok sevdiği ve hakkını vermek için olağanüstü çaba harcadığı her sahnesinden belli oluyor.
Deniz Çakır'a ise mafya babasının eşi rolü fena halde yakışmış.
Güçlü, hafif üstten bakan, eğilen ama kırılmayan kadın rolleri için biçilmiş kaftan.
Dizide, kocasının hamile sevgilisiyle girişeceği savaş en az mafyanın kendi arasındaki hesaplaşmalar kadar çetin geçmeye aday.
Oyunculuklarını her daim takdir ettiğim Hakan Karahan ve Tuna Orhan ise önümüzdeki bölümlerde ağırlıklarını daha da artırıp diziye muhteşem soslar ekleyeceğe benziyorlar.
Ama biri daha var ki, ayrı bir paragrafı sonuna kadar hak ediyor: Tarık Ünlüoğlu... Ünlü 'Baba' filmindeki Don Carleone'nin ardından rahmet okutturacak kadar korkutucuydu.
Daha ilk bölümden beni acımasız bir silah baronu olduğuna öyle bir inandırdı ki, artık film galalarında karşılaştığımda elini sıkar mıyım bilmem...
Özetle; eşkıya, dünyaya hükümdar olur mu bilmem ama bu dizinin salı gecelerine hükmedeceği kesin... Endişelendiğim tek nokta ise, memleket gündeminin her yıl en az üç yeni mafya dizisine senaryo malzemesi oluşturacak kadar 'bereketli'(!) olması...