Tarihler 15 Şubat'ı gösterdiğinde Marmara Denizi'nde çok acı bir olay yaşandı. "Batuhan A" adlı kargo gemisi, İmralı Adası'nın güneybatısında su alarak battı. Ekipler, kayıp 6 mürettebattan 2'sinin cansız bedenine ulaştı. Cesedi bulunan ilk isim aşçı Zeynep Kılıç'tı. Genç kadın cansız bedeni 18 Şubat'ta kaptan köşkünde, dümende bulunmuştu. Bu durum "Dümende Zeynep mi vardı?" sorusunu akıllara getirdi. Talihsiz genç kadının yürek yakan hikayesini ise annesi Nilüfer Kılınç ile "Manevi abisiydim" diyen Kaptan İrfan Çiriğ Milliyet'e anlattı.
Zeynep Kılınç'ın kaza sırasında neden dümende olabileceğini değerlendiren Kaptan İrfan Çiriğ, ihtimalleri şöyle sıraladı:"Geminin neden battığını tam olarak bilmiyoruz. Bizim 'ballast tankları' dediğimiz denge tankları delik olabilir. Özellikle eski gemilerin balast tankları sorunlu ya da delik olabilir. Gemi yüklüyken genelde bu tanklar boş olur. Geminin çökmeye başlamasının sebebi, balast tanklarının su alması olabilir. Tüm personel balast tanklarıyla ilgili sorunu gidermek için makine dairesine inmiş olabilir.
Gemiye yeni katılan makine personeli yağcı, gemiyi iyi tanımadığı için ciddi sorun oluşturmuş olabilir. Bu gemilere gelen kişilerin çoğu denize ilk kez çıkan, temelinde denizcilikte çalışma kültürü olmayan, sosyal ve maddi sorunlarla boğuşan insanlardır. Denize yeni başlayan tecrübesiz yeni gemi personelleri bu tür gemilerde 'vardiya tutma belgesi' almak için çalışıyor. Bu şekilde belirli bir süre gemide deniz hizmeti yaptıktan sonra uluslararası sefer yapan gemide çalışabiliyorlar.
Dâhili hat gemisi Batuhan A'da da seyir esnasında mutlaka birinin yukarıda, köprü üstünde olması gerekiyordu. Zeynep'te de eğer gemici yeterliliği ve vardiya tutma belgesi varsa seyir esnasında köprü üstünde bulunabilir. Ancak dümen tamamen Zeynep'e bırakılamaz, sadece köprü üstünde gözcü olarak durabilir. Mutlak suretle zabit/kaptan köprü üstünde seyir esnasında bulunmak zorundadır.
Gemiciye gemi bırakılmaz. Tahminim, makine dairesinde acil bir durum olduğu ve makinecilerin yanında tüm personelin oraya inmiş olabileceği yönünde."
Acılı anne ise "Zeynep'im gibi insan var mıydı? Benim kızım 3 senedir orada çalışıyordu. Bayramdan 1 hafta önce izne gelecekti, bunun için gün sayıyordu. 'Anne, izne geleceğim' diye söyleyip duruyordu.
Kendi isteğiyle gemilerde çalışmaya başladı, bu işi de internetten buldu. Zaten aşçıydı. Gemicilik belgesini de alıp usta gemici oldu. Benim çocuğum iyilerin iyisiydi."
19 Kasım 2023'te Karadeniz'de Kafkametler gemisinin battığı gün Zeynep'in Kaptan İrfan Çiriğ'e WhatsApp üzerinden yazdığı mesajlar da ortaya çıktı.
Kaptan İrfan Çiriğ: Sana tavsiyem, denize devam edeceksen eski gemilerden uzak dur. Zamanla kendine karada iş tut.
Zeynep: Aynen. Abi duydum duyalı onu düşünüyorum. Bayağı etkilendim ya, yok ben bu işi kışın yapmayacağım. Yok, bu 3 kış oldu artık. Zaten kaç gündür düşünüyorum da kesin kararlıyım. Eğer sağ salim yaşarsak öyle yapacağım.
16 Aralık 2023'te ise yaşanan kötü hava koşulları dolayısıyla Kaptan İrfan Çiriğ ve Zeynep arasında dikkat çekici bir diyalog daha geçiyor:
Zeynep: Biz Gemlik'teyiz abi, berbat bir hava var. Bugün gece kalkacaktık, vazgeçtik.
Kaptan İrfan Çiriğ: Bu hava Gemlik'e vurmaz.
Zeynep: Yarına bakalım ama acayip soğuk.
Kaptan İrfan Çiriğ: İntihar olur. Şu an 40 mil esiyor. Sakın ha!
Zeynep: Evet baya kötü.
Zeynep ile 2020 yılında denizcilerin rutin olarak katıldığı eğitimlerde tanışan ve "Zeynep bana abi diyen manevi kardeşimdi" diyen kaptan Çiriğ, sözlerine şöyle devam etti: "Zeynep'le 2020 yılının ekim ayında Tuzla'da gittiğimiz uzak yol kaptanlığı kursunda tanıştık. 'Gemi adamı' olmak için kursa geliyordu. Gemiciler arasında cana yakın, saygılı ve sessiz bir kız olarak bilinirdi. Masamızdaki boşları toplardı, dalgın bir hali vardı. Bizim de kaptan arkadaşlarla onun bu dalgın hali dikkatimizi çekti. İlerleyen günlerde kendisiyle sohbet etmeye başladık, 'gemi adamı' belgesini alır almaz çalışmak istediğini söyledi. Ben de ona 'Bak bizim masada her türlü gemi sektöründen kaptan abilerin var.
Neden gelip bizimle sohbet etmiyorsun?' dedim. Zeynep için uluslararası sefer yapan bir gemide iş bulmuştuk. Ancak 'Abi ben bir yerle anlaştım' dedi. Zamanla abi-kardeş gibi olduk. İşle ilgili konuşurduk. İçten bir 'abi' deyişi vardı, benim de hoşuma giderdi. Her zaman başı sıkışırsa destek olacağımı söylerdim. Kafkametler gemisi battıktan sonra birkaç kere 'Abi korkuyorum' demişti. Eğer çalıştığı gemi hava kötü olduğunda çıkmaya çalışırsa, sahil güvenliği aramasını söylemiştim. Hatta 'Beni ara. Ben de sahil güvenliği, liman başkanlığını ve savcılığı ararım' dedim. Kötü havalara meydan okur gibi çıkıyorlardı. Bunun kurbanı oldular. 5 bofor kuvvetindeki bir havada liman başkanlığı size karışmaz. Ancak fırtınalı havalarda liman başkanlığı çıkışa izin vermez. Liman başkanlığı, gemi aşırı yüklendiyse (overload), gemi seyrinde engel teşkil edecek teknik ve personel yetersizliği durumlarında seyir izni vermez. Bu gemi ise 50 yaşından büyük, zaten deforme olmuş durumda."
Anne Nilüfer Kılınç da kızının hayatına mâl olan 'Batuhan A' gemisinin eski olduğunu bildiklerine dikkat çekerek, Zeynep'in Kafkametler kazasına çok üzüldüğünü şu sözlerle dile getirdi:
"Geminin eski olduğunu biz de biliyorduk, o da biliyordu. Gemi tamir de oldu, bakım da yapıldı. Böyle olacağını bilse durur muydu? Gelirdi kızım buraya. Kafkametler'in batışına çok üzülmüştü, korkmuştu. Orada ölenlerden biri de arkadaşıydı. 'Anne, arkadaşımın cenazesi bulunamadı' demişti."
ACİL DURUM SİNYALİ NEDEN GÖNDERİLMEDİ?
Kaptan İrfan Çiriğ, 'Batuhan A' gemisinden gelen acil durum sinyalini de değerlendirdi. Acil durum sinyali gönderen sistemlerin nasıl çalıştığından bahseden Kaptan, Zeynep'in bu sinyali gönderen düğmeye basmadığının soru işareti olduğunu söyledi. Kaptan Çiriğ, "Gemideki yağcı Ahmet saat gece 04.00'te gibi kız arkadaşına mesaj atmış. Ambar kapakları üzerindeki brandaların atmış olduğunu ve bunları tekrar ambar kapakları üzerine serip kamarasına geçtiğini yazmış. Bilinen gerçek şu ki dahili hat sefer yapan gemilerin ambar kapakları sorunludur, delikler vardır.
Bu nedenle üzerine branda serilir ve branda iple sabitlenir. Yani olaylar 06.32'de değil, daha önce başlıyor. Gemiler acil durumlarda sinyal gönderir, telsizden sesli olarak gönderilen çevre gemilerden yardım istenir. Marmara Denizi'nde yoğun gemi trafiği var ve Marmara Denizi'nin güneyinde drift yapan, açıkta bekleyen birçok gemi var. Telsizden bir çağrı yapılmış olsa belki de onlar bugün hayatta olabilirdi.
Bir de batma, yangın gibi durumlarda pozisyon ve durum bildiren mesajlar var. Bu gemide tehlike sinyali gönderen DSC düğmesi dediğimiz kırmızı düğmeye basılıyor. 3 ya da 5 saniyede sahil istasyonlarına, geminin pozisyonunu ve durumunu bildiriyor. Zeynep bu düğmeye neden basmadı ya da basamadı bilmiyoruz.