İĞNEADA FENERİ Batı Karadeniz den İstanbul Boğazına doğru giriş yapan gemilerin Türk karasularına girdiklerinde ilk gördükleri fener olan İğneada feneri, hırçın Karadeniz'i Kırklareli'ne ait İğneada'nın İğneada burnundan seyrediyor. Oldukça rüzgârlı bir burunda yer alan fener ve bitişiğinde bulunan fenerci koğuşu dışında tarlalar, yabani incir ağaçları, daha gerisinde ise Karadeniz panoramasını fenerle beraber seyreden yazlık villalar bulunuyor. İğneada liman platosu arkasına çıkılan yol ile yanına kadar araçla gidebilme imkânı olan İğneada deniz feneri önünde tertemiz havayı teneffüs edebilir, derin nefes alırken Karadeniz'in ufuk hattına bakarak gözlerinizi dinlendirebilir, fener çevresine yapacağınız turla İğneada gezinizi tamamlayabilirsiniz. RUMELİ FENERİ İstanbul'un Rumeli yakası boğaz girişinde, aynı ad ile anılan ve şirin bir balıkçı köyünde olan fener, Fransızlar tarafından yapıldığı biliniyorsa da bazı kaynaklar Fransızların aslında var olan feneri yeniden yaptıklarını belirtiyorlar. Deniz seviyesinden 58 m yükseklikte ki taş yapımı fener kulesi üç kademe şeklinde sekizgen olarak inşa edilmiş ve 30 m yükseklikte bulunuyor. Günümüzde otomatik olup elektrikle çalışan, ışık görünüş mesafesi 18 mil olan deniz feneri, ilk yapım yıllarında önce gaz yağı, daha sonra asetilen gazıyla çalışarak hizmet vermiş. Rumeli Fenerinin inşaatı sırasında yaşanan ilginç bir de öyküsü var. Yapım sırasında kulenin birkaç kez yıkılması üzerine köyün yaşlıları fener yerinde bir yatır (türbe) bulunduğunu bu nedenle kulenin sürekli yıkıldığını yapımcı Fransızlara söyleyince ustalar önce türbeyi yapmışlar, sonra da bugünkü kuleyi inşa etmişler. Rumeli Feneri belki de dünyada içinde türbe bulunan tek fener olma özelliğini günümüzde de sürdürürken, Rumeli Feneri köyüne gelenler fenerde bulunan Saltuk Baba Türbesini de görüp, ziyaret ediyorlar.Rumeli feneri karşı kıyıda bulunan Anadolu Feneri ile sürekli olarak bakışırken, fenerin özellikle dalgakıran üzerinden, balıkçı barınağının en uzak noktasından, Rumeli Feneri Kalesinden tablosu yapılacak kadar güzel görüntüleri seyredilebiliyor. Fenerin yanına dek araçla gelme imkânı bulunurken dalgakıran üzerinde bulunan balık lokantasında fenere karşı yemek yenebiliyor. Fenerin yanında bir de gözetleme istasyonu bulunuyor. ANADOLU FENERİ Hazır İstanbul boğazına giriş yapmışken boğazın Anadolu yakasında ki bekçisi Anadolu fenerindeyiz. 15 Mayıs 1856 yılında hizmete giren fenerin konumu en az Rumeli feneri kadar görkemli. Boğaz girişine Rumeli Fenerine göre daha yüksekten bakan Anadolu feneri kulesi, kale içinde bir burç üzerinde bulunuyor. Deniz seviyesinden 75 m, kule yüksekliği 25 m olan taş kule iki saniye ara ile ışık yayıyor. Rumeli feneri gibi nostaljik bir balıkçı köyü olan Anadolu feneri bitişiğinde seyir teraslı bir cami, yamacında balık lokantası yer alıyor. Kıyısı ise İstanbullular piknik yapıyor ve teknelerin çekek yeri olarak kullanılıyor. Çevre fotoğraf severler ve ressamlar için güzel sayılabilecek kompozisyonlar sunarken, Anadolu feneri, Karadeniz ve İstanbul Boğazının derinliklerine uzanan panoramasını havanın lacivertleşmeye başlamasıyla ışığıyla selamlıyor. Kıyıköy'de, Ağva'da, İstanbul boğazının burun noktalarında Anadolu yakası kıyılarında kırmızı, Rumeli yakasında yeşil renkli, çeşitli tiplerde çakar fenerlere sık sık rastlanıyor. Fındıklı, Defterdarburnu, Akıntıburnu, Baltalamanı, İstinye, Yeniköy, Kireçburnu, Büyükdere, Dikilikaya, Çalıburnu, Kızkulesi, Beylerbeyi, Kanlıca, Paşabahçe, Gümüşsuyu, Selviburnu, Anadolu Kavağı, Filburnu olarak her iki yakada sıralanıyor. Biz gezimize İstanbul'da bulunan ve yakında turistik olarak ziyarete açılması planlanan 5 fenerden biri ve deniz fenerlerimizin en ünlüsü olan Şile feneri ile devam ediyoruz. ŞİLE FENERİ İstanbul'un Anadolu yakasında ki turistik ilçesi Şile'de boğazın en kritik noktasında bulunuyor. 1859 yılında Fransızlara ait Fenerler İdaresi tarafından yapılmış Türkiye'nin en büyük feneri olarak biliniyor. 20 mil uzaktan görünen ışığı ile deniz seviyesinden 60 m yükseklikte yer alan Şile deniz fenerinin kule yüksekliği ise 19 metre. Şehir elektriği ile çalışan feneri cihazı ve kule, yapısının orijinal halini günümüzde de koruyabilmiş. İlk olarak 15.5.1856 yılında yapılan Rumeli ile Anadolu fenerlerinden sonra 8.8.1859 tarihinde yapılan Şile feneri Şilenin en yüksek yerindeki kayalık mıntıkada ki yerini ve en büyük fener olma özelliğini hala koruyor. Sekizgen şeklinde ve 110 cm kalınlığında taştan yapılmış olan kule, gündüz iyi görülebilmesi için siyah ve beyaz enlemesine bantlar çizilerek boyanmış. Şile fenerinin gerek yapısı, gerekse taşıdığı özellikler nedeniyle tarihi değeri, ünü giderek artmış. İnşa tarihinde ışık kaynağı olarak üç fitilli gaz lambası kullanılmış ve alt kısmında gazın dinlendirilmesi, süzülmesi için sarnıç şeklinde özel depo yapılmış. 1968 yılında elektriğe çevrilen ve şehir cereyanı ile çalışmaya devam eden Şile fenerinde 1000 watt gücünde ampul kullanıldığı belirtiliyor. Bir dönüşünü 120 saniyede tamamlayan fener ışığı sekiz adet göz biçimli mercekten yayılırken, fenerin çalışması duvar saatlerinde kullanılan sarkaç sistemi ile gerçekleşiyor ve dişli tertibatı iki saatte bir kuruluyor. Şile'nin adeta sembolü olan Şile Deniz feneri çevresinde yapılan Kavala Parkında oturup dinlenme, çevreyi seyretme, fotoğraf çekme imkânı bulunuyor. KIZKULESİ FENERİ Marmara denizinden İstanbul Boğazına giriş yapan gemilerin sağında Fenerbahçe feneri, sol taraflarında Ahırkapı feneri yer alırken tam karşılarına Kızkulesi feneri çıkıyor. Tarihi, efsaneleri bir yana Kızkulesi, bulunduğu yer olarak İstanbul siluetinin seyredildiği en güzel panoramaya sahip eşi benzeri bulunmayan bir mevkide yer alıyor. Yoğun deniz trafiğinin içinde gece gündüz hizmet veren fener, bulunduğu adanın turistik gezilere açılmasıyla eski yalnızlığına tezat, sayısız kişi tarafından görülüyor. 25. Aralık. 1857 yılından beri hizmet veren ve kırmızı çakan fener, kâh şehir hatları vapurlarını, kâh feribotları seyrederken İstanbul boğazı geçişi sırasında nefeslerin tutulduğu LPG yüklü tankerlere de yön verirken, yelken yarışlarının yapıldığı özel günlerde şiirsel güzellikler arasında kalıyor. Kızkulesi'ne gitmek isteyenlere ulaşım Salacak sahilinden Kızkulesi'ne yolcu taşıyan teknelerle sağlanıyor. FENERBAHÇE FENERİ İstanbul'un Anadolu yakasında Fenerbahçe burnunda yer alan fener son yapılan düzenlemelerle güzel bir gezinti alanının uç noktasında bulunuyor. Adaları, Moda kıyılarını, Sarayburnu ve Marmara'yı seyreden konuma sahip fenerin önünden ada vapurları, deniz otobüsleri, Kalamış marinaya giriş çıkış yapan tekneler geçiyor. Fener çoğu zaman yelken yarışlarına da tanık oluyor. Çevresinde bulunan yaşlı anıt ağaçlarla çevrili parkta ise sevgililer kol kola gezerken, yaşlılar, banklarda dinleniyor, çocuklu anneler trafikten uzak huzurlu ve sakin ortamın keyfini sürüyorlar. Fenerbahçe fenerinden İstanbul'da gün batımını seyredenler bir başka romantizm kazanıyorlar. AHIRKAPI FENERİ İstanbul Sarayburnu'nda yer alan, denizden yüksekliği 36m, zeminden yüksekliği 26 m olan Ahırkapı feneri her 5,5 saniyede yarım saniye ışık gönderiyor. Elektrik motoruna bağlı olarak çalışan fenerin ışığı ise 16 deniz mili uzaklıktan görülebiliyor. Kızkulesi, Fenerbahçe fenerleri ile bir üçgen içinde hizmet veren fenerin denizle arasında kalan bölümünden sahil yolu geçiyor. Amatör balıkçıların balık tutup, sahil yürüyüşü yapanları kıyısından geçtikleri fenerin arkasında ise tarihi Topkapı Sarayı, şehir surları yer alıyor. Ahırkapı fenerinin tarihi ise oldukça ilginç. Osmanlı İmparatorluğu dönemini 1755 yıllarında Mısır'a ticari mal götürmekte olan bir kalyon ırtınalı bir gece de Kumkapı mevkii kıyılarında bulunan kayalara bindirmiş. Zamanın Sadrazamı Sait Paşa olay yerine gitmiş. Yapılan kurtarma çalışmalarını yerinde takip etmiş. Daha sonra padişah III. Osman'a 'Eğer bu mevkide bulunan surların üstüne bir fener yapılıp her gece üzerinde kandiller yakılsa, açıktan geçen gemiciler ışığı görüp rotalarını tayin edebilirler' demiş. Bunun üzerine padişah da Ahırkapı burnunun uç noktasına bir fener yapılmasını emir buyurmuş. Dönemin Kaptan-ı Deryası Süleyman Paşa, Ahırkapı'da surların bir burcu üstüne feneri yaptırmış, görevliler yerleştirip geceleri yakılması için zeytinyağı tahsis etmiş. Tarihi yarımada bulunup Ayasofya'ya, Sultanahmet camisine komşu olan Ahırkapı feneri bugünkü haline 1857 yılında yeniden inşa edilerek kavuşmuş. Ülkemizde fenerciliğin tarihi bu hikâye ile başladığı belirtiliyor. Osmanlı İmparatorluğunda ilk fenerlerin yapımı1855 yılı Kırım Savası sırasında gerçekleşmeye başlamış. YEŞİLKÖY FENERİ 5 Ocak 1857 tarihinde hizmete giren ve İstanbul'un gözde semtlerinden Yeşilyurt sahilinde yer alan deniz feneri bir zamanlar bir başına Marmara'yı seyrederken hızla gelişen mimari sayesinde binaların içinde kalmış görüntüsüyle hayli ilginç bir görünüm sergiliyor. Hasır restoranın bölgeden ayrılmasıyla yerine yapılan, adeta sırtına binmiş görüntüsü çizen bir gökdeleni arkasına alan fenerin önü ise doldurularak yürüyüş alanı kazanılmış bir güzergâh sonrasında denize uzanıyor. Fener ve fenerci koğuşundan ibaret olup bahçe içinde yer alan deniz feneri arkasında bir restoran, her iki yanında ise sahile uzanan bir sokaklar bulunuyor. Fenerden uzaklaşan martıların yeni konukları ise karakargalar. HOŞKÖY FENERİ Marmara Denizi Tekirdağ kıyılarında yer alan Hoşköy de ki rota feneri Hoşköy (Hora) fenerindeyiz. Metal bir kule ve fenerci koğuşu ile tamamlanan yapı Marmara'yı, Hoşköy'ü, balıkçı barınağını yüksekten seyreden bir tepede yer alıyor. Kule yanına araçla çıkılabildiği gibi, arkasından tarlalara giden toprak bir yol bulunuyor. Fener kulesi çevresinde, meyve ağaçları ve kır çiçekleri göz okşarken, kule ile deniz kıyısı arasından geçen Mürefte sahil yolu üzerinde yazlıklar fenere en yakın komşu yapılar olarak yer alıyor. Bir rota feneri olan Hoşköy feneri 1861yılında deniz seviyesinden 50 m yükseklikte. Fransa'dan özel olarak kule malzemesi saç ve putrel demirlerle Fransızlar tarafından inşa edilmiş. 20 metre yükseklikte ki kule günümüzde de bu orijinal halini koruyor. Eski ismi Hora olan Hoşköy feneri, önceki yıllarda gaz yağı ile çalışırken günümüzde işlevini elektrik enerjisi ile gerçekleştiriyor. Işığın görünüş mesafesi 19 deniz mili olan, dönmeli (devvar) Hoşköy feneri iki saate bir kurulan sarkaç sistemi ile çalışıyor. BATI BURNU PONENTE DENİZ FENERİ 1861 yılında inşa edilmiş ve bir ada feneri olan Pononte feneri Çanakkale'ye bağlı Bozcaada'nın güneydoğu burnunda yer alıyor. Denizden yüksekliği 32 metre olan fener, çakar sistemli olup, 100 mm billur tipinde ve güneş enerjisi ile çalışırken, ışığının görünme mesafesi 15 deniz mili olduğu belirtiliyor. Bozcaada bulunan Batı Burnu Pononte Feneri çevresinde ki rüzgârla elektrik üreten pervanelerle yer alıp, konum olarak önemli bir noktada bulunuyor. Çok önceki yıllarda Bozcada çevresinde gece seyir halindeki tekne ve gemilerin kayalıklara çarpıp batmaması, gemicilere yön göstermesi amacıyla burunlarda yağlı kandiller, bezler yakıldığı anlatılıyor. BABAKALE FENERİ Asya kıtasının en uç noktasında bulunan Çanakkale'ye bağlı Tarihi Babakale kalesinin ucunda bulunan fener inşa edilmiş bir kule olmamasına rağmen konumu ve bulunduğu nokta itibari ile özellikli fenerlerimizden biri olarak görülüyor. Osmanlı döneminde yapılmış olan son kalenin uç noktasında balıkların geçiş noktasına hâkim bir burunda yer alan Babakale feneri çevresinde gezilebilen bir antik kale ve tarihi mezarlık ile yakınlarda oruç Baba türbesi bulunuyor. DEVEBOYNU KNİDOS FENERİ Anadolu'nun Akdeniz'e uzanan en uç noktasında, Datça'nın Knidos antik kentinde yer alan Deveboynu feneri,1931 yılında yapılmış. Konum itibariyle Ege ve Akdeniz'i birbirinden ayıran nokta olarak belirtilen mevkii aynı zamanda coğrafi bakımdan deve şeklini andırması nedeniyle fenere Deveboynu olarak isimlendirilmesine neden olmuş. Deniz seviyesinden 104 metre yükseklikte ki kule 9 metre olup yapıldığı tarihte gazyağı ile çalışırken, sonraları asetilen gazı ile çalışmasına devam etmiş. Fenerin Akdeniz ve egeye uzanan ışığının görünüş mesafesi 12 deniz mili. GELİDONYA FENERİ Akdeniz'in kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya deniz feneri Antalya'nın Kumluca İlçesi Taşlık Burnunda yer alıyor. Türkiye kıyılarının en yüksek feneri olup 227 m yükseklikte ki fener denizden 3 km içerde yer alıyor. Sivri kayalıklar üzerinde inşa edilen ulaşımı oldukça zor olan Gelidonya Fenerine elektrik ulaştırılamadığı için günümüzde bile hala elle kurularak çalıştırıldığı belirtiliyor. Doğanın yalnızlığında, çam ağaçları kokuları arasında Akdeniz güneşiyle yıkanan Gelidonya Feneri altında bulunan tarihi Likya antik yolu, bilhassa yaz aylarında Adrasan, Kumluca gibi tatil köylerine gelenlerin kullandıkları güzergâhta, uzaktan da olsa tüm heybeti ile görülüyor. KEFKEN ADASI DENİZ FENERİ İskeleye yanaşır yanaşmaz rakı yapımında kullanılan kendi kendine yetişmiş anason bitkileri kokuları ile ilginizi çekmeye başlıyor. Defne ağaçlarının hâkimiyetinde ki adada, fener kulesine ulaşmak için, anıt haline gelmiş, kimsenin temasıyla karşılaşmadan büyümüş incir ağaçları, zakkumlar arasından geçiliyor. Oldukça bakımlı ünitelerin bulunduğu, Karadeniz'in sert rüzgârına, ayazına, iklim koşullarlarına dayanıklı kalın duvarlı yapıların bulunduğu tepede Bembeyaz gövdesiyle deniz feneri yükseliyor. 30 Kasım 1879 tarihinde inşa edilmiş olup, sonraki yıllarda yenilenen deniz feneri karadan çekilmiş deniz altı hattı sayesinde elektrikle çalışıyor. Fener ışığı 15 mil uzaklıktan görülebiliyor, 360 derece görüş açısına sahip fener kulesi, Ereğli, Amasra, Trabzon yönüne giden gemilere yön veriyor. Denizden 13 metre yükseklikte, 14 metre kule boyu ile adayı süslüyor. 3 saniyede bir 3 çakıyor, 6 saniye dinleniyor. Kafken Adası içinde barındırdığı kale kalıntıları, antik sarnıçları gibi tarihi eserlere sahip olması nedeniyle sit alanı ilan edilmiş. Deniz feneri ve gemi kurtarma görevlileri, dalgakırana sığınan tekneler dışında ziyaretçisi olmuyor. GERZE FENERİ Karadeniz'in Sinop ili Gerze sahilinde deniz seviyesine yakın bir burunda dalgalarla çarpışan, adeta sürekli yıkanan deniz feneri, çevresinde dolaşma imkânı bulunan geniş bir platformla ziyaretçileri karşılıyor. Kıyıda ki yeri, yerleşim birimlerine çok yakın olmasına karşın, yalnızlığın buram buram yaşanıp, hissedildiği, huzur veren, senarist olup film, fotoğraf çekmeye özendiren özel bir konuma sahip. Etrafında bulunan balıkçı barınağı ve dalgakıran, arkasında yer alan restoranla bütünleşip seyir ve hoşça vakit geçirecek kompozisyonlar oluşturuyor. Fenerde yaşayan bulunmuyor. ZONGULDAK FENERİ 1908 yılında inşa edilmiş olan Zonguldak feneri Karadeniz sahili, Zonguldak ilinin denizden yüksekliği 53 metre olan bir burunda yer alıyor. 1985 yılından bu yana elektrikle çalışan fenerin 9 metre yükseklikteki kulesinden çıkan 500 Watt'lık ışığı 20 deniz mili uzaklıktan görülebiliyor. KEREMPE DENİZ FENERİ Her biri ayrı efsane olan fenerlerimizden biri olan Kerempe feneri Cide ilçesinde bulunan Kerempe burnunda yer alıp, denizden 82 metre yükseklikte bulunuyor. Yüksekliğine Karadeniz'in sis'i bile ulaşamadığı belirtilen Kerempe feneri yanında sis düdük binası yer alıyor. Deniz fenerleri, Kızılırmak nehrinin denize döküldüğü yerde Bafra feneri, Hopa-Sarp hudut feneri, İskenderun-Arzus Işıklı Köyü yakınlarında Akıncı feneri, Gelibolu yarımadası en uç noktasında yer alan Mehmetçik feneri, Alanya kalesi üzerinde ki Alanya feneri, Mersin limanı içinde Mersin Feneri, Anamuryum antik kentinde Anamur feneri, gibi daha birçok yerde bulunuyor.