Sezai Karakoç şiirleri arasında Mona Roza, Şahdamar, Gül Muştusu gibi eserler yer alıyor. Tanzimat sonrası kaybolan metafizik şiiri yeniden yorumlayan ünlü şair tiyatro, hikaye, röportaj ve inceleme yazılarıyla da konuşuluyor. Sezai Karakoç sözleri şiirlerinden alıntılarla bugün birçok alanda görülüyor. İşte, Sezai Karakoç şiirleri, eserleri ve hayatı hakkında merak edilenler…
SEZAİ KARAKOÇ HAYATI
Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır ilinin Ergani ilçesinde doğmuştur. Kendisi Türk Edebiyatı alanında sayısız eseri ile mistik şiirin en önemli temsilcileri arasında yer alır.
Fransızca ve Türkçe'yi çok iyi bilen şair 16 Kasım 2021 yılında 88 yaşında kalp krizi sonucunda vefat etmiştir.
Yaşadığı süre boyunca Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür Ve Sanat Büyük Ödülleri ile Sanat Büyük Ödülleri'ni almaya hak kazanmıştır.
SEZAİ KARAKOÇ ŞİİR KİTAPLARI
Şiirler I (Monna Rosa)
Şiirler II (Şahdamar-Körfez-Sesler)
Şiirler III (Hızırla Kırk Saat)
Şiirler IV (Taha'nın Kitabı, Gül Muştusu)
Şiirler V (Zamana Adanmış Sözler)
Şiirler VI (Ayinler/Çeşmeler)
Şiirler VII (Leylâ ile Mecnun)
Şiirler VIII (Ateş Dansı)
Şiirler IX (Alınyazısı Saati)
Gün Doğmadan (Toplu Şiirler)
SEZAİ KARAKOÇ ŞİİRLERİ
Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karsi kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..
Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi
(…)
Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak
(…)