Ölülerden ve ölümden bahsetmek her zaman korkutmuştur insanoğlunu... Düşünsenize ölümden bu kadar korkan insanların cellatlar için neler düşündüğünü? Cellatlar ayrı yerlere defnedilmiş Mezar taşlarında yazı yok Cellat mezarlarının yerinde apartmanlar Bölge halkı mezarlarla iç içe Mahalleli bile cellat mezarlığını bilmiyor Cellatlar üzerine büyük araştırma Sarayda cellatlar her zaman hazır bulunurdu İnfazlar nerelerde yapılırdı İnfaz çeşmesi Yedikule Zindanları İnfaz şekilleri, yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi. Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi. Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu. Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der. Kelleler padişaha sunulurdu İki yerde mezarı olan devlet adamları Kesilen başlar halka sergilenirdi Gayrimüslimlerin infazı Öldürülenin üzerinden ne çıkarsa celladın Dilsiz ve sağır olurlardı Padişahlar kardeşlerini infaz ettirirdi Üçüncü Mehmed 1595-1603 yılarında saltanat sürmüştür. Kanuninin torunu ve İkinci Selim’in oğludur, Kanije zaferi bu padişah zamanında kazanılmıştır. Üçüncü Mehmed bu zaferden sonra Ünye’de mezarı bulunan Tiryaki Hasan Paşa'ya bir çok değerli hediyelerle birlikte vezirliğe eş değerde Beylerbeyilik ünvanı vermiştir. Cellatlar üzerine çıkmış kitaplar Cellatlar insani duygulardan uzak ve merhemetsizdir Tarihçi Reşat Ekrem Koçu: Yeni mezarlarla cellat mezarları iç içe İki yerde cellat mezarlığı olduğuna inanılır Mezar taşlarından anlaşılıyorlar Lanetli mezarlık - dokunanlar ölür Dünyada eşi benzeri yok Eyüp semtinin girişinde bulunan bu mezarlar günümüze ulaşanlardan en iyileridir. Cellat Mezarlarından diğer örnekler: Dünyada bir örneği daha bulunmayan bu mezarlık bir açık hava müzesi gibi korunması gerekirken kaybolup gitmiştir, birkaç sene sonra tamamen yok olacaktır. Cellatların normal mezarlıkları alınmamasında ise, insana saygı, iyilerle kötüleri aynı kefeye koymama felsefesi yatar. Halk bu insanların cesetlerini aralarına almamakla bunu anlatmaya çalışmıştır. Yakınları bulamasın diye mezar taşlarında yazı yok Mezar taşlarında hiçbir yazı ve işaret bulunmaması ise anlaşılır bir durumdur. Bu, öldürülen kişinin geride kalan yakınlarının, bunları mezar taşlarından bulup, mezarlarını tahrip etme eş ve çocuklarına kötülük veya başkaca bir hatalı tutum ve davranış içinde olmamaları için alınan bir koruma önlemi olsa gerektir. Böylece en azından, cellat baba seçmeme şansı olmayan günahsız çocukların kimler oldukları, varsa annesi, babası, akrabaları bilinmeyecek, cellat yakınları diye dışlanmayacaktır.