Bu yıl en iyi film ve en iyi yönetmen ödülünü alan 'Birdman'i vizyona girdiği gün sinemada izledim. Bu yıl yerli ve yabancı sinema eleştirmenlerinin favorisiydi.
Zaten en büyük korkum da buydu. Nitekim korktuğum başıma geldi.
Yine 'kapalı devre' yayın yapan, 'filmi beğenmiş gibi yapmanın' entelektüellik sayıldığı sıkıcı bir film izledim. 'Hangi kafayla' yazıldığını anlamakta güçlük çektiğim senaryosu, yine uçuk kaçık bir 'yönetmenlik fantezisiyle' ilginç kılınmaya çalışılmış. Zaten ilk gün olmasına rağmen benim bulunduğum salonda sadece 15 kişinin olması da filmin bizim izleyiciye kolay kolay geçmeyeceğini gösteriyor.
Filmde Broadway'e, Hollywood merkezli sinema endüstrisine ve eleştirmenliğe 'saldırı' dozunda eleştiriler yöneltilmiş. Belli ki Akademi'nin eleştirmen tayfası da bunu iyice içselleştirip ezikçe hayran olmuş.
Da... Bize bu kadar uzak bir sektörden ve onun iç dinamikleriyle örülü sorunlarından bize ne?
Sirkeci'deki külüstür otelleri bir yoklasınlar da bakın nasıl var olmaya çalışan eski oyuncu dramları çıkıyor, bir görsünler...
Filmde bir tek Emma Stone'un oyunculuğunu sevdim. O da en iyi yardımcı oyuncu ödülünü Patricia Arquette'e kaptırdı zaten... Merakım, Oscar ödüllerini belirleyen 6 bin Akademi mensubunun tüm filmleri gerçekten de izleyip izlemediği...
Bence gelecek yıl, hepsine birer elektronik giriş kartı dağıtılmalı. Bakalım kaçı, gerçekten seyrettiği filme ya da oyuncuya oy vermiş...