Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

'Yılmaz' bekçiler

Çanakkale'ye devam...
Yıllardır neden tüm dünyayı etkileyecek bir Çanakkale Savaşı filmi çekemediğimizi, Russell Crowe'un Son Umut (The Water Diviner) filmini izleyince anladım. Biz, ne yazık ki hamasetten, filmi yapmaya fırsat bulamıyoruz.
Yaptığımız tüm Çanakkale filmleri, ister istemez 'Türk'ün Türk'e propagandasına' dönüşünce asıl objeyi, yani 'insanı' ıskalıyoruz. Şu yukarıda yazdığım 'hemşireler' öyküsünü alın.
Bu bile başlı başına bir film senaryosu olmaz mı?
Aslında Russell Crowe da perdeye kuş kondurmamış. Bana sorarsanız, Kelebeğin Rüyası filmi, sinema dili ve kurgu açısından Son Umut'a beş basar.
Ama işin başında bir Hollywood starı olunca, yargılarımız da kendiliğinden cilalanıyor işte... Adam, bizimkilerden farklı olarak sadece insanı öne koyup savaşı fon yapmış, hepsi bu...
Oyunculuklara gelince...
Ne yalan söyleyeyim, Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz'ın rol almasını, Crowe ve ekibinin Türkiye'deki gişe kaygısına bağlamıştım.
Sanki cast direktörleri Türkiye'ye gelmeden önce; iş yapmış Türk filmlerinin oyuncu kadrolarına bakmış ve Yılmaz ile Cem'in isminin yanına işaret koymuşlardı. Hatta senaryo elverse, Şahan Gökbakar ve Ata Demirer'i de oynatacak gibiydiler. Ama Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz'ın oyunculuk performansını görünce fikrim değişti. Yılmaz ve Cem, Russell'ın filminin 'yılmaz' bekçileri olmuşlar.
İkisine de helal olsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA