Her Müslüman'ın hayatında bir kez tatması gereken bir haz... Her Müslüman'ın görmesi gereken Allah'ın evi, Kabe'nin bulunduğu yer... Müslüman olmayanları bile cezbeden bir inanç serüveni... Hac... Hac'ın kelime anlamı 'yola koyulmak'. Her yıl (Hicri takvime göre senenin son ayında) on binlerce Müslüman 'Hac' ibadeti için yola koyuluyor; kutsal toprakları ziyaret ediyor ve işte bu ibadetleri yerine getiriyor. Peki Hac'da neler yapılıyor? Hac adetlerinin anlamı ne? Ve İslam inancındaki yeri nedir? İHRAM İhram deyince herkesin aklına Hacı'ların giydiği beyaz, dikişsiz, havadar kıyafetler gelir. Ancak, 'ihram'ın asıl anlamı, bedenimizi dış dünyadan ayıran o beyaz kumaş gibi ruhumuzu günahlardan ayırmak, haramdan kaçmak ve iç dünyamızı bembeyaz bir örtüyle kaplamaktır. MİNA VADİSİ İki dağın arasında ilerleyen Mina Vadisi, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in ibadet ettiği ve geceyi geçirdiği yer. Hac ibadetine gelen Müslümanlar da Mina'ya gelmeden önce namaz kılarlar; burada da bir gün boyunca namazlarını kılarlar. ARAFAT Mina Vadisi'ne geldikten sonra Müslümanlar Arafat'a doğru hareket eder. Hacı adayları arefe günü toplandıkları dağa 'Arafat' deniyor. İslam inanışına göre, Adem ile Havva 'Arafat Tepesi'nde birbirlerine kavuşmuş; işte bu yüzden buraya 'tanışmak' anlamına gelen 'Arafe' (Arafat) denmiş. Müslümanlar bu tepeye vardıktan sonra, 'vakfe' yapmalıdır; yani bu tepede bir miktar durmalıdır. Peygamber Efendimiz 'Hac Arafat'tır' diyerek burada bulunmanın önemini belirtmiştir. MÜZDELİFE Hacı adayları Arefe gününü Bayram gününe bağlayan geceyi bu bölgede geçirirler. Burada vakfe yaparlar yani bu bölgede durarak dua ederler. Müzdelife, Mina ile Arafat arasında Harem sınırları içinde kalan bir bölgedir. MİNA TEPESİ (ŞEYTAN TAŞLAMA) Küçük, orta ve büyük şeytanı temsil eden taşların bulunduğu tepedir, Mina. Mina'da bulunan ve şeytanın oturduğu tepeye Akabe denir. 'Akabe'nin sözlük anlamı sarp ve kayalıklı yokuştur. Hz. Muhammed'in insanlığa İslam'ı yaymak için sıklıkla geldiği bu tepe, aynı zamanda bu süreçte karşılaştığı zorlukları temsil eder. İşte bu sarp tepeye, Akabe'ye ulaşan Müslümanlar, büyük şeytan olduğuna inanılan Akabe Cemresine yedi taş atar. Cemre, aslında havaya, suya ve toprağa düşer ve yazın gelişini müjdeler. Diğer bir anlamı da Mina Vadisi’nde Arafat'tan gelen hacıların attıkları taşlarla oluşan yığınlardır. Taş atmanın tarihçesi Hz. İbrahim'e kadar uzanıyor. Hz. İbrahim, bir gün Akabe civarındayken Şeytan'ın ona göründüğü ve Hz. İbrahim'in de ona yedi taş atarak yere serdiği ve Şeytan'ın yerin dibine geçtiği rivayet edilir. İşte bu inanışa göre, Müslümanlar, şeytan şerrinden, kötülüklerden, haksızlık ve yolsuzluklardan korunmak amacıyla Akabe'de şeytan taşlarlar. İHRAM'DAN ÇIKIŞ Bayramın birinci günü, Kurban kesildikten sonra, Akabe cemresini taşladıktan sonra Müslümanlar tıraş olarak ya da saçlarını kısaltarak 'ihram' denilen haramdan sakınma döneminden çıkar. KABE'Yİ TAVAF Hac ziyaretinin olmazsa olmazı Allah'a gösterilen saygının bir ifadesidir Kabe'yi tavaf... Hacılar, Kıble'nin merkezine ulaşıp da etrafında dönmeye başladığı anda Allah'a karşı hissettikleri sevgi ve saygı doruğa çıkar; kimisi o anda ağlamaya başlar, kimisi de bağışlanmak için yalvarmaya. İşte bu yüzden Hac ibadetini tamamlamanın şartı Kabe'nin etrafında 7 kez dönmek, Allah sevgisi ile coşmaktır. İslami inanışa göre, cennet yakutlarından olan kutsal siyah taş Hacer-ül Esved'den başlayan bu dönme hareketi yine bu kutsal taşa ulaşınca sona erer. Bu kutsal taşın islam dinine göre anlamı temiz bir kalp ve günahların affedilmesidir. Bu siyah taşın önce beyaz olup sonra insanlarla kirlenip siyahlaştığı söyleniyor, peygamberimiz tavafa başlarken onu öperek selamlar. ZEMZEM SUYUNUN HİKAYESİ Rivayete göre, Hz. İbrahim'in eşi Hz. Hacer oğluyla birlikte yol alırken suyu ve yiyeceği biter. Susuzluktan halsiz düşen Hz. Ayşe'nin sütü kesilir ve çocuğu İsmail açlıktan kıvranmaya başlar. Hacer, Mekke'de Kabe'nin yanında bulunan 'Safa' ile 'Merve' tepesi arasında oğlu için su aramaya başlar. İki tepe arasında tam yedi defa gidip gelir. İşte bu yüzden hacı adayları da Safa ile Merve arasında koşarlar. Yine aynı rivayete göre, Hacer, çocuğunun halini görmek için döndüğünde, bir ses duyar. 'Ey ses sahibi, sesini duyurdun! Eğer sen bize yardım etme kudretine sahip isen, bize yardım et!' diye dua eder. Ondan sonra Zemzem kuyusunun yerinde bir meleği (Cebrâil'i) görür. Cebrâil ayağı veya kanadıyla yeri kazıyordur. Onun kazdığı yerden su görünür. Hacer hemen suyu havuz gibi yapar. Ondan hem içer hem de kırbasına doldurur. Ancak Hacer suyu aldıkça yerden çağıl gibi akmaya devam eder. Hz. Muhammed, o kutsal zemzem suyunu kendi haline bıraksaydı, suyun etrafına kum gerip havuz havuz yapmasaydı, muhakkak zemzem akar ve bir ırmak olarak devam ederdi buyurur. Zemzem suyunun açlığı ve susuzluğu giderdiğine inanılır. Sadece 1,5 metre derinliğinde bir kuyudan çıkan 3 farklı damardan gelip birleşen bu suyun sırrı henüz çözülememiştir. Bu kuyunun kutsal suyunda hiçbir zaman ne azalma ne de kuruma görülür. HAC ZİYARETİN GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER... MESCİD-İ HARAM: Kâbe’nin de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescide Mescid-i Haram denilmektedir. Hürmetli Mescid anlamına gelen bu ifade Kur'an'da 16 ayette yer almaktadır. MESCİD-İ NEBEVİ: Hicret'ten sonra Medine'de Hz. Muhammed ve ashabı tarafından inşa edilen Peygamberin mezarının bulunduğu yer. CEBEL-İ RAHME: Etrafı dağlarla çevrili olup Hz Adem ve Hz.Havva'nın cennetten çıkarıldıktan sonra buluştukları tepe cebelürrahmedir. Hz. Adem ve Hz. Havva’nın cennet sonrası ayrılığı burada nihayet bulmuş. Arafat düzlüğünün kuzey bitiminde başlayan yerde, 20–30 m yüksekliğindeki tepenin zirvesinde 2–3 metre boyunda bir dikilitaş bulunuyor. Üzeri batılıların alçılar üzerine yazı yazma adetlerini andıran yazı ve notlarla dolu. Başka bir bolluk ise seyyar satıcılar ve her çeşit takı örnekleri. NUR DAĞI: İlk vahiyin geldiği Hira mağarasının olduğu yer. Hz. Muhammed'in evine bir kilometre uzaklıktadır.Nûr dağı, kendisini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilmekte olup, özel bir yapı arzeder. Nûr dağı, kendisini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilmekte olup, özel bir yapı arzeder. SEVR DAĞI: Peygamber Efendimiz (sas) Hz Ebu Bekir ile hicret yolculuğuna çıktığında Sevr dağının Athal mağarasında saklanmıştı. Mekkenin güney tarafına düşer. Bu mağaranın kapısı bir çocuk girecek kadar dar görünse de en şişman insanlar bile girip çıkabilmektedir. Mağaranın kapısı hem dar hem de minarenin içi gibi sağa sola bükülür. Mağaranın tepesine çıkılırsa Kızıl Deniz görülür. Cebel-i Sevr Mina’dadır. TENNİM MESCİDİ: İhrama girmek isteyen hacı adayları için Haram bölgesine girmeden önce girilebilecek en yakın mescid. CİN MESCİDİ: Cin Mescidi, Efendimiz’ in Cin kavmiyle görüşüp tebliğde bulunduğu ve namaz kıldığı mekân Kur'an-ı Kerim'deki Cin Suresi burada nazil olmuştur. GAMAME MESCİDİ (BULUT VEYA MUSALLA MESCİDİ): İslâm'ın ilk asırlarında genellikle şehirlerin kenar kısımlarında toplu namazlar için musallâlar hazırlanır ve bayram, cuma namazları gibi toplu namazlar bu günkü gibi muhtelif camilerde değil, sadece namazgâh denilen bu musallâlarda kılınır, böylece bütün şehir halkının haftada bir defa bir araya gelmesi sağlanırdı. KUBA MESCİDİ: Peygamberimizin her cumartesi gittiği yer. Medine'de. Hicret'te Medine'ye giderken orada konaklıyor. KIBLETEYN MESCİDİ: İki kıbleli mescid. Kabe henüz yapılmadan Kabe'ye değil Mescid'i Aksa'ya dönerlermiş, İslam’ın ilk yıllarında namazlar, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Peygamber Efendimiz Kıble’nin Kâbe olmasını, yani namazların Kâbe’ye dönülerek kılınmasını çok arzu ediyor ve bu konuda Allah’tan gelecek emri bekliyordu. Hicretten 18 ay kadar sonra, Şaban ayının 15. günü (Berat Kandilinde) Hz. Peygamber, Seleme oğulları mahallesinde öğle veya ikindi namazının farzını kıldırdığı esnada, ikinci rekatın sonunda aşağıdaki âyet-i kerime indi: '... Seni elbette, hoşlanacağın kıbleye döndüreceğiz. O halde hemen Mescid-i Haram’a (Kâbe’ye) doğru dön. (Ey mü’minler) siz de nerede olursanız olun, (namazda) oraya doğru dönün.' Makam-ı İbrahim: Kabenin kapısının karşısındaki makamdır. Rivayete göre Hazreti İbrahim, Hazreti Hacer ve Hazreti İsmail’i görmek için Mekke’ye geldiği vakit atından bir taş üzerine inmiş. Kabenin inşaatında da bu taşı iskele taşı olarak kullanmıştır. Uzunluğu 10, genişliği 7 karış bir taştır. Üzerinde ibrahim (as)’ın mübarek ayağının izi olduğu rivayet edilir.