Yeşilçam'ın 100'üncü yıl kutlamasına değil de, sanki Samanyolu galaksisine yıldız toplamaya gitmiş gibiydik. İstanbul'un Kadir abisi, sanatçı dostu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın himayesinde, sevgili dostum Metin Özülkü'nün organizatörlüğünde Haliç Kongre Merkezi son derece anlamlı ve bir o kadar da görkemli bir kutlamaya sahne oldu. 'Yıldızlar' deyişim, öyle gelişigüzel bir tanımlama değil. Düşünsenize; Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Emel Sayın aynı sahnede...
Bu köşenin müdavimleri artık Türkan Şoray'a olan zaafımı, Hülya Koçyiğit'e beslediğim derin saygıyı ve Filiz Akın'a olan tükenmez hayranlığımı biliyorlar. Ama bu kez onların engin hoşgörüsüne sığınarak, Emel Sayın'a ayrı bir paragraf açmak istiyorum!
Bir insan bu denli güzel, zarif ve şık olabilir mi? Onca yılın ardından sesi, sahne performansı bir milim eksilmez mi? Emel Sayın'ın ses tellerine tüneyen o bülbül, yıllar geçtikçe gençleşiyor sanki...
Bilirsiniz, büyük şehirlerde gökte yıldız görmek güçtür. Çünkü şehrin parlak ışıkları, onların fark edilmesini engeller. Ama Emel Sayın o gece, yıldızların yaydığı onca ışık huzmesinin arasında pırıl pırıl parlıyordu.
Bunun için sadece yıldız olmak yetmezdi. O adeta kuyruklu yıldız gibiydi...
Kim bilir, belki de peşinde bıraktığı ışık seli, hâlâ Haliç semalarındadır...