TERÖR, İSTİHBARATIN DİLİ
1 Kasım 2015'te bu köşede yayınlanan 'İstihbaratın kriptolu dili: Terör' başlıklı yazıda ayrıntılı olarak anlattığım üzere terör saldırıları istihbarat servislerinin birbirleriyle gizli haberleşme yollarından biridir. Daha doğrusu Suriye, İsrail, ABD, yer yer İran istihbaratı gibi terörü aparat olarak benimseyen servisler bu yöntemi kullanırlar. Bu gizli haberleşme sisteminde genelde terör örgütleri kullanılır. (Reyhanlı saldırısında olduğu gibi doğrudan gizli servisin organize ettiği terör saldırıları nadir rastlanan türdendir.)
2013-2016 arasındaki DEAŞ, PKK, FETÖ saldırılarının anlamı Türk devlet aklı tarafından hakkıyla tercüme edildi. Mesela DEAŞ ve PKK'nın 2014, 2015, 2016 sürecindeki saldırıları Türkiye'yi, Suriye'de olduğu gibi DEAŞ ve PKK'nın savaş alanına çevirip ülkemizi iç savaşa sürükleme stratejisinin bir parçasıydı. Türkiye bu saldırıları böyle okudu ve buna göre karşılık verdi.
Türkiye'nin istihbarat stratejisi 'kontr-terör', yani teröre karşı koyma konseptine dayanır. Teröre bugüne kadar askeri ve istihbari manada sınırlarımızın içinde karşı koyuyorduk, artık kaynağında karşı koyuyoruz. Son Yusuf Nazik operasyonu bunun istihbari tezahürü. Bu da bizim dilimiz ve rakip, düşman servislerin bu dili tercüme ettiğine şüphe yok. Henüz edemeyen, etmek istemeyen servisler de zamanla anlayacaklar.
Bu tür operasyonlar Hollywood filmlerinde olduğu gibi olmuyor. Görevimiz Tehlike filmleri misali titan gibi insanüstü performans sergileyen casuslar yok. İşinin ehli ama sahada bin bir türlü zorlukla mücadele eden istihbaratçılar yapıyor bu tür işleri.
Yeri gelmişken şunu da söyleyelim: Türkiye'de Antakya ve Suriye'de Lazkiye, İdlib bölgeleri iç savaşın başladığı 2011'den bu yana casuslar savaşının en yoğun yaşandığı yerler. Soğuk Savaş yıllarında İstanbul nasıl casus cenneti ise bu bölgeler de 'casus cenneti'. Ve kendi ülkesini iç savaştan koruyamamış Muhaberat gibi zayıf servislerin Türkiye'nin istihbarat servisi ile baş etme gücü yok.
Genelde bu tür istihbarat operasyonları üçüncü bir ülkede yapılır. Mesela Suriye'ye karşı bir operasyon yapacaksınız, bunu tercihen komşusu Irak üzerinden yaparsınız. Genel kaide böyledir. Ama şu an Suriye'de bir iç savaş var. Türkiye; Lazkiye'deki 'Hançer Operasyonu'nu doğrudan rakip ülkede yaptı. İç savaşın dezavantajlarını avantaja, yani krizi fırsata çevirdi.
MİT'in Mihraç Ural'a da Lazkiye bölgesinde birkaç operasyon yaptığı sır değil. Ural bu saldırılardan yaralı kurtuldu. İstihbarat çevrelerinde Mihraç Ural, birkaç suikast girişiminden kurtulduğu için 'dokuz canlı' esprileri yapılıyor. Ama Ural sürekli ölüm tehdidi ile paranoya içinde yaşıyor.