İstanbul'un en bilinen ticaret merkezleri arasında yer alan tarihi Tahtakale'nin, ismini bölgedeki Bizans kalesinden aldığı bildirildi - Araştırmacı-yazar Mehmet Kamil Berse'nin çalışmasında Tahtakale isminin Arapça kale altı-kale çevresi anlamına gelen 'Taht-al Kal'a' kelimesinden geldiği öğrenildi - Kaleden arta kalan, Bizans döneminde gözetleme kulesi olarak kullanılan Büyük Valide Han civarındaki burç, plastik montaj atölyesi olarak kullanılıyor İstanbul'un önemli ticaret merkezlerinden Tahtakale'nin, ismini bölgedeki Bizans kalesinden aldığı öğrenildi. Kalenin, o dönem gözetleme kulesi olarak kullanılan burcu günümüzde atölye olarak kullanılıyor. İstanbul'un fethedilmesiyle geçmiş asırlarda dünyanın önemli ticaret merkezleri arasına giren Tahtakale ve çevresi, günümüzde de ticaret yoğunluğunun yaşandığı bölgelerin başında geliyor. Ticaret erbaplarının yanı sıra tarihi yapılarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Tahtakale'nin adı ülke genelinde birçok şehirde semt ismi olarak da kullanılıyor. Şehir ve Kültür Dergisi Genel Yayın Yönetmeni araştırmacı-yazar Mehmet Kamil Berse, şehirler, kültürler ve medeniyetler üzerine yaptığı araştırmalarla Tahtakale'ye adını veren kaleyi tespit etti. Bizans döneminde yaptırıldığı öne sürülen kalenin sadece gözetleme kulesi olarak kullanılan burcunun günümüze taşınabildiğini belirleyen Berse, Tahtakale semtinin adını, Arapça kale altı-kale çevresi anlamına 'Taht-al Kal'a' kelimesinden aldığını tespit etti. Burcun Büyük Valide Han'ın mütemmim yapılarından, günümüzde Sağır Han olarak bilinen Sagir Han'ın (küçük han) kuzeydoğu iç duvarına yakın yerde bulunduğunu belirten Berse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu burcun bazı tarihi kayıtlarda Eiren kulesi olarak adlandırıldığını söyledi. Valide Han'ın altında kale kalıntılarının da olabileceğine işaret eden Berse, doğma büyüme İstanbullu olarak kendisi gibi birçok insanın merak ettiği konuya açıklık getirdiğini vurguladı. Tahtakale adının söz konusu burçtan geldiği konusunda araştırmalarla kesin kanaat getirdiğini aktaran Berse, şöyle konuştu: 'Bir Osmanlı eserinin içinde bir Bizans yapısının olması ve bağımsızlığını koruyor gibi olması oranın bir kale olduğunu gösteriyor. Zaten bir kale burcu gibi. O beni çok heyecanlandırdı. Bunu araştırmam gerektiğini düşündüm. Bizantolog olarak Semavi Eyice bu ülkede önemli bir kişidir. O zaman hayattaydı, geçen sene Aralık ayıydı. Kendisini ziyaret ettim, durumdan bahsettim. O kaleyle ilgili bütün malumatı biliyor. Hatta 'ben bununla ilgili bir maddeyi İslam ansiklopedisine yazdım. Tahtakale olarak yazmadım ama senin dediğin doğrudur, ben o taraftan düşünmedim' dedi. 'O kale aslında Bizans'tan kalma bir Eiren kalesidir. Eiren kalesini de Sultanahmet'teki Bizans Sarayı'nın bir koruma karakolu gibi, muhafız karakolu gibi düşünebilirsiniz' dedi. Orası aslında bir kale karakoldur, orada ucu görünen de artık üstü tıraşlanmış burçlarından biridir. Ayakta kalması da bizim için çok değerlidir.' Berse, Bizans eseri burcun vakıflar tarafından bir kişiye kiralandığını, kiracı kişinin de içeride plastik parça montajı yaptığını kaydetti. Bu tür yapılara sahip çıkılması gerektiğine dikkati çeken Berse, 'Burası Bizans Sarayı'nın bir koruma kalesi, kale karakol gibi yapılmış bir yer. Sanırım bayağı da hacimli bir yer olması lazım. Belki de han büyüklüğünde olan bir kaleydi zamanında. Fakat zamanla yıkılmış, tahrip olmuş. Bir tek bu ayakta. Bunu muhafaza etmemiz gerekiyor. Yıllardır bu tür yapıları korumamışız, ayağa kaldırmamışız tam tersine bunları yıpratmak için etrafını sonradan çıkma gecekondu tipi yapılarla perişan etmişiz.' diye konuştu. Osmanlı'da semt isimlerinin muhakkak bir yere dayandırıldığını dile getiren Berse, şunları kaydetti: 'Osmanlı şehirlerinde şunu görürsünüz, bir yere, bir semte isim verilmişse mutlaka onun dayandığı bir şey var. Eskiden gelen semt, sokak ya da mahalle adlarına baktığınızda 'ne alaka' diyebilirsiniz ama araştırdığında sizi bir yere götürür. Mesala Ayvansaray'da bir sokaktan geçiyorum adı Külhan Sokak. Hamamların külhanları olur. Etrafa baktım bir hamam göremedim. Sokağın adı külhan ise o çevrede mutlaka bir hamam vardır. Sonra orada yaşlı birine rastladık. 'Buralarda hamam var mı?' diye sorduk, 'Evet, burada hamam vardı. Eskimişti yerine bina yapıldı' dedi. O isim orada olmasa orada tarihi bir hamamın varlığından haberimiz olmayacak. Buraya bu isim konulunca Tahtakale ismi ki Osmanlı'nın fethinden sonra bu semtler kurulurken buralara mutlaka bir özelliğinden dolayı bu isimler verilmiş. O tarihte buradaki kale büyük bir ihtimalle ayaktaydı. Yani belki tahrip de olmuş olabilir ama o devrin insanları aşağıda bir yerleşim yeri olunca, Bizans devrinde adı belki farklı olabilir ama bizim dönemimizde buraya bir isim verilecekse ne demişlerdir, 'kale var burada, altında da iş yeri var. Buranın adı Tahtakale'dir.' Buradan yola çıktığımızda bu kaleye ulaşabilirsiniz. Yoksa tahtadan bir kale ararsanız bulamazsınız.'