Beren Saat’in canlandırdığı köylü kızı “Fatmagül” karakterinin 4 genç tarafından tecavüze uğradığı “Fatmagül’ün Suçu Ne?” Türkiye gündemini uzun süre meşgul etti. Türk halkından büyük ilgi aynı zamanda da tepki gördü. Hem ilgi hem de tepkinin odağında o 4 dakikalık tecavüz sahnesi vardı. Haber: Aygül GÜÇLÜ/ SABAH İNTERNET Türkiye’nin her köşesinden psikologlar, psikiyatrlar, radyo televizyon üst kurulu yetkilileri, kadın erkek herkes işte o sahneyi tartıştı. Türk halkının ahlak yapısına uygun değil diyenler, çocukların psikolojisini bozar diyenler, rahatsız olanlar, şikâyet edenler oldu. Öyle veya böyle tecavüz sahnesi içeren bu dizi, çocukların maruz kalabileceği bir saatte ‘prime time’da yayınlandı. Diziyi izlemeyenler bile sosyal paylaşım sitelerinde, Twitter’da, Facebook’ta, YouTube’da reyting rekoru kıran bu kareleri merak etti; o sahnelere herkesin erişimi oldu. Sonra ne mi oldu? Dizinin meraklıları da onu eleştirenler de daha da çoğaldı. Peki o sahnenin arkasını görebildik mi? O sahnenin arkasında belki Türkiye’deki tecavüz gerçeği, Türk halkının cinsel açlığı, belki sosyal güvensizlik, belki de bir paranoya yatıyor… İşte biz psikologlarla ve kadın çalışmaları uzmanlarıyla o sahneyi bu açıdan tartıştık. Bakalım tüm Türkiye neden ille de o sahneye kilitlendi? Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan: “SEKS VE ŞİDDET DAİMA İLGİ ÇEKİCİDİR” Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan, tecavüz sahnelerinin yoğun ilgi çekmesini bir mizah dolu anekdotla açıklıyor: “Roman yazmaya heves eden bir amatör, yayınevi sahibi arkadaşına: 'Nasıl bir roman yazsam?' diye sorar. Arkadaşı 'İçinde tarih, esrar, seks ve şiddet olan kitap çok satar?' der. Amatör kolları sıvar, sayfaları doldurur, müsveddeyi yayıncıya gönderir. Kitabın adı çarpıcıdır: 'Kontese Kim Tecavüz Etti?' Yayıncı:' Yahu,' diye ikaz eder, 'Şunun için de biraz da din olsa, daha da ilgi çekerdi.' Yazarımız romanını gözden geçirip yeni bir başlık atar: 'Allah, Allah, kontese kim tecavüz etti?” “Seks ve şiddet daima ilgi çekicidir. Tecavüz, seks ile şiddetin bir arada olduğu bir eylemdir. Tecavüze ilgi, Türk halkına mahsus değildir. Seks ve şiddet, istismara açık konular. Sorumsuzca kullanıldığında, çok seviyesiz şeyler ortaya çıkabilir. 4 dakikalık bir tecavüz sahnesi, toplumsal psikolojide derin izler bırakmaz; ama bu tür sahnelerin ekranda yer bulması toplumun hayat tarzının, iletişim tarzının, cinselliğe bakış açısının değişmekte olduğunun işaretidir.” “ÇOCUKLARIN SEKSLE ERKEN KARŞILAŞMASI DOĞRU DEĞİL” Çalışmaların üçte ikisi, yayınların çocukları etkilediğini gösteriyor. Çocukları dahi pasif alıcılar, hayalle gerçeği birbirinden ayıramayan varlıklar gibi görmemek lâzım. Ama bilimsel literatür, ağırlıklı olarak, çocukların seksle erken yaşta karşılaşmalarının doğru olmadığı görüşünde. “TECAVÜZ HER ŞEYDEN ÖNCE ŞİDDET OLAYIDIR” Tecavüz her şeyden önce bir şiddet olayıdır. Toplumun her kesimi tarafından, şiddetin her türlüsüne karşı sürekli mücadele etmek gerek. BB Danışmanlık’ın kurucusu Bülent Budak: “BU TARZ SAHNELER VERİLMEK İSTENEN MESAJIN ÖNÜNE GEÇMEMELİ” BB Danışmanlık’ın kurucusu Bülent Budak, tecavüz gibi şiddet içeren sahnelerin, dizilerde verilmek istenen mesajın önüne geçmemesi gerektiğini söylüyor: “İnsanlar genel anlamda günlük yaşantılarındaki zorluklardan uzaklaşmak için kurguya ve sanala eğilimlidirler. Bir süre sonra seyredenler konudan uzaklaşıp bilinçaltında yanlış birikimlerle donatılmış olabilir. İronik görüntüler asla verilmek istenen mesajın önüne geçmemelidir, yapımcılar toplumsal sorumluklarını göz ardı etmemelidirler.” “TÜRK HALKININ İLGİSİ DUYGULARINI İFADE EDEMEDİĞİNDEN” Bir toplumda eğer tecavüz, şiddet ya da farklı bir kontrolsüz duygu ifadesi çok fazla ilgi çekiyorsa o toplum için içine dönük, duygularını sağlıklı bir şekilde ifade edebilme becerilerinin yeterince gelişmediği yorumu yapılabilir. Bunun yanı sıra karşı cinsle sağlıklı iletişim kurabilen, cinsel eğitim almış toplumlarda tecavüz sahnelerine olan ilginin daha az olduğu söylenebilir. “ÇOCUKLAR İÇİN SON DERECE SAKINCALIDIR” Bu sahneler henüz bilinci gelişmemiş cinsel gelişimini tamamlamamış çocuklara izletilmesi son derece sakıncalıdır ve onların ruhsal gelişimlerinde ciddi yaralar açmaktadır. “TECAVÜZ CİNSELLİKLE SINIRLI DEĞİLDİR” İnsanlarımız genel olarak sınır problemi yaşamaktadırlar, sınırlarımızı çok fazla belirleyebildiğimiz ve geliştirdiğimiz söylenemez. Fakat bunun aksine cinsel dürtülerimiz ve ifadesi ciddi bir şekilde sınırlandırılmış ve baskılanmasına paralel olarak bedensel sınırlarımızı koruma konusunda oldukça hassas bir yapıdayızdır. Tecavüz bir insanın özel alanına kendisine rağmen, toplumsal, hukuksal engellemelere karşın ihlal demektir, bu kelime sadece cinsel alanla sınırlı değildir tecavüzü aslında günlük yaşamın birçok alanında görebiliriz. Cinsel tecavüz yapan tarafında ciddi bir dürtü kontrol sorunu olarak tanımlanırken yaşayan kişi için ise onun tüm geleceğini etkileyen ruhsal bir yıkımdır. “TECAVÜZ, EMNİYET DUYGUSUNU ZARARA UĞRATIR” Durum cinsel tecavüz olduğunda varoluşsal kaygılar artar, sosyal güvensizlikler inanılmaz büyür, emniyet duygusu çok önemli ölçüde zarara uğrar bir süre sonra kişinin bu durumla baş edebilmesi yetersiz kaldığında ruhsal olarak çökmesi ve dağılması beklenir. “CİNSEL EĞİTİM ŞART” Bu olayların azaltılması için öncelikle cinsel eğitimin aile içinde ve okullarda çok ciddi bir şekilde ele alınıp uygulanması, çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri konusunda projeler üretilip hayata geçirilmesi, çocukların filtresiz olarak ekran başında olmamaları, topluma etkileme gücüne sahip güçlerin maddi kaygılarının sosyal sorumluluklarının önüne geçmemesi gerekmektedir. Sabancı Üniversitesi Mor Sertifika Programı'nın proje koordinatörü Ayşe Yüksel: “TECAVÜZ FANTEZİ HALİNE GETİRİLİYOR” Sabancı Üniversitesi Mor Sertifika Programı'nın proje koordinatörü Ayşe Yüksel, “tecavüzün bir fantezi haline getirildiğini” söylüyor: “Tecavüz sahnesine, halkın bu kadar ilgi duyması, ataerkil sistem içinde kadının objeleştirilmesi ve erkek arzusu haline getirilmesinden kaynaklanıyor. Kadının objeleştirilmesi sadece Türkiye’de değil, tüm ülkelerde ve kültürlerde ortaya çıkan bir sendrom. Kadının ikinci planda tutulmasından kaynaklanıyor. Kadının cinselliğinin erkeğin kontrolünde olması, tecavüz vakası, kadını sessizleştiriyor. Tecavüz hakkında konuşanlar onun üstünden politika yapıyor ama ve bu yine de tecavüze uğrayan kadının sesi değil. Tecavüzün konuşuluyor olması gerekiyor, ancak bir fantezi objesi olarak değil, bir sorun olarak. Kadınları objeleştirme, erkeğin bakışını kadından öte kişiliği olmayan bir nesneye dönüştürme topluma oldukça zarar veriyor. Şiddet ve tecavüz olaylarının azaltılması için kadın erkek eşitliğinin sağlanması bunun için de bilinçlenme ve farkındalık gerekiyor. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi, Deniz Tarba Ceylan: 'SAĞLIKSIZ BİR CİNSELLİK ANLAYIŞI GÜNDEMDE TUTULUYOR' Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Deniz Tarba Ceylan, tecavüzün kadın gücünü tamamen kıran bir eylem olduğunu söylüyor: Tecavüz, en belirgin erkek egemen eylemlerden biridir. Kadının gücünün (bedenen veya iradesiyle) tamamen kırıldığı, yok edildiği veya hiçe sayıldığı bir durum söz konusu. Toplumda kadınların giderek güç kazanmasının bazılarında yarattığı rahatsızlık bundan daha 'kolay' veya 'çabuk' bertaraf edilemez. İkinci bir öge de tabii genel olarak cinselliğe olan merakın tecavüzde 'yasak ve tehlikeli' ile birleştirilerek sunulması. Birkaç öge birden var yani: hem ten var, hem erkeklere güç gösterisi sunma şansı veren bir durum, hem yasal bir tabu ve bunun getirdiği adrenalin pompası... Olan rating'leri yükseltse de kadının daha da incinebilir, zaten maalesef gerçekte de geçerli olan en kolay şiddet nesnesi olarak sunulmasının yinelenmesi. Çok üzücü. Bu diziler, onların izlenmesi kadar konuşulması da şiddeti ve sağlıksız bir cinsellik anlayışını çocukların gündeminde tutmaya, kadınları da bu şiddetin ilk ve kolay hedefi olarak korumaya hizmet ediyor maalesef.