Türkiye'de aylık geliri yaklaşık 30 bin TL'ydi. İşte Türkiye'de oldukça yüksek maaş aldığı işini bırakıp, Kamboçya'ya yerleşerek bakkal çırağı olan Ersel Çatalkaya'nın hikayesi... Ersen, kaptan olarak çalıştığı dönemde ortalama 30 bin TL maaş alıyordu. Ersel, Türkiye'den ayrılma sebebini de şöyle açıklıyor: 'Tek kelime ile açıklamak istiyorum, resmen tıkandım.' 'Doğma büyme İstanbulluyum. Bakırköy'de yaşıyordum. Uzak yol gemi kaptanıyım. İstanbul'un kalabalığından çok bunaldığımda Antalya ya da İzmir'e taşınmayı düşündüm ama denizcilik sektöründe iş imkanı kısıtlı oralarda. İstanbul'dan arkadaşım Sezgin burada yaşıyordu, o çağırınca geldim ben de onun yanına. Bizde hep böyledir, bir Türk gidince diğerleri de peşinden gider. Japonya'da Tokat Erbağ'dan binlerce kişi yaşıyor. Burası da böyle, bir sürü Türk var. Bence herkes burayı gelip görmeli. Ben tadın paylaştıkça arttığına inanıyorum.' 'Denizciliği bırakmasaydım şu an 30 bin lira para alıyor olacaktım ama 20 yılım o kargaşa içinde mi geçecekti, hep bunu düşündüm. Günde kendine üç saat ayırabiliyorsun. Üç saat için yaşamak anlamlı gelmiyor bana. Burada her şey bana ait. İstediğim gibi yaşıyorum. Bir tişört, bir şort yetiyor. Ayakkabıya gerek yok, terlik bile giymiyorum. Bir daha hiçbir zaman kazak, mont almam gerekmeyecek. Cep telefonu, bilgisayar bile aramıyorum. Bir tişört alıyorum, yırtılana kadar giyiyorum. ' Ersel yaptığı röportajda, 8 ay bilfiil gemide çalışmış olduğunu söylüyor ve devam ediyor: 'Mesela Brezilya'dan Çin'e 45 günde gittim. Seyirde yapacak şeyler sınırlıdır, onun için de içersin. İnternet yoktur gemide, kışın evde internetsiz oturmak gibidir. Hafta sonu tatili diye bir şeyin yoktur. 7 saatten fazla uyuyamazsın. Limanlarda kalkışlar da kısa sürer, kalış ortalaması 3 gün 4 gündür. Bu vakitte dışarı mı çıkacaksın, limanda yapman gereken işleri mi yapacaksın? Çok sıkıntılıdır gemiyi bırakıp dışarı çıkmak. Biri demişti 'yarın için bugününü satmak' diye. Yarın da bir şey yapmazsın, ev almak, araba almak gibi. 'İstanbul'da sürekli bir şeyler alarak kendini mutlu etmeye çalışıyorsun. İstanbul'da vakit bulamadığım her şeyi burada yapıyorum. Çok fazla Kitap okuyorum, marangozluk yapıyorum hobi olarak, sürekli kumsaldayım. Denize girsem mi girmesem mi diye düşünüyorum sadece. Tek derdim bu. ' 'Burada daha az kazanıyorum ama ay sonunda cebime kalan para daha fazla oluyor. Ormanın içinde kendimize bungalov yaptırdık, orada yaşıyoruz. Maymunlar geliyor bungalova filan. Burada Halley'in adı çokopay, maymun geçen gün geldi çokopayımı çaldı. Buradaki sıkıntılar böyle. Örümcekler, sinekler ve maymunlara kısacası buranın habitatına alışırsan çok mutlu yaşarsın.' 'Boş durmamak, bir şeylerle ilgilenmek için bakkalda çırak olarak çalışmaya başladım ama arkadaşımla birlikte partiler de düzenliyoruz. Organizasyon ve müzikle ilgileniyoruz. Daha da ilerleteceğiz bu işi. Belki ileride bir bar açarız. ' 'Buranın tek problemi bir garantinizin olmaması. Bir kral var ve o ne derse öyle oluyor. Mesela burada yatırım yapmak için gözünü karartman gerekiyor. Kral bir gün çıkıp 'Yabancılar gitsin' derse, bırakıp çıkmak zorundasın. Kazandığım kadarı kârdır deyip gitmeyi göze almak gerekiyor. Hiçbir şeyin garantisi ya da sigortası yok.' İşte bakkal çırağı kaptanın seçtiği yeni yaşamından kareler...