Elazığ'ın Sivrice ilçesindeki Hazar Gölü'nde bulunan ve halk arasında 'Batık Şehir' adıyla bilinen tarihi yerleşim alanının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmesi hedefleniyor. Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak: 'Geçen yıl aralık ayı sonunda Batık Şehir'in UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmesi için başvurumuzu yaptık'. 'İnşallah buradan olumlu bir sonuç alırsak Batık Şehir'i sadece Türkiye'ye değil, dünyaya tanıtmış olacağız' Hazar Gölü'nde suyun 1830'lu yıllardan itibaren yükselmesi sonucu tamamen suyun altında kalan ancak gölün güneybatısında 'Kilise Adası' olarak bilinen noktada yüzeyden tepe noktaları görülebilen 'Batık Şehir' kalıntılarıyla dikkati çekiyor. Bugüne kadar yapılan kısıtlı su altı araştırmalarında 11. yüzyıla ait kalıntıların yoğunlukta olduğu ancak çevresindeki arkeolojik buluntulardan 4 bin yıl öncesine ait izler de barındırdığı tahmin edilen Batık Şehir'in UNESCO tarafından tescillenmesiyle bölgenin dalış turizmi açısından cazibe merkezi haline gelmesi bekleniyor. Yöre halkı tarafından çeşitli efsanelere de konuda olan 'Batık Şehir', su altı arkeolojik kazı yapılamaması nedeniyle ilk yerleşim tarihi belirlenemediğinden gizemini koruyor. Yerleşim alanının su altında kalmasından dolayı bugüne kadar tarihiyle alakalı kapsamlı bir arkeolojik araştırma yapılmamış bu nedenle tarihte ilk olarak kimler tarafından yerleşim alanı olarak kullanıldığının gizemini koruyor. Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aksın da yazılı kaynaklardan Batık Şehir'in yakın tarihi ile ilgili bazı bilgilere ulaşabildiklerini belirtti. Bölgeyle alakalı olarak Selçuklu döneminde yaşamış Ermeni asıllı yazar Urfalı Mateos'un Vekayiname adlı eserinde buradan bahsettiğini ifade eden Aksın, şöyle konuştu: 'Bizans döneminde burada küçük bir kale yapısının olduğunu biliyoruz. Hıristiyanlıktan sonra burada bir manastır inşa edildiğini de biliyoruz. Bununla ilgili önemli bir bilgiyi Urfalı Mateosun eserinde görmekteyiz. Buranın Hristiyanlık inancında önemli bir kutsal mekan olduğundan bahsediyor ve burayı 'Dzok' diye adlandırıyor. 1025 yılındaki bu bilgiyi ilk olarak o veriyor. Tabii Selçuklu döneminde Hristiyanlar tarafından kutsallık atfedilen bu manastır önemi kuruyor ve manastırın etrafında bir yerleşim ortaya çıkıyor. Osmanlı döneminden kalan kaynaklardan daha fazla bilgiyi öğrenebiliyoruz.' Gölün daha alt tabakalarında bugüne kadar bir araştırma yapılamadığını ifade eden Aksın, yapılması halinde Batık Şehir'in tarihiyle ilgili daha gizemli noktaların gün yüzüne çıkacağını düşündüğünü söyledi.