MOSSAD'ın gazetesi Dünyanın birçok ülkesinde ajan bulunduran İsrail Gizli Servisi MOSSAD, Ortadoğu'da çok güçlü konumda. Eski MOSSAD ajanı Victor Ostrovsky, bu konuda özel bir isme dikkat çekiyor. Yaakov Nimrodi... İsrail'in Tahran'daki askeri ateşesi olarak görev yaparken Barzani ile temasa geçen Nimrodi, sürekli Kuzey Irak'a gitti. Geçmişte MOSSAD Başkanı olan veya 2. başkanı olarak görev alan Zvi Zamir, Nahik Navut ve Nahum Admoni'yi Barzani ile görüştüren Nimrodi, son derece zeki biriydi. Gelecekte Türkiye'nin güçlenmesini engellemek için Barzani'nin önemine dikkat çeken Nimrodi, İsrailli üst düzey yöneticileri tarafından sınırsız yetki ile ödüllendirildi. Nimrodi, İran-Irak savaşında her iki tarafa da silah ayarladı. Bu sayede hem savaşın daha uzun sürmesini hem de büyük paraların İsrailli silah tüccarlarına ulaşmasında önemli rol aldı. Kendisi de bu işe soyundu ve milyon dolarlar kazandı. İsrail'in kuruluşuyla birlikte yayın hayatına başlayan Ma'ariv gazetesini de satın alan Nimrodi, medya imparatorluğunun patronu oldu. 1999 yılında ölen Nimrodi'nin yerine oğlu Ofer geçti. Gazetenin yayın politikası ise hiç değişmedi. İsrail Gizli Servisi'nin destekçisi olarak yayın politikasını sürdüren Ma'ariv'in genç sahibi Ofer, MOSSAD sayesinde rakiplerini alt etmeyi başardı. 2000'li yılların başında İsrail'in tarafsız olan gazetelerin patronlarını MOSSAD'ın teknolojisini kullanarak dinleten Ofer, bu konuda büyük eleştiriler almıştı. İsrail hükümetleri, yurt dışında hakkında açılan davalar nedeniyle sıkıntı yaşayan Ofer'e perde arkasından hep destek verdi. OSTROVSKY KiMDiR? DEFNE BARAK VE MA'ARiV İRAN-IRAK-İSRAİL ÜÇGENİ Ma’ariv gazetesine bağlı birçok yayın organı daha bulunuyor. İsrail’de etkin olan gazete, dönem dönem ABD’de ilgi görüyor. Soldan sağa: Barzani, Nahik Navut (Mossad 2. başkanı 84-86), M. Osman, Zvi Zamir (Mossad Başkanı 68-74), Nahum Admoni (Mossad Başkanı 82-89)... Yaakov Nimrodi’nin, çok önemli isimlerle dostluğu vardı. Medya kralına MOSSAD infazı İsrail Gizli Servisi MOSSAD kurbanı olanlardan birisi de medya imparatoru Robert Maxwell... 1923 yılında Çek Cumhuriyeti'nde bir Yahudi ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Maxwell, müthiş zekası sayesinde birçok Yahudi işadamının dikkatini çekti. 1974 yılında iş dünyasında ilk önemli adımını attı ve Maxwell Vakfı'nı kurdu. MOSSAD, zeki işadamını Tel Aviv'e davet etti. Büyük bir maddi sermaye ile İngiltere'de medya imparatorluğu kurması istenen Maxwell, bu teklifi hiç düşünmeden kabul etti. 1980 yılından itibaren de başta Daily Mirror olmak üzere birçok gazete ve TV kanalı kuran Maxwell, Britanya'da önemli bir güç haline geldi. Ancak MOSSAD, Maxwell'in kendilerine karşı gelmesini engellemek için onun seks hayatını birçok kez kameraya aldı. Maxwell, İsrail devleti için ünlü işadamlarıyla anlaşmalar sağlıyordu. Birçok iş bağlantısı yapan Maxwell, İsrail devletine karşı gelen işadamlarına karşı medyasının gücünü kullanıyor ve onların sonunu hazırlıyordu. İngiltere'de hiçbir işadamı o tarihte İsrail'e karşı gelmeye korkuyordu. MOSSAD'dan aldığı 1 milyar dolara yakın parayı ödemeye başlayan Maxwell, 1984 yılında tek kalemde 400 milyon doları İsrail Gizli Servisi'nin hesabına aktardı. Gittiği her ülkede krallar gibi karşılanan Maxwell, gün geçtikçe güçleniyor ve MOSSAD'ın isteklerini ağırdan alıyordu. İsrail Gizli Servisi, farklı iş alanlarına giren ve görevlerini unutan Maxwell'i uyarmaya karar verdi. Maxwell'e sağlanan para akışı kesildi. Sadece 9 ay içinde o güçlü imparatorluk çökme noktasına geldi. Maxwell'in bunun altında kalmaya niyeti yoktu. O dönemde yapılan anlaşmalar sonucunda İsrail'in Sovyetler Birliği'ni kazıkladığı ortaya çıkınca, Maxwell'in ayağına büyük bir fırsat geldi. 'Sorun çözücü' olarak İsrail'in kavgalı olduğu ülkelerle görüşen Maxwell'e, Moskova'ya gitmesi rica edildi. Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov'la görüşen Maxwell, MOSSAD'la ilgili elinde bulunan yüzlerce önemli belgeyi ve ajan listesini KGB'ye verdi. KGB, MOSSAD'ın zayıf noktalarını öğrenmişti. Bu olaydan birkaç gün sonra MOSSAD, Maxwell'in birçok ajanın bilgisini KGB'ye verdiğini anladı. Maxwell'in infazı için plan yapıldı. 29 Ekim 1991 sabahı Maxwell, İsrail Madrid Büyükelçiliği'nden bir telefon aldı. Arayan ajan, 'Çok önemli bir davete katılman gerekiyor. Hemen Cebelitarık'a, oradan da Lady Ghislaine adlı yatla Kanarya Adaları'na gideceksin' dedi. 30 Ekim'de MOSSAD'ın suikast timi Kidon, Fas'ın Rabat Limanı'na ulaştı. Turist kılığındaki Kidon ekibi, oradan Kanarya Adaları'na doğru yola çıktı. 31 Ekim'de Tenerife'de Hotel Mency'ye gelen Maxwell, 3 Kasım'da buradan ayrıldı. 4 Kasım'ı 5'ine bağlayan gecenin sabahında, Kanarya Adaları'na doğru 23- 24 kilometre hızda yol alırken, yata çıkan MOSSAD'ın suikast timi Maxwell'i öldürdü ve denize attı. KUSURSUZ CİNAYET Çok sevdiği yatta öldürüldü Müthiş zekasıyla İsrail’in diğer ülkelerle yaşadığı sorunlarda ‘ara bulucu’ rolü de üstlenen Maxwell mezarı, özel kişilerin gömüldüğü Zeytin Dağı’nda... HÜRRİYET'İ ALACAKTI... HERSH AÇIKLADI Dünyada büyük bir saygınlığı olan Hersh'ün bu açıklaması gündeme bomba gibi düşmüş ve zor durumda olan medya grubunun hisseleri, büyük bir hızla düşmüştü. Suiksatten bir süre önce yapılan bu açıklama, MOSSAD tarafından dayalanlanmamıştı. Roma'da aşk hayatını kararttı 5 Ekim 1986 günü dünya Sunday Times'ın bir İsrail haberiyle çalkalandı... O tarihe kadar sessiz bir Ortadoğu ülkesi olarak algılanan İsrail, bir anda nükleer silahlara sahip bir güce dönüştü. Bu istihbaratın arkasındaki isim ise yine bir İsrailli gençti. Mordechai Vanunu adlı Yahudi, kimileri için bir vatan hainiydi, kimleri için ise bir kahraman. İşte dünyayı sarsan olayın perde arkasında yaşananlar: İsrail ordusunda 3 yıl askerlik yaptıktan sonra Ben Gurion Üniversitesi'nde felsefe okuyan Vanunu, 1976 yılında İsrail'in Negev Çölü'nde bulunan Dimona Nükleer Araştırma Merkezi'ne teknisyenlik işi için başvurdu. Hakkında kapsamlı bir araştırma yapılan Vanunu, bilgileri temiz çıkınca göreve kabul edildi. Bir süre sonra Dimona'daki çalışmaların nükleer bomba olduğunu anlayan genç teknisyen, büyük rahatsızlık duymaya başladı. Dimona'da gördükleri vicdanını rahatsız etmesi üzerine araştırma merkezinin 60'a yakın fotoğrafını çeken Vanunu, 1985'te işten atıldı. O artık çok mutlu biriydi. Dünyanın birçok ülkesine tatil için giden Vanunu elindeki bilgileri ve fotoğrafları nasıl değerlendireceğini düşünürken, tesadüfen The Sunday Times gazetesinin muhabiri Peter Hounam ile tanıştı. Ona fotoğraflardan söz etti. Sunday Times da, haberi yayınlayınca dünyanın İsrail'e tepkisi sert oldu. İsrail Gizli Servisi, gelişmeler üzerine Mossad ajanlarını Vanunu'ya gönderdi. Ancak İsrail hükümetinin, dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher ile ilişkileri oldukça iyi olduğu için İngiliz topraklarında düzenlenecek herhangi bir operasyon iki ülke arasında gerilim yaratabilirdi. MOSSAD, casusluk filmlerine konu olacak bir operasyon kararı aldı ve Vanunu'nun İtalya'ya gitmesini sağlamak üzere Chery Bentov isimli bir kadın ajanı görevlendirdi. Amerikalı bir turist kimliğine giren Bentov, kısa sürede Vanunu'yu kendine aşık etti. Tatil için onu İtalya'ya gitmeye ikna eden Bentov, Vanunu için de sonun başlangıcını hazırladı. Büyük bir mutlulukla Roma'da eğlenmeye başlayan Vanunu, sevgili görünümlü MOSSAD ajanı Bentov tarafından ilaçla uyutuldu. Uyandığında ise her şey çok farklıydı. Bir hücrede kendine gelen Vanunu, 'İsrail'e nasıl getirildim, bilmiyorum. Yaşadıklarımın duyulmasını önlemek için her şeyi yaptılar. Beni unutturmaya çalıştılar. İsrail'in nükleer silahının olduğunu açıkladığım an, aslında bunlara hazırlıklı olmalıydım. Çünkü MOSSAD beni affetmeyecekti' dedi. Ancak dünya basını, Vanunu'nun başına gelenleri yıllar sonra öğrendi. O Aşkelon Hapisanesi'nde hayatının en zor anlarını yaşadı. Mordecahi Vanunu, 2004 yılında yani tutuklandıktan tam 18 yıl sonra tahliye edildi. 5 yıl sonra da tekrar tutuklandı. YAKIN TARİHİN MATA HARİ'Sİ İsrail'e ihanet eden 21 erkeği ağına düşüren ve onların sonunu hazırlayan Bentov, müthiş rol yeteneğine sahipti. Gerçek adı Cindy Hanin olan MOSSAD ajanının en büyük özelliği silah kullanmamasıydı. Sadece 5 operasyonda silahına davranan ama tetiği çekmeyen Bentov'un ajan olması da ilginç. Tel Aviv'de bir düğünde Ofer Bentov ile tanışan Chery, ona aşık oldu. Chery'yi bir kafeye davet eden Ofer, onun tüm geçmişini anlatınca ortam bir anda gerildi. MOSSAD analizcisi Ofer, Chery'ye ajanlık teklifinde bulundu. Bir dizi testlerden geçen çekici kadının IQ'su da 140'ın üzerinde çıkınca ajanlık yolu açıldı. 'İstemediğin bir erkekle cinsel ilişkiye girer misin?' sorusuna, 'Ülkem için evet' diyen Chery, şu anda 50 yaşında ve ABD'de emlakçılık yapıyor. DAİLY MİRROR'ÜN SAHİBİ DE AJANDI Ancak Guerrero, fotoğrafların fotokopilerini ünlü İngiliz gazetesi Daily Mirror'e verdi. İşte burada devreye Daily Mirror gazetesinin sahibi Robert Maxwell girdi. Maxwell, aslında bir MOSSAD ajanıydı. Daily Mirror'un sahibi Maxwell, Vanunu'nun bilgisi olmadan fotoğrafları İsrail'e ulaştırdı. O andan itibaren Vanunu için hayat çok daha zor olacaktı. Bu olaydan 5 yıl sonra Maxwell de gizemli bir şekilde öldürüldü. MOSSAD tuzak kurdu ABD tarihin en başarılı başkanı olarak gösterilen Bill Clinton, dünyada da çok sevilen bir liderdi. Barışçıl tavrı ile büyük övgü alan Clinton, Beyaz Saray'daki 2. döneminde İsrail'in çıkarlarına karşı çıkmaya başladı. 1997'de Washington'da bulunan dönemin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'ya, 'İşgal ettiğiniz Filistin topraklarını hemen terk edin. Siz kendinizi süper güç olarak tanımlıyorsunuz. Süper güç siz değil biziz' dedi. İşte bu açıklamalar, İsrail'i kızdırdı. Beyaz Saray'dan ayrılan İsrail lideri Netanyahu, Clinton'ın muhaliflerinden aşırı sağcı Jerry Falwell'le gizli bir yemek yedi. Clinton'ı saf dışı bırakmaları konusunda operasyonun startını veren İsrail, gizli servis MOSSAD'ı devreye soktu. İsrail Gizli Servisi, 2 yıl önce Beyaz Saray'a yerleştirilen stajyer Monica'nın görevini yaptığını ve ellerinde bulunan bir elbisenin Clinton'ı zor durumda bırakacağını Netanyahu'ya söyledi. Peki neydi bu elbise? MOSSAD, 1995'te Yahudi ailenin çocuğu olan Monica Lewinski'yi, Beyaz Saray'a stajyer olarak göndermeyi başarmıştı. Clinton'ın Yahudi danışmanı Lieberman, bu konuda MOSSAD'a yardımcı olmuş ve Monica'ya birçok ayrıcalık sağlamıştı. Beyaz Saray'a gece giriş kartı olan tek stajyer, ajan olduğunu bilmeyen Monica'ydı. Clinton'ın bayanlara karşı olan zaafını bilen MOSSAD, Monica'yı çok iyi kullanmıştı. Monica, açık saçık giyimi ve sevimli tavrı ile Clinton'ın dikkatini çekmeyi başardı ve 1995 Aralık ile 1996 Ocak'ta Oval Ofis'te Clinton'a oral seks yaptı. Sonra da spermlerin bulunduğu elbiseyi sakladı. 1998'de de medyaya servis edilen bu skandal, dünya gündemine bomba gibi düştü. Hem Clinton hem de Monica bu olayı inkar etti. Ancak MOSSAD, Monica'nın ilişkiyi kabul ettiği telefon görüşmesini medyaya verdi. Clinton her geçen gün daha da zor durumda kalıyordu. 17 Ağustos tarihinde Clinton, büyük jüriye verdiği ifadede Lewinski ile uygunsuz ilişkiye girdiğini kabul etti. Yaklaşık 8 ay süren 'Oval Ofis' skandalı, Clinton'ı çok yıpratırken, İsrail'in istediği oldu. İsrail'in ABD'den talep ettiği her şey senatodan çıktı. Başkan Clinton da hepsini imzalamak zorunda kaldı. CLİNTON'A BİRÇOK İFTİRA ATILDI * Clinton Arkansas Valisi iken Güney Amerika'ya yönelik esrar ve silah kaçakçılığı işini yönettiği ortaya atıldı. * Clinton'ın yurt dışında da sevgilisi olduğu iddia edildi. * Valiliği sırasında Clinton'ın zenci bir kadınla ilişki kurduğu, ondan bir kız çocuğu olduğu da ortaya atıldı. * Danışmanlarından Vince Foster, Clinton'ın eşi Hillary ile ilişkisi olduğu iddia edildi. BUSH GELDİ İSRAİL UÇTU BAYKAL'I DA KASET YAKMIŞTI Baykal yaşanan bu olay sonrasında istifa etmek zorunda kaldı. Bu konuda birçok iddia ortaya atıldı. Kasedin montaj olduğu ileri sürüldü. Bu iddia Adli Tıp raporu ile çürütüldü. Farklı görüşler gündemde yer bulurken, ortada bir gerçek vardı. Deniz Baykal'ın 50 yıla yakın siyasi hayatı, büyük bir darbe almıştı. Uzun bir süre sessizliğe gömülen Deniz Baykal'ın yerine CHP Kongresi'nde Kemal Kılıçdaroğlu seçildi. Baba el Fayed'e mesaj verildi 31 Ağustos 1997'de Paris'te hayatını kaybeden Prenses Diana ve sevgilisi Dodi el Fayed, aslında bir suikast kurbanıydı. Peki bu işin arkasındaki gizli servis hangisiydi? MI5 mi? MOSSAD mı? O dönemde Prens Charles'ı zor durumda bırakan Prenses Diana, dolayısıyla İngiltere Kraliyet Ailesi'nin de saygınlığını zedelemişti. Fakat Dodi'nin babası Muhammed el Fayed, o dönemde İsrail hükümetiyle yakın ilişkiler içinde olan Yahudi işadamlarına karşı İngiltere'de zafer üstüne zafer elde ediyordu. Muhammed el Fayed, İngiltere'deki iş dünyasında sürekli büyüyordu. İşte burada devreye MOSSAD girdi. Paris'te Pompidou yakınlarındaki bir apartmana yani MOSSAD'ın hücre evine bir isim taşındı. Prenses Diana ve Dodi el Fayed'in öldüğü olaydan 2 ay önce daireye giriş yapan MOSSAD ajanı Monsiuer Maurice, çok yetenekli bir isimdi. Beyaz Saray'daki pencere camları gibi bu binadaki camlar da tarayıcıları geçirmiyordu. MOSSAD'ın hücre evleri uzun süre boş duruyor, bir operasyon zamanı kullanılıyordu. Maurice gelene kadar da boş tutulmuştu. Maurice, hafif Orta Avrupa aksanıyla mükemmel Fransızca konuşuyordu. Çoğunlukla erkekler ve ara sıra kadınlar haftalar ya da aylar kalacak şekilde aniden ortaya çıkıyor, sonra da hiç oraya gelmemiş gibi aniden yok oluyorlardı. Tıpkı kendisinden öncekiler gibi Maurice de komşularının kendisiyle ya da işiyle ilgilenmesine izin vermedi. Son derece sıradan biri olan MOSSAD ajanı, bomboş bir sokaktan geçse kimsenin onu fark etmeyeceği zekaya sahipti. Prenses Diana ve sevgilisi Dodi'nin, Akdeniz'de tatilde oldukları ve yakın bir tarihte Paris'e geleceğini bilen Maurice, planı hazırladı. Suikast timi görevi aldı. 31 Ağustos tarihinde 12.30 gibi Dodi'nin apartmanına gitmek için otelden ayrılan çift, Pont de l'Alma tünelinde kaza yaptı ve yaşamları son buldu. Prenses'in içinde bulunduğu Mercedes'e kaza yaptıran Fiat Uno'nun paparazi James Andanson tarafından kullanıldığı iddia edildi. Ancak Fiat Uno'yu kullanan kişi bir MOSSAD ajanıydı. Olay gecesi Maurice, İsrail'deki MOSSAD'ın merkezini aradı ve 'İşlem tamam' dedi. MOSSAD bu olayı doğrulamadı ama inkar da etmedi. 2 ay boyunca Paris'teki hücre evinde kalan Maurice de, yeni görevi için ülkeden ayrıldı. ŞOFÖR DEĞİL MOSSAD AJANI Paul'ün harika CV'si, onu yıllar önce işe alan Dodi'yi memnun etmişti. Çünkü Paul hem koruması hem de şoförü olacaktı. Hatta, Dodi'ye yakın bir kişi, 'Henri, ajan olabilir. Bu konuda bazı duyumlar aldım' dedi. Dodi, Paul'ü çağırdı ve ondan şüphelendiğini söyledi. Deneyimli ajan Henri Paul de, 'İsterseniz görevi bırakmaya hazırım' deyince Dodi'nin tüm şüpheleri ortadan kalktı. Ajan şoförün üzerinde sürekli bir vericinin bulunduğu ve bu sayede çiftin tüm konuşmalarının MOSSAD'a iletildiği daha sonra ortaya çıktı. TÜRKİYE BÖLÜNMELİ İsrail'in bir diğer planı da Güneydoğu'yu da Kürdistan'ın dışında bölünmüş bir bölge haline getirmek. Tabii, bu çok zor görünüyor. Ancak bölgede huzursuzluğu çoğaltarak, Türkiye'nin elini zayıflatmak isteyen İsrail, kendisine destek veren diğer ülkelerle birlikte çalışmalarını sürdürecek. PKK da bu konuda İsrail için vazgeçilmez bir koz olarak duruyor. HEDEF ŞAŞIRTTI Yüksek tirajlı gazete, olayın MOSSAD değil MI5 tarafından organize edildiğini iddia etti. Olayla İngiltere Kraliyet Ailesi'ne göndermeler yapan BİLD, bu iddiasını uzun süre sürdürdü. Gazete, görüş aldığı bazı İngiliz uzmanların ifadesini günlerce manşetine taşıdı ve ibrenin İngiliz İç İstihbarat Servisi'ni gösterdiğini yazdı. EVET GİZLİ SERVİS İŞİ Sonra gerçeği öğrenen Fayed, İngiltere'de birçok konuda Yahudi işadamlarının rakibi olarak geri adım attı. Adeta o tarihte emekliye ayrıldı ve sadece Harrods'a ağırlık verdi. Yahudi işadamlarını geçerek birçok önemli ihale kazanan Muhammed el Fayed, bir daha ihalelere girmedi ve İsrail Gizli Servisi'ni ima eden bazı açıklamalarda bulundu. MOSSAD'ın suikast timi AJAN OLDUĞUNU BİLMİYOR HEDEF ŞAŞIRTMA Saddam'ı suikastten dublörleri kurtardı... İsrail, kurulduğu günden itibaren Türkiye'ye karşı geçmişten gelen nefretini sürekli zirvede tuttu. Çünkü Ortadoğu'ya hakim olmak isteyen İsrail, güçlü bir Türkiye'nin olduğu bölgede bu amacına ulaşamazdı. Türkiye'de istikrarsız bir ortam yaratmak için birçok plan yapan ve bunları hayata geçiren İsrail, 1990'lı yıllarda yeni bir plan hazırladı. Saddam Hüseyin'i ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapılacaktı. Çünkü Saddam ortadan kaldırılırsa Irak'ın bölünecekti. Özellikle ülkenin kuzeyinde Mesut Barzani'nin Türkiye'ye karşı bir güç olacağını düşünen İsrail, bir hayli sabırsız davranıyordu. 1990'lı yıllarda MOSSAD'da geleceği parlak olarak gösterilen Meir Dagan tarafından hazırlanan suikast planı, kusursuz olarak görülüyordu. Ancak ABD Başkanı George H.W. Bush, bu suikaste izin vermedi... Daha sonra ABD Başkanı olan Bill Clinton da Saddam'a müdahalede bulunulmasına karşı çıktı. İsrail, en kısa sürede Saddam'ın yok edilmesinde ısrarlıydı. 2000 yılında oğul Bush göreve başladı. İsrail, Bush'un başkanlığına seviniyordu. O dönemde de İsrail Başbakanı olan Netanyahu, Saddam'ın derhal öldürülmesini emretti. MOSSAD, rafa kaldırdığı suikast için tekrar hazırlık yapmaya başladı. 2003 yılı başında İsrail Gizli Servisi'nin çiçeği burnunda başkanı tanıdık bir isimdi. Meir Dagan... MOSSAD'ın gücünü dünyaya hazırladığı planı yeniledi. Saddam'ın Saray Muhafızları'nın içinde de Mossad ajanının bulunması, Dagan'ın işini kolaylaştırıyordu. Saddam'ın Tikrit'te yaşayan metreslerini ziyaret ettiği sırada suikastin yapılacağı kararlaştırıldı. Kod adı: Skah Atad olan 17 kişilik suikast ekibi, operasyon için hazırdı. Skah Atad, İsrail Özel Kuvvetleri 262. birimden seçilen 40 kişilik bir ekiple desteklenecekti. Operasyon başlamak üzereyken, Saray Muhafızları'nın arasında bulunan ajanlar Gizli Servis'i uyardı. 'Saddam 12 dublör kullanıyor. Biz bile gerçek Saddam'ı bilmiyoruz.' MOSSAD, hemen B planını devreye koydu. Suikast, bomba yüklü deniz kabukları ile yapılacaktı. Saddam'ın sarayın yanındaki nehire yüzmeye girdiği anda gönderilen bomba yüklü deniz kabukları, Saddam'ı öldürecekti. MOSSAD ajanları Şubat 2003'te nehrin yakınlarına geldi. Ancak ABD'den gelen bir telefon, suikasti bir kez daha sonlandırdı. ABD, sadece 10 gün sonra Irak'a operasyon düzenledi. Sadece 21 günde Irak'ı işgal eden Amerikan askerleri, Saddam rejimini de sona erdirdi. Irak'ta Kürtler, Türkmenler ve Araplar birbirine girdi. ABD ve İsrail'in desteğini alan Barzani, Türkmenler'e büyük baskı uyguluyor. MOSSAD'DA BİR CIA AJANI 5 SAAT EĞİTİM 7 YILDIR SÜREN KAOS MOSSAD Ağca'yı adım adım takip etti İsrail Gizli Servisi MOSSAD, kurulduğu günden itibaren Vatikan'la yakın olmak istedi. Çünkü Vatikan'ın gücünü kullanmak tek arzusuydu. Dünyanın en güçlü istihbarat servisi olmak isteyen MOSSAD, yıllarca Papa ile görüşmek istedi ve 1972 yılında randevu kopardı. Başbakan Golda Meir, Papa ile kısa bir görüşme yaptı. Meir, 'Vatikan'ın eşi görülmemiş bir mali gücü var. Dünyanın çok önemli ülkelerinde kontrol gücü zirvede. Çok özel bilgilere sahipler. Casusluk konusunda da olağanüstü bir donanıma sahipler' dedi. MOSSAD, 1980'e kadar ortak çalışma konusunda Vatikan'ı ikna edemedi. İşte o tarihten sonra her şey değişti. MOSSAD, Vatikan'a çok kızgındı ama bunu belli etmiyordu. O günlerde İsrail Gizli Servisi'ne Mehmet Ali Ağca'nın Papa II. Jean Paul'e suikast düzenleyeceği bilgileri geldi. Dönemin MOSSAD Başkanı Yitzhak Hofi, Ağca'nın içtiği suyu dahi bilmek istediğini dünyadaki MOSSAD ajanlarına iletti. Ağca, Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı hapse girse de, kısa sürede kaçmayı başardı. İsrail ajanları, Ağca'nın kaçtıktan sonra İran'a gittiğini ve Ayetullah Humeyni'nin adamları tarafından terörist olarak yetiştirileceğini MOSSOD'a iletti. İsrail Gizli Servisi, Humeyni'yi de çok yakından takip ediyordu. Ağca, İran'da eğitim alırken, yanındaki MOSSAD ajanlarının farkında bile değildi. Eğitmenler, Ağca'nın Papa'ya karşı nefret beslemesi için çalışmalar yaptı. Ağca'nın Papa'ya olan nefreti her geçen gün artıyordu. Ağca 1981 yılı Şubat ayında Traplus'a uçtu. MOSSSAD yine Ağca'yı adım adım izledi. Traplus'ta eski bir CIA ajanı Frank Terpil'le buluşan Ağca, birkaç gün bu kentte kaldı. Frank Tempil, birçok önemli bilgiyi çalarak CIA'den kaçmıştı. Tahranlı mollalar, 1981 yılının ikinci ayında Libya'dan ayrılan Ağca'nın Sofya'ya gitmesini istedi. MOSSAD, Papa II. Jean Paul'e St. Peter meydanında düzenlenecek suikastte başrolünde Ağca'nın olduğunu Sofya'da tüm detayına kadar öğrendi. Ancak MOSSAD, suikastin olmasını istermişcesine sessiz kalmayı tercih etti. 13 Mayıs 1981 tarihinde de Ağca, St. Peter Meydanı'nda Papa'ya suikast girişiminde bulundu. Vatikan, bu olaydan sonra MOSSAD'la yakın ilişkiler kurdu. Çünkü suikasti organize edenleri MOSSAD biliyordu. Kamptaki ajanlar KGB'nin araştırması sonucu ortaya çıkan bu durum, İsrail tarafınan yalanlansa da Avrupa kamuoyunda doğru olarak kabul edildi. KGB, o dönem bazı İsrail ajanlarının Tahran'daki görüntülerini yayınlamıştı. Sofya'daki komşu Ağca, bu kentte birçok kişiyle görüştü. Ancak daha sonra o kişilerin hiçbirini ne gördü ne de varlığını ispat edebildi. MOSSAD'ın Sofya sorumlusunun, birçok ajanla Ağca'yı 24 saat kontrol ettiği belirtiliyor. Papa'dan özür diledi