İpsiz Recep (Emice)
İpsiz Recep'e 'İpsiz' lakabının verilmesine dair iki anlatım var.Birine göre; cesareti, gözü pekliği ve ataklığı sayesinde 'İpsiz' lakabını alır. Diğer bir anlatıma göre de; Elinde avucunda ne varsa, olanı da, olmayanı da verdiğinden ve kendisi 'cep delik, cepken delik' misali kaldığından adı 'İpsiz'e çıkmıştı.
Milli mücadele'deki başarısıyla Atatürk'ten takdir toplayan İpsiz Recep, yelkenlisiyle Zonguldak üzerinden kömür taşımacılığı yaparken işlerinin bozulmasıyla eşkıyalığa başlamış, Kandıra civarında Müslüman halka zulmeden Rum çetelerine karşı Kuvayı Milliye saflarında başarıyla karşı koymuş.
Bir Fransız gemisini kaçırmayı başarınca Ankara Hükümeti'ncemilis yüzbaşı olarak onurlandırılıp, düzenli kuvvetlere katılarak Yunan ordusuna karşı savaşmıştı. Ona layık görülen istiklal madalyasını geri çevirerek 'Ben madalya için değil milletim içim savaştım' demişti. 1928 yılında Yenimahalle'deki evinde öldü ve vasiyeti üzerine mezarı Karasu şehir mezarlığına defnedildi.
Solak Ligor
Küçük yaşta ailesi ve hısımları arasında çıkan silahlı çatışma sonucu sağ kolundan yaralanıp sakat kalan Ligor, Konya'dan babasıyla birlikte göç edip İstanbul'a geldi. Baba mesleği olan terziliği sakat kolu nedeniyle yapamayınca işi serseriliğe vurmaya başladı.
Sağ kolun verdiği eksikliği sol koluyla kapatmaya çalışan Ligor, kısa sürede korkunç denecek hızda bıçak kullanmaya başlayıp ilk denemesini de Balat'ta bir Yahudi üzerinde yaptı.Unkapanı'ndan Eyüp'e kadar tam 4 yıl o bölgenin tek kabadayısı oldu. Fakat bir hayat kadınıyla olan birlikteliği ileride bu saltanatı bitirecekti.
Sevgilisi bütün cazibesini kullanarak Ligor'u bir kalpazan çetesinin içine soktu ve Solak Ligor, 1921 yılında piyasaya sahte İngiliz parası sürerken yabancı polis ajanları tarafından yakalanıp götürüldü. O günden sonra da kimse kendisinden haber alamadı.
Piç Ardaş
Sivas doğumlu Piç Ardaş, İstanbul'a gelip Üsküdar'a göz koydu ve Manavcı Ali'yi öldürdükten sonra istediğini alıp Üsküdar'ın tek hakimi oldu. Söylentiye göre Piç Ardaş'ın girdiği düellolar en az 1 saat sürüyormuş. (Nasıl oluyorsa)
Piç Ardaş'ın sabit alameti sağ elindeki baş ve işaret parmaklarının kesik olmasıydı.
Arap Hüsnü
Arap Hüsnü 'Heyüla gibi, iri yarı, gece insanın rüyasına girse korkutacak bir tip' diye anılıp, sağ kulağının kıkırdak kısmının olmaması, sol gözündeki perde ve çenesindeki çukurla dikkat çekiyordu.
Trablusgarp doğumlu, Tophane semtini inim inim inleten insan azmanı için Ömer Ünal şunları söylüyordu: 'Onunla ilk kez Galata merkezinde karşılaştığımda kahvede içki satmaktan gelmişti. Meğer bu onun işlediği suçlar arasında en hafifiymiş. Trablusgarp'tan ne sebeple ve nasıl geldiğini kimse bilmiyordu. Ben ise henüz stajyer polistim. Onun hakkında bildiklerim, o tarihte benden eski olan meslektaşlarımdan duyduklarımdır. Zira onu tanıdığımda yaşı çoktan 45'i bulmuştu. Buna rağmen Tophane civarında kendisinden çok genç olan külhanları sindirmişti. İsmini duyurmaya başladığı zaman Salı Pazarı'nda iki kişiyi, Arap yapısı kaması ile öldürmüş fakat delil yetersizliğinden yakasını kurtarmıştı. Polis yakasına yapışmak için fırsat kollasa da Arap Hüsnü açık vermiyordu. Cumhuriyetin ilanıyla Arap Hüsnü'nün de defteri dürüldü. Hükümetin 28 Mayıs tarihli kararıyla hudut dışı edildi.'