Francisco Franco, lakabı El Caudillo yani Önder. Demokratik Cumhuriyetin yıkılmasıyla sonuçlanan İspanya İç Savaşı'nda (1936-1939) milliyetçi güçlere önderlik eden İspanyol General ve Devlet adamıdır. İç Savaş'ın ardından 36 yıl boyunca ülkeyi diktatörlükle yönetti. Franco Son Faşist Diktatör olarak nitelenen dönem boyunca, en çok nefret edilen Batılı devlet başkanı oldu. Franco 4 Aralık 1892 Ferrol'da doğdu. 20 Kasım 1975, Madrid'de hayatını kaybetti. Sömürgeci İspanyol birliklerinin 1909'da Fas'ta başlattığı askeri harekata katılmak için gönüllü yazılan Franco, 1912'de bu ülkeye gönderildi. 1912'den 1927'ye kadar Fas'ta görev yaparken, Kuzey Afrika'daki İspanyol ve Fransız egemenliğine karşı savaşan direniş hareketinin önderi Abdülkerim Hattabi'ye karşı Fransızlarla beraber savaştı (Rif Savaşı). Ertesi yıl üsteğmen rütbesiyle, seçkin Faslı askerlerden oluşan bir süvari alayına katıldı. 1915'te İspanyol ordusunun en genç yüzbaşısı olan Franco ertesi yıl karnından ağır yaralandı ve tedavi için İspanya'ya gönderildi. 1920'de yeni kurulmuş olan İspanyol Yabancılar Lejyonu'nun komutan yardımcılığına getirildi; 1923'te aynı lejyonun komutanlığını üstlendi. Aynı yıl Carmen Polo'yla evlendi. Faslı yurtseverlere karşı yürütülen zorlu harekat sırasında komuta ettiği birlik, ayaklanmanın bastırılmasında önemli rol oynadı. Bu başarısı üzerine ulusal kahraman durumuna gelen Franco 1926'da tuğgeneralliğe yükseltidi. 1928'in başlarında, yeni kurulmuş olan Zaragoza Askeri Akademisi'nin komutanlığına atandı. İkinci İspanyol Cumhuriyeti Aynı yılın ekiminde, hükümete üç sağcının üyenin alınmasına karşı çıkan Asturiaslı maden işçilerinin ayaklanmasını bastırmakla görevlendirildi. Bu harekattaki başarısı, ününün daha da artmasını sağladı. Mayıs 1935'te genelkurmay başkanlığına getirilen Franco, antimilitarist yönetim sırasında zayıflamış olan disiplinli ve askeri kurumları yeniden güçlendirmeye girişti. Merkez sağ hükümet kırsal bölgeleri denetleyemez duruma gelince Ocak 1936'da Cortes (Parlamento) dağıtıldı ve yeni seçimlerin Şubat 1936'da yapılacağı açıklandı. Seçimlerde cumhuriyetçi ve sol eğilimli partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, kralcı Milliyetçi Cephe'ye karşı büyük bir zafer kazanarak iktidar oldu. Bunun üzerine Franco, ülkede karışıklıkların giderek arttığını ileri sürerek, hükümetten olağanüstü durum ilan etmesini istedi. Ama, başvurusu reddedildi ve Franco genelkurmaylıkdan uzaklaştırılarak Kanarya Adalarında önemsiz bir komutanlığa atandı. Bir süre sonra, Halk Cephesi iktidarını devirmek için planlar yapan sağcı subaylarla ilişki kurarak darbe hazırlıklarına girişti. İspanya İç Savaşı Franco'nun askeri ayaklanmayı ilan eden bildirgesi 18 Temmuz 1936 gününün şafağında, Kanarya Adalarında radyodan yayımlandı; o sabah anakarada ayaklanma başladı. Ertesi gün Fas'a giden Franco, hem bu bölgenin hem buradaki İspanyol ordusunun denetimini 24 saat içinde ele geçirdi. José Sanjurjo'nun ölümünden sonra Faşist hareketin başına geçti. Ardından ordusuyla beraber İspanya'ya çıktı ve Madrid'e doğru ilerlemeya başladı. Madrid ve Barselona dışındaki garnizonların çoğunun ayaklanmaya katılmasıyla üç yıl sürecek İspanya İç Savaşı başlamış oldu. Madrid'in varoşlarına kadar ilerleyen milliyetçi güçler burada durduruldu. Bunun üzerine, kente düzenleyecekleri son saldırıyı yönetmesi ve gerekli hazırlıkları yapması için bir başkomutan (generalísimo) seçmeye karar verdiler. Bu göreve getirilecek kişi hem orduları yönetecek hem de milliyetçi hükümete başkanlık edecekti. Yeni milliyetçi hükümetin başkanlığına, 1 Ekim 1936'da, Nazilerin iktidarda bulunduğu Almanya ile faşist yönetimin altındaki İtalya'dan da yardım sağlayabileceği anlaşılan Franco getirildi. Franco hükümeti, üç yılı aşkın süre boyunca ülke çapında tam bir denetim kuramadı.30 Ocak 1938'de devlet ve hükümet başkanlığı ile kara ve deniz kuvvetleri başkomutanlığına getirildi. II. Dünya Savaşı Belki de en önemli siyasi başarısı savaş boyunca soğuk bir gerçekçilik ve dikkatli bir zamanlamayla yürüttüğü diplomasiydi. Franco, görece Hitler'e daha yakın bir çizgi izlemekle birlikte, diplomatik ve askeri alanlarda doğrudan bir taahhütten dikkatle kaçındı. Hitler'in kısa zamanda kesin bir zafer kazanma şansı olsaydı, Franco'nun Almanya'nın yanında savaşa katılacağını doğrulayan bazı kanıtlar da vardır. Hitler'in, 1940'ta Fransa'nın Hendaye kentinde Franco ile yaptığı görüşmeden sonra, 'böylesi bir pazarlığa bir kez daha oturmaktansa üç-dört dişini çektirmeye razı olacağını' söylediği ileri sürülmüştür. 1940'ta Hitler'in isteğine uyarak, İspanya, Milletler Cemiyeti'nin denetiminde bulunan Fas şehri Tanca'yı işgal etti. Almanlar gerilemeye başlayınca Müttefiklere yaklaşmak için Tancayı boşalttıysa da müttefiklerin kendisine düşmanca davranmaları İspanya'nın BM'e girmesini önledi. Franco yönetiminde İspanya Franco yönetiminin en zor dönemi II. Dünya Savaşı sonrasında, yeni kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) İspanya hükümetiyle ilişkileri kesmesiyle başladı.Son Faşist Diktatör olarak nitelenen Franco bir dönem boyunca, en çok nefret edilen Batılı devlet başkanı oldu. Ama Doğu ve Batı arasındaki ilişkiler iyice kötüleşip Soğuk Savaş doruk noktasına ulaşınca, İspanya'yı dışlama politikası da sona erdi. 1948'da İspanya'nın Batılı ülkelerle ilişkilerle düzelmeye başladı. 1953'te İspanya ile ABD arasında 10 yıllık bir askeri yardımlaşma paktının imzalanmasıyla Franco'nun uluslararası kamuoyundaki konumu daha da iyileşti. ABD ile İspanya arasında imzalanan bu antlaşma, 1955'te BM'ye 1958'de de Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'na girmesini kolaylaştırırken Franco yönetimi antlaşma uyarınca ABD'ye askeri üsler verdi. 1950'ler ve 1960'larda Franco'nun bazı liberalleşme eğilimleri görüldü.Ama Franco, bu dönemde de eleştirilere aldırış etmeden yönetimini sürdürdü.Ayrıca yönetiminin yaşayabilmesi için desteğini aradığı, ılımlı liberallerden aşırı gericilere kadar uzanan bir yelpaze içindeki çeşitli eğilimleri tartıp dengelemede belirgin bir siyasi beceri gösterdi. Bu gruplar arasındaki dengeyi özenle koruyup yürütme erkini büyük ölçüde atadığı kişilere bırakarak, günlük siyasal çatışmaların üstünde yer almayı ve bir hakem rolü üstlenmeyi başardı. Bu nedenle de başarısız uygulamaların faturası, büyük ölçüde Franco'nun kendisinden çok, tek tek bakanlara yüklenmeye başladı. 1940'ların başlarında gözden düşmüş olan devlet partisi Falanj, sonraki yıllarda yalnızca Hareket adıyla anılmaya ve başlangıçtaki yarı-faşist kimliğini yitirmeye başladı. Sağcı otoriter önderlerinin çoğunun aksine Franco, yönetiminin kendi ölümünden sonra da sürmesi için önlemler aldı. 1947'de yaptırdığı referandumla İspanya'da monarşi yönetimi yeniden kuruldu ve Franco yaşam boyu kral anibi ilan edildi. 1966'da yürürlüğe koyduğu bir düzenlemeyle devlet ve hükümet başkanının yetkilerini birbirinden ayıran Franco, 1967'de az sayıda Cortes üyesinin seçimle belirlenmesine izin verdi. 1969'da XIII. Alfonso'nun o sırada 32 yaşında bulunan torunu Juan Carlos'u veliaht ilan etti. 1973'te başbakanlık görevini bıraktıysa da devlet başkanlığını, silahlı kuvvetler başkomutanlığını ve Falanj liderliğini sürdürdü. Franco uzun bir hastalık döneminin ardından ölünce, Juan Carlos 30 Ekim 1975'te devlet başkanlığı yetkilerini üstlendi. Liderliği El caudillo (lider) sıfatıyla İspanyol devletine Falanj'ın siyasal ilkelerinden esinlenerek otoriter bir yapı kurdu. Ordu, kilise ve büyük toprak sahiplerinin desteğiyle her türlü muhalefeti susturdu. Ayrıca Bask bölgesinde ve Katalonya'da bölgesel özerkliğe tümüyle son verdi. Çünkü İspanya'ya bağlı bu iki ayrılıkçı bölgenin özerklikleri devam ettiği takdirde o bölgelerin halkları olan Bask ve Katalanlar'ın bu gevşek yapıdan yararlanarak gerekli olgunluğa ulaşır ulaşmaz İspanya'dan ayrılacaklarını ve bağımsız olacaklarını,bunun da İspanya'nın parçalanması demek olduğunu iyi bilen Franco, benzer nedenlerle ülke genelinde İspanyolca dışında Baskça ve Katalanca gibi dillerin konuşulmasını da yasaklamıştır. Etnik anlamlar taşıyan tüm bölgesel isimler (Katalonya ve Bask gibi) İspanya'nın toprak bütünlüğüne aykırı bulunarak resmi kullanımdan çıkarıldı ve İspanya'da üniter sayılabilecek güçlü bir merkezi yönetim oluşturuldu.İçsavaş döneminde olduğu gibi Franco'nun güçlü olduğu dönemlerde de bazı ayrılıkçı Bask ve Katalan ayaklanmaları olmuş;ancak her defasında bu isyanlar Franco'nun askerleri tarafından başarılı ve sert bir şekilde bastırılmıştır. Tek vatan,tek millet,tek devlet,tek bayrak ve tek dil denilerek İspanya'nın bölünmez bütünlüğü ve parçalanmaz birliği vurgulanmak istenmiştir.Ayrıca Franco iç savaşta büyük toprak sahiplerinden ve burjuvadan da destek almıştır. Koyu bir Katolik olan Diktatör Franco,İspanyol kadınının çalışma hayatına ciddi kısıtlamalar da getirdi.Sürekli olarak İspanyollar'ın,tüm İspanyol vatandaşlarının çok çocuk sahibi olmalarını istemiş ve İspanyol halkını buna ikna etmeye çalışmıştır. Ülkedeki Franco karşıtları ise ya hapishanelere tıkılmış ya da vatandaşlıktan çıkarılarak ülkeden sınır dışı edilmiştir. Komünistler,Sosyalistler,Cumhuriyetçiler ve eşcinseller fişlenmiş veya tutuklanmıştır. İspanyol General Francisco Franco'nun ölümünün ardından Demokratik İspanya'da,ülkedeki Katalan ve Basklılar'a özerklikleri geri verilse de,ayrılıkçı gruplar son yıllarda bunu yeterli görmemekte ve tamamen bağımsız,İspanya'dan ayrı birer devlet ve ülke olarak tanınmayı istemektedirler.Ayrılma taraftarı Bask ve Katalanlar'ın sayısı gün geçtikçe artmaktadır.İspanyol halkının büyük bir bölümü yakın bir gelecekte İspanya'nın bölüneceğine inanmaktadır. Özetle Franco;Komünizm,Sosyalizm ve Laiklik karşıtı,muhafazakar,tutucu,baskıcı ve aşırı milliyetçi dönemin faşist diktatörlerinden biridir ve tarihe böyle geçmiştir.Francisco Franco'nun,uzun iktidarı boyunca benimsemiş olduğu Kapitalist/Liberal ekonominin sonucunda ise İspanya,vahşi Kapitalizmin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri olmuştur.