Haliç, İstanbul'un simgelerinden biriydi. Altın Boynuz da denilen Haliç'in son hali, pes dedirtti. Suyunun renginin kahverengiye dönüşmesi ve Haliç'e dökülen derelerden kötü kokuların yükselmesi dikkat çekti.
Eski günlerine dönen Haliç'e su taşıyan kaynaklardan olan Alibey Deresi, su üzerindeki kirliliğin ve etrafa yayılan kötü kokuların net bir biçimde hissedildiği yerlerden biriydi. İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, Haliç'teki kirliliği ve kokunun artmasını değerlendirdi.
CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Haliç'in temizlenmesi konusunda yeterli çalışmayı yapmadığını söyledi. Suların sağlıklı bir biçimde temizlenmesini sağlayan temel unsurun biyolojik arıtma olduğunu söyleyen Çetintaş, İSKİ'nin bu çalışmayı yapmadığını iddia etti.
Haliç'in suyunun berrak olmama nedenlerinden birinin de Karadeniz'den su pompalanmasındaki sorun olduğunu ifade eden Çetintaş, pompa cihazlarından birini de yerinde inceledi. Çetintaş, cihazın yeterli düzeyde çalışmadığını söyleyerek, bu sebeple Haliç'e temiz su verilemediği ve oksijen miktarının azaldığını belirtti.
KÖTÜ KOKULAR YÜKSELİYOR
Kötü kokudan dolayı maske takarak konuşmak zorunda kaldığını ifade eden Zafer Murat Çetintaş, "Görüyorsunuz, Haliç'e giden bu dere pislik içerisinde ve orada bir kaçak su çıkışı var. Geçtiğimiz günlerde yurttaşlar şikayetçiydi. Basın mensupları bölgeye gittikten sonra Çevre Koruma Daire Başkanı bir açıklama yaptı. Her yıl Haliç'ten 65 bin metreküp çamur çıkarttıklarını söyledi. Demek ki Haliç temizlenmiyor, demek ki gördüğümü bu kaçaklarla Haliç devamlı kirleniyor. Eğer her yıl 65 bin metreküp çıkartsalar Haliç derinleşirdi ama Haliç sığlaşıyor. O yüzden kaçakların var olduğunu da kendi ağızlarıyla itiraf ediyorlar" dedi.
ŞOKE EDEN ADALAR İDDİASI
Haliç'ten çıkartılan çamurlarla ilgili önemli bir iddiada bulunan Çetintaş, "Haliç'te oksijen değerlerinin yüksek olduğunu söylüyor. Koskoca Marmara'da bile oksijen değerleri binde beşin altına düşmüşken Haliç'te nasıl oluyor da oksijen değerleri bu kadar yüksek olur. Bu, akla zarar bir açıklamadır. Burada oksijen olmadığını görüyoruz. Bu sürekli bir biçimde Haliç'e akıyor.
Haliç'i temizliyorsun da o çıkan çamuru nereye boşaltıyorsun? Çınarcık Çukuru'na götürmeleri gereken bu çamuru ne yazık ki, özellikle geç saatlerde, Adalar'ın arkalarına döküyorlar. Bu da müsilajın baş sorumlusudur. Müsilaj denizlerimizde önceden de vardı ama artmasının ana kaynaklarından biri de budur. Bir yerden temizlik yaptıklarını iddia ederken öbür taraftan kirletiyorlar" dedi.
"İSKİ ARITMA YAPMIYOR"
Çetintaş, suyun sağlıklı bir şekilde temizlenmesinin temel unsurunun biyolojik arıtma olduğunu belirterek, "Ben İSKİ'nin biyolojik arıtma yaptığına kesinlikle inanmıyorum. Eğer yapıyorsa, bir yıl içinde, yedi ay içinde kullandıkları biyolojik malzemenin miktarı, son bir haftada kullandıkları miktarı, o suya ne attıkları, tarih ve kayıtlar vardır. Şeffaf belediyecilik yapıyorlar ya; buyursunlar bunları basına açıklasınlar. Biyolojik arıtma yapılsa zaten koku olmaz" açıklamasını yaptı.
4 YILDIR ÇALIŞMA YOK!
Zafer Murat Çetintaş İBB'nin Haliç'in temizlenmesi ve çevre temizliğinin sağlanması konusunda cevaplaması gereken sorular olduğunu söyledi.
"Buradan 'İstanbul'un sorunu değil, Türkiye'nin sorunu' edebiyatı yapan belediye başkanına sesleniyorum; İstanbul'un sorununu bitirmeden bir yere gidemezsin. Burada o sorunları çözmekle mükellefsin ve o vaat ile göreve geldin. Ortada işte, 4 senedir bir şey yapılmamış. Deniz götürülen, bırakılanların hangi bölgelere bırakıldığını açıklamaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
HER TARAF PERİŞAN HALDE!
Çetintaş'ın yanı sıra, bölgede yaşayan vatandaşlar da Sarıyer'deki su pompasında problem olduğunu iddia etti.
Su pompasının Kadir Topbaş zamanında yapıldığını ve uzun yıllar sorunsuz bir şekilde çalıştığını söyleyen Ahmet Diyartepe isimli bir vatandaş, belediye yönetiminin değişmesinin ardından pompanın yeterli seviyede çalıştırılmadığını söyledi.
Diyartepe, "Görmüş olduğunuz su arıtma tesisleri direkt Haliç'e su basıyordu. Kadir Topbaş zamanında yapılmıştı ama şu anda yüzde 2 oranında çalışıyor. Yani üç ayda bir, iki ayda bir, ayda bir şeklinde su basılıyor. Şu anda Kağıthane deresinin etrafında gezmek imkansız. Pis kokular yüzünden. Haliç'in temizliği de oksijeni de buradan, Sarıyer'den basılan su ile sağlanıyordu. Ekrem İmamoğlu İstanbul'u aldıktan sonra vaatleri her şeyin çok güzel olacağıydı ama her taraf perişan bir şekilde. Ben 1981'den beri buradayım. Yapılışında Sayın Topbaş gelmişti, biz burada kendisiyle halk olarak sohbet etmiştik" dedi.