En ilkel toplumlardan en medeni halklara kadar her milletin üzerinde mutabık olduğu konu kişisel mahremiyete saygıdır. Bu tarihin ilk dönemlerinden bugüne kadar uzanan insanlığın evrensel bir mirasıdır. Kişisel alan, bireyin mahremiyeti ve özel verileri, bizzat o toplumun her bir bireyi tarafından, yazılı olmasa da sözlü bir kanunla koruma altındadır. İnsanlığın en büyük keşfi olan ve adına 'Devlet' denilen aidiyet mekanizması ise bu mahremiyeti yasalar çerçevesinde korumakla yükümlüdür.
Tüm Türkiye'nin yüreğini yakan Bolu'daki otel yangını sonrası, birkaç kendini bilmezin, yangında yakınlarını kaybeden ailelere ulaşarak hakaretlerde bulunması sonrası, kişisel verilerimiz güvende mi sorusu yine gündemi meşgul etmeye başladı. Devletin verileri koruyamadığı iddia edilerek büyük bir manipülasyona girişenler oldu. Daha önce de kişisel verilerin, ortalıkta dolandığına ve sızdırıldığına dair çeşitli kara propagandalar yapıldığını hafızamız bize hatırlatacaktır. Biz de uzmanlarına sorduk. Dijital bilimciler, devletin zafiyeti sonucu bir sızmanın kesinlikle olmadığını vurguladı. Sızmaların ne şekilde gerçekleştiğine dair, kamuoyunu bilgilendirici uyarılarda bulundu.
DEVLET ELİYLE BİR SIZMA ASLA YOK
Sosyal Medya Araştırmacısı ve İletişim Direktörü Ümit Sanlav, devlet tarafından bir sızmanın olmadığını kesin dille vurguladı. Sanlav, "E-devlet tarafından verilerimizin sızdırıldığı iddiası yine gündemde. Devletin ilgili organları tarafından bu konuda bir sızıntı olmadığı söylendi ve devletin bu konuda siber güvenlik önlemleri etkili şekilde çalıştığını biliyoruz. Peki devlet kişisel verilerimizi sızdırmadı ama verilerimiz güvende mi? Kişisel verilerimizin harç-ı alem dolaşması için e-devletin ya da benzer bir kurumun bilgi güvenliğini sağlayamamasına ihtiyacımız yok aslında. Zira zaten kendi ellerimizle her verimizi her türlü ortam aracılığıyla herkese veriyoruz" dedi.
SIZINTILAR BİREYSEL HATALARDAN
Sızıntıların çoğunlukla insanlardan kaynaklı olduğunu kaydeden Sanlav, "Telefonlarımızın içinde aslında hiçbirimiz kimlerin olduğunu gerçekten bilmiyoruz. Bazen indirdiğimiz bir uygulama, bazen bağlandığımız wi-fi, bazen açık unuttuğumuz bluetooth veya NFC bazen de ortak kullanıma açık şarj ünitelerine bütün verilerimize erişim imkanını ellerimizle vermiş olabiliriz. Mobil cihazınızı, toplu taşıma otobüsleri, restoranlar, havaalanları, AVM'ler gibi ortak kullanıma açık bir şarj istasyonuna taktığınızda, şarj istasyonu kutusundaki USB bağlantı noktası, cihazınıza veya cihazınızdan veri aktarmak için kullanılır. Bu da cihazınıza kötü amaçlı yazılım yüklemek veya cihazınızdan kişisel bilgileri çalmak için kullanılabileceği anlamına gelir. Bu bilgilerin bazıları; dijital ortamlara giriş bilgileri, kimlik bilgileri, kişi listeleri, foto galeri ve diğer hassas verilerdir" ifadelerini kullandı.
İnternet ortamında çok dikkatli ve bilinçli olunması gerektiğini vurgulayan Sanlav, "Verilerimiz iki şekilde kullanılıyor. Bir; rutin internet hareketlerimizden elde edilen veriler. Paylaşımlarımız, arama motorları, gezindiğimiz sayfalar, anketler, challenge katışımlarımız. İki; farkında olmadan kullanılan hesaplarımız. Bazı üyeliklerimiz, sosyal medya aboneliklerimiz ya da tıkladığımız korsan yazılım linkleri, fakında olmadan sosyal medya hesaplarımızın başkaları tarafından kullanılmasına neden olabiliyor" dedi.
BU ADIMLARA DİKKAT EDİN
Sanlav, kişisel verileri korumak için şu adımların atılması gerektiğini kaydetti: "Sosyal medya kullanıcılarına, takipçi sayılarını artırma, profillerine kimlerin baktığını gösterme, paylaşımlarının etkileşim sayılarını artırma gibi vaatler veren, mavi tik vaat eden site, hesap ve şifre bilgilerini edinen uygulama ve kişilere fırsat vermeyin.