atv’de yayınlanan Gönülçelen, önümüzdeki günlerde yeni bölümleriyle ekranlarda olacak. Dizinin romantik âşıklarını canlandıran Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin, “Asıl hikâye, bundan sonra başlıyor,” diyerek, dizinin bu kadar sevilmesinin sırlarını ve sette yaşananları anlattı. Gönülçelen dizisi, geçen sezon en heyecanlı yerinde final yaptı. Dizinin fanatikleri bir an evvel, yeni sezonun başlaması için gün sayıyor. Zaten dizinin başlamasına da sayılı gün kaldı. Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin’in canlandırdığı Hasret ve Murat karakterlerinin başına neler geleceği, peri masalını andıran aşklarının zorluklara ve imkânsızlıklara rağmen nasıl ilerleyeceği merak konusu. Çekimlerine önümüzdeki günlerde başlanacak dizinin başrol oyuncularıyla buluştuk, Gönülçelen’i ve kendi hayatlarını konuştuk. - Dizi çok heyecanlı bir yerinde final yaptı, yeni sezon tüyosu verir misiniz? - Konu, peri masalı tadında ilerledi bugüne kadar, bundan sonra günlük hayatın realiteleriyle buluşacak mı dizi? - Tuba Büyüküstün: Evet bir masalsılık var, ama o masalın içinde gerçeklik unsuru o kadar sağlam ki... Dizi sadece bir masal üzerinden gitmiyor, karakterler çok gerçek. Hayatlarımızda da masalları çok sevmemizin nedeni budur aslında; karakterler gerçektir, olabilirliği vardır. Zengin erkek, fakir kız durumu elbette devam edecek. Ama sonuçta bu kız fakir, başka bir kültürden, ne kadar giydirseniz, süsleseniz, ne kadar para kazanırsa kazansın, yedi yaşına kadar oluşan kişiliğini asla kıramaz. - Neden toplum böyle masalsı hikâyeleri izliyor? Acaba insanlar kendi sıradan hayatlarından bu yolla mı sıyrılıyor? - Size bu dizideki hikâye gerçekçi geliyor mu? - Başarı hikâyeleri olur elbette, ama böylesine bir aşk olur mu? Yani bu denli sosyo-ekonomik farklılıkları olan iki kişinin aşkı mümkün mü? - Günümüz koşulları içinde, bu derece sosyo-ekonomik farklılık yaşayan iki kişinin aşkını ütopik buluyorum. Siz bu inancınızı kaybetmediyseniz ne güzel... - Bir sezon boyunca bir role bürünüyorsunuz, oynadığınız karaktere kendinizi benzettiğiniz noktalar oluyor mu? - Bu soruyu sordum, çünkü Cansel Bey siz genelde bir akademisyen, Beyaz Türk rollerindesiniz, Tuba Hanım da daha ziyade Karadenizli kız, mahallenin kızı rollerinde.... - Cansel Elçin: Ben de taşralıyım. Tire’de doğdum, sonra Fransa’ya gittik. Bende de piyano çalan, akademisyen tipi görüyorlardır. Ama Fransa’da komedi oynuyordum. Burada ilk olarak bir yüzbaşıyı canlandırdım. Fransa’da büyümüş biri olarak benden çok uzak bir kavramdı aslında... Sonra da hep böyle tiplemeler geldi. Yakıştırıyorlar herhalde. Dramadan başka bir alana atlamak istedim - Tuba Büyüküstün: Mesela Moliére... Tiyatro savaş gibi, yıpranıyorsunuz - İkinizin bir başka ortak noktası da yapımcı Tomris Giritlioğlu... İkiniz de bir anlamda Tomris Hanım’ın keşfisiniz. Kendisi sizin için ne ifade ediyor? - Cansel Elçin: Tanıdıktan sonra çok seviyorsunuz, ilk anda belki söylediğini algılayamıyorsunuz, ama bir süre sonra ne kadar haklı olduğunu görüyorsunuz. Kırık Kanatlar‘dan sonra bana Hatırla Sevgili’yi sunduğu zaman benim ‘Hayır,’ demem mümkün değildi. Sonra bu projeyle geldi. - Çok genç oyuncularsınız, sektörde de bir dizi enflasyonu yaşanıyor. Proje kabul ederken, ‘Ya tutmazsa?’ paranoyası yaşıyor musunuz? - Zamanında para için yaptığınız işler oldu mu? - Bazı çok iyi, çok kaliteli diziler mesela Bu Kalp Seni Unutur mu? tutmadı. Çok izlenmesine rağmen Ezel’i anlamadığı için sıkılan bir kesim var. Yani dizi izleme açısından, entelektüel seviyemiz de çok yüksek değil gibi. - Cansel Elçin: İnsanlar senede bir kez gidiyor sinemaya. Çünkü bir ailenin sinemaya gitmesi pahalıya geliyor. İki tür var aslında: Eğlendiren ve düşündürenler... İnsanlar eğlenmek istiyor. Televizyon izleyerek mutlu olmak ve bunlara inanmak istiyorlar.