Alışveriş merkezleri, kısa adıyla AVM'ler hafta sonu kapansın mı, kapanmasın mı? Tartışma geniş, rivayetler muhtelif... AVM'lerin sosyal hayatımızı değiştirdiği ise tartışılmaz bir gerçek. Ben bu merkezlerin alışverişten ziyade 'ucuza vakit geçirmek' için kullanılan 'sığınma evleri' olduğu kanaatindeyim. Yapacak hiçbir şeyi olmayan ya da cebinde parası bulunmayan, alışveriş merkezinde piyasa yaparak hafta sonunu geçirebiliyor.
Bir de işin kültürel kısmı var. Bugün pek çok sinema ve tiyatro salonu AVM'lerin içinde ve bunların birçoğunun bağımsız giriş-çıkışları yok. Yani hafta sonu AVM'leri tümden kapatmak, kültürel hayatı da durgunlaştırabilir.
Ama bütün bunların yanında AVM'lerin getirdiği haksız rekabetin mağduru küçük esnaf da var. Kırtasiyeden butiğe, ayakkabıcıdan bakkala; AVM'lere kafa tutacak mahalle arası işletme kalmadı gibi bir şey...
AVM'ler hafta sonu kapanırsa, en azından bakkallar azıcık nefes alır gibime geliyor.
Esnafın nasıl kan ağladığının en çarpıcı örneğine ise, bizim gazetenin yan sokağındaki bakkalda rastladım. Hani esnaf arada bir çalışan bulmak için camına 'Nitelikli eleman aranıyor' diye yazar ya, bizimki kapısına 'Alışveriş yapacak nitelikli müşteri aranıyor' diye yazmış...
Fazla söze gerek var mı?
Hazır yeri gelmişken şu giderek unuttuğumuz 'bakkal' olgusuna da vurgu yapmak isterim. Benim gençliğimde 'bakkal', mahallenin hamisi, çözüm ortağı, sırdaşıydı. Eli sıkışan, bakkaldan borç alır, telefon etmek isteyen, ricada bulunur, çarşıya giden, evinin anahtarını okuldan dönecek çocuğuna versin diye bakkala bırakırdı. Lafı, geçen gün bir taksiciden duyduğum sözle bağlayayım:
"İnsanlar AVM'den alışveriş yapar ama cenazelerine mahallenin bakkalı gelir..."