7 yılda alınamayan yol 4 ayda alındı Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 19 Ocak 2007'de öldürüldü. Olayın soruşturma ve yargı aşaması da en az cinayet kadar konuşuldu. Mahkemenin 'Örgüt yok' ve cinayette ismi geçen kamu görevlileri için verilen 'takipsizlik' kararları çok tartışıldı. Ancak Yargıtay'ın 'örgüt' kararını bozması ve Bakırköy 8. ACM'nin takipsizlik kararını kaldırmasıyla soruşturma bambaşka bir yön ve hız kazandı. Trabzon'da Rahip Santoro, İstanbul'da Hrant Dink cinayeti, Malatya'da Zirve Yayınevi katliamı... Bu cinayetler çok tartışıldı. Cinayetlerin arkasında örgütlü bir yapı olduğundan çok söz edildi ama bir türlü ortaya çıkarılamadı. Hatta cinayetlerin Ergenekon ile bağlantılı olduğu bile öne sürüldü. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007 günü öldürülmesinin üzerinden ise tam 8 yıl geçti. Cinayetin ardından yapılan soruşturma ve yargılama çok konuşuldu. Olay tarihine yaşı küçük olduğu için çocuk mahkemesinde yargılanan katil zanlısı Ogün Samast, 'tasarlayarak adam öldürmek' suçundan 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. 19 sanıklı ana davada ise kapatılan Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM), 17 Ocak 2012'de verdiği kararla, tutuklu sanık Yasin Hayal'i 'tasarlayarak öldürmeye azmettirmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmek suçundan 3 ay, 'ruhsatsız silah bulundurmak' tan da 1 yıl hapis ile cezalandırıldı. Cinayetin 'Büyük Abi'si tutuklu sanık Erhan Tuncel de toplam 10 yıl 6 ay hapse çarptırıldı, Tuncel cezası yattığı süreye sayılıp tahliye edildi. Mahkeme, Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme tüm sanıklara 'silahlı terör örgütü üyeliği'nden beraat kararı verdi. YARGITAY BOZDU Beraat kararının Yargıtay tarafından bozulması üzerine sanıklar 18 Nisan 2014'te İstanbul 5.ACM'de yeniden yargılanmaya başlandı ama Dink Ailesi'nin bütün çabalarına rağmen 7 yıl boyunca olayda ihmali olduğu öne sürülen kamu görevlileri hakkında bir arpa boyu bile yol alınamadı. Ta ki savcılığın kamu görevlileri hakkında verdiği takipsizlik kararının da 21 Mayıs 2014'te Bakırköy 8. ACM tarafından kaldırılmasına kadar. Savcılık Adalet Bakanlığı'na başvurarak kararın kanun yararına kaldırılmasını talep etti, ancak Adalet Bakanlığı talebi reddetti. Böylece kamu görevlilerinin yargılanmasının yolu açılmış oldu. Cinayetin ardından İçişleri Bakanlığı müfettişleri dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerah hakkında inceleme başlatmıştı Müfettişlerin Mart 2007'de raporu tamamlamasının ardından bölge idare mahkemesi 'eksik soruşturma' nedeniyle kararı bozmuş 1 yıl sonra müfettişler 2.kez inceleme başlatmıştı. Bu aşamada Güler ve Cerrah ile birlikte 6 polis daha inceleme altına alındı. Müfettişler, bazı polisler hakkında soruşturma izni verdi. Ancak bölge idare mahkemesi 27 Haziran 2008'de inceleme izni verilen bazı polisler hakkındaki kararı kaldırdı. DİNK AİLESİ AİHM'DE Dink Ailesi iç hukuk yolları tükendiği için 21 Ekim 2008'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Jandarma Komutanlığı ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ndeki görevliler hakkında soruşturma yapılması talebiyle başvurdu. AİHM, 14 Aralık 2010'da bu 3 başvuruyu birleştirerek 'soruşturma yapılmadığı, yaşam hakkının ihlal edildiği' kararını verdi. Aile bu karara dayanarak 17 Ocak 2011'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na kamu görevlileri hakkında şikayette bulundu. Bu şikayet 2007 yılından beri yürütülen soruşturma kapsamına alındı ancak 2013 yılına kadar bir gelişme olmadı. 30 Nisan 2013'te yürürlüğe giren 4.yargı paketindeki 'Kovuşturmaya yer olmadığı kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM'nin kesinleşmiş kararıyla tespiti ve 3 ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır' hükmü kapsamında Dink Ailesi bir kez daha İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Trabzon İl Jandarma görevlileri ile Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında dosyayı yetkisizlik kararı ile Trabzon'a gönderdi. Dönemin İstanbul Valisi Maummer Güler hakkında ise 'görevsizlik' kararı verdi. Giler'e ilşkin soruşturmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesini karar bağladı. Ancak başsavcılığın Güler dışındaki kamu personeli ile ilgili soruşturma iznine İstanbul Valiliği onay vermedi. Savcılık da 21 Şubat 2014'te 'Kovuşturmaya yer yok' dedi. Dink avukatları 19 Mart 2014'te Bakırköy 8. ACM'ye başvurarak, kararın kaldırılmasını istedi. Ve Bakırköy 8. ACM 21 Mayıs 2014'te savcılığın 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararını kaldırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2014'te Adalet Bakanlığının Bakırköy 8. ACM kararının kamu yararına kaldırılmasını talep etti. Bakanlık, Temmuz 2014'te başsavcılığın talebini reddetti. Soruşturmanın yürütülmesi için dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na geri yolladı. DOSYANIN SEYRİ DEĞİŞTİ Trabzon'daki dosya ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki dosya, İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nda 2007 yılından beri yürütülen soruşturma dosyasında yeniden birleştirildi. Dosya Savcı Yusuf Doğan'a verildi, ardından ifadeler alınmaya başlandı. Soruşturma kapsamında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, emniyetteki paralel yapı soruşturmasında tutuklu bulunan eski İstihbarat Daire Başkanlığı Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı'nın 'şüpheli' cinayet davasının sanığı Ogün Samast'ın ise 'tanık' sıfatıyla ifadelerine başvuruldu. 'Anma'ya çağırdılar' Bugün yapılacak büyük anma yürüyüşü öncesi dün Çanakkale ve İstanbul Şişli'de Dink için anma yürüyüşleri yapıldı. HDP'lilerin düzenlediği Kurtuluş Pangaltı yürüyüşünde 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz'. 'Buradayız unutmadık, affetmeyeceğiz' dövizleri taşındı. Kalabalık Ergenekon Caddesi üzerinde ise beraberinde getirdikleri 'Hrant Dink Caddesi' tabelasını çıkararak 'Ergenekon Caddesi' tabelasının üzerine astı. Yürüyüş sonunda yapılan basın açıklamasında 'Adalet arayışımız sürüyor' denildi, bugün düzenlenecek anma için çağrı yapıldı. Kabri başında 8 yıllık gözyaşı Hrant Dink için dün Balıklı Ermeni Mezarlığı'ndaki kabri başında bir ayin düzenledi. Eşi Rakel Dink, Dink Ailesi üyeleri ile çok sayıda vatandaşın katıldığı törende Dink'in kabrine çiçekler bırakıldı. Rakel Dink'in taziyeleri kabul ettiği törende bir vatandaşın okuduğu şiir, duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Rakel Dink gözyaşlarını tutamadı. Yürüyüş nedeniyle yollar kapatılacak Gazeteci Hrant Dink, 2'inci ölüm yıldönümünde bugün Agos Gazetesi önünde saat 15:00'te düzenlenecek bir törenle anılacak. Anma töreni nedeniyle Halaskargazi Caddesi ve Abide-i Hürriyet Caddesi trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, saat 12.00'den itibaren bazı yolların trafiğe kapatılacağını duyurdu.