1048'deki Hasankale zaferinden sonra Anadolu'da yayılmaya başlayan Türkmen kitleleri, 1059'da Sivas ve Malatya'yı ele geçirdiler. Alparslan, amcası Tuğrul Bey'in ölümünden sonra taht mücadelesini kazanarak 1064'te Büyük Selçuklu hükümdarı olmuştu. Alparslan, 1064'te Kars'ı fethetti. 1067'ye gelindiğinde Kayseri, Niksar ve Konya fethedilmişti. Afşin Bey, 1068'de Anadolu'yu boydan boya geçerek İstanbul Boğazı'na kadar geldi.
Türkmenler, Anadolu'nun doğu ve orta kısımlarına yayılmışlarsa da burası henüz onlar için emin bir yurt değildi. Zira Türkmenlerin düzenli Bizans ordularına karşı mücadele edecek güçleri yoktu. Bu yüzden Bizans orduları üzerlerine geldiği zaman Türkmenler, Kafkaslar'a çekilmek zorunda kalıyorlardı.
Ayrıca Anadolu'nun fethedilememiş pek çok müstahkem mevkii ve kaleleri vardı. Bu yerlerin, yeterli muhasara silahına sahip olmayan Türkmenler tarafından ele geçirilmesi oldukça zordu. Selçuklu orduları da Türkmenleri himaye için her zaman Anadolu'ya gelemiyordu. Malazgirt Savaşı hakkında Ali Sevim, Faruk Sümer, Abdülkerim Özaydın, Erdoğan Merçil ve Adnan Çevik'in araştırmaları vardır.
İSLAM DÜNYASI YEKVÜCUT
Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 1068'den sonra Anadolu'ya yayılan Türkmen meselesini gündeme almıştı. 1071'de büyük bir ordu hazırlayarak Türkmenleri Anadolu'dan atmak için harekete geçti. İslam dünyası Bizans'a karşı yekvücut oldu. Abbasi Halifesi'nin emri üzerine İslam dünyasındaki camilerde şu dua okunmuştu:
"Allahım! İslam sancağını yükselt ve ona yardım et... Müminlerin emirinin burhanı olan Sultan Alparslan'ın senden dilediği yardımı esirgeme ki, o sayede hükmünü yürütsün, şanını yaysın ve zamanın güçlükleri karşısında kolayca yerinde tutunabilsin. Senin dinini şerefli ve yüce tutabilmesi için onu lütufkâr ve her zaman etkili olan desteğinden mahrum etme.