Feminist mücadelede yer alan kadınların sokaklara inmesi ya da taleplerini daha gür bir sesle dile getirmesine ilişkin örneklerle son yıllarda daha sık karşılaşsak da, bu topraklardaki kadın mücadelesinin kökeni Osmanlı dönemine kadar iniyor. Bundan 97 yıl önce bugün Osmanlı'da ilk feminist örgüt Teali-i Nisvan kuruldu. Peki bu topraklarda feminist hareket nasıl başladı? Feminist hareketin öncüsü kimdir? İşte tarihin tozlu sayfalarında kalmış detaylar... Osmanlı modernleşmesinin başlangıcı kabul edilen 1839 ikinci Tanzimat dönemiyle birlikte kadın hareketindeki aktif mücadele de başladı. Bu dönemde kadınlar, gösterdikleri çabalar sonunda özellikle eğitim alanında bir takım haklara kavuştu. Böylece çeşitli öğretmen okulları, rüştiyeler (lise) ve ebelik mesleğini öğreten kimi kurumlar açıldı. Eğitimin içinde yer almalarıyla beraber gelişen bilinçlenmeyle de çeşitli sorgulamalara girişen kadınlar 1869 yılında, dönemin feminist hareketinin ilk yayını olarak bilinen Terakki-i Muhaderat isimli kadın dergisini çıkardı. Derginin yayımlanmasıyla birlikte başlayan kadınların erkeklere karşı verdiği var olma mücadelesi ve eşit birey olarak tanınma talepleri de ciddi atılımlara yol açtı. Tanzimat'tan Cumhuriyet'in ilan edildiği döneme kadar kadın dergi ve gazetelerinin sayısı 40’ı buldu. Bu dergiler kadınlara kendilerini birey olarak ifade etme, sorunlarını dillendirme ortamını sağladı. Her kesimden kadınların yazma ürkekliğini, çekimserliğini gidermede, taleplerini iletmede ve sesini duyurmada önemli işlev gördü. 1910’larda bu gayretler sonuç verdi ve kadın hareketi kurumsallaşmaya başladı. Aynı tarihsel süreç içerisinde 30’a yakın kadın derneği de kuruldu. II.Meşrutiyet’ten (1908) sonra aydın kadınlar, kadın statüsünün değerlendirilmesi amacıyla 28 Nisan 1913'de Osmanlı'da ilk feminist örgüt sayılabilecek Teali-i Nisvan Cemiyeti'ni (Kadınların Durumunu Yükseltme Derneği) kurdular. Cemiyet'in başındaki isim Halide Edip Adıvar'dır. Dernek kadın ve erkek arasında eşitliği savunmakta ve çok eşliliğe karşı gelmekteydi. 1917’de çıkarılan bir kararname, evliliği yasal bir çerçeveye bağlarken, kadınlara boşanma hakkını verir. Kanun çok eşli evliliği kadının rızasına bağlayarak sınırlandırır. Halide Edip Adıvar, modernleşme sürecinde kadının bağımsızlığı üzerine yazdıklarıyla, feminist hareketin önde gelen figürlerinden oldu. Dernek mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm Osmanlı kadınlarını asil, yabancı kadınları da yardımcı üye olarak kabul etmiş. Üye olmakta aranan tek koşul kadınların haklarını savunma ve yükseltme konusunda duyarlı olmak, bu amaçla çalışmak istemektir. Derneğin amacı, kadının çalışma yaşamına ve toplumsal yaşama katılımının sağlanması olarak ifade ediliyor. Bu amaçla, kadını kuşatan ve kısıtlayan geleneklere, eşitsizliğe, eğitimsizliğe karşı bir mücadele başlatılmış, bir toplumsal inkılabın gerekliliği savunuldu. Halide Edip Adıvar, “Her yerde kadınların uyanıp, ilerlemeleri başka hareketler gibi yavaş ve zincirleme bir hareket olmuştur. Bugün bu saat ben size böyle hitap ederken, siz beni dinlerken şüphesiz biz de tarih yapıyoruz, demektir. Bu tarihçeyi torunlarımız bir konferans dolduracak kadar uzun ve iftiharla yaptıkları zaman bizim aciz fakat hüsn-i niyet (iyi niyet) ve samimiyetle dolu bin müşkülatla elde edilen mücadelemizden de bahsedeceklerdir” derken yaptıkları işin öneminin farkındaydı.