Anayasa Değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi hakkında kamuoyunda inanılmaz bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Sosyal medyada hazırlanan paylaşımlar, değişen anayasa maddelerini bir kez bile okumamış insanlar tarafından otomatik olarak yaygınlaştırılıyor.
Referanduma 2 ay gibi kısa bir süre kala bu bilgi kirliliğinin önüne geçmek için akademisyen ve yazar İdris Kardaş'a sorular yönelttik. Uzun bir süredir Cumhurbaşkanlığı Sistemi hakkında çalışmalar yapan İdris Kardaş Sabah.com.tr için cevapladı.
Parlamenter sistem mi yoksa Cumhurbaşkanlığı sistemi mi daha demokratiktir?
Parlamenter sistem de, Cumhurbaşkanlığı sistemi de demokratik sistemlerdir. Burada biri diğerinden daha demokratiktir demek doğru değil. Demokratik olma hali hükümet sisteminin yanı sıra çok daha fazla konuya ilişkilidir.
Türkiye şu anda parlamenter sistemle mi yönetiliyor?
Türkiye'nin bugünkü sistemine parlamenter sistem denemez. Yarı başkanlık ile parlamenter sistem arasında bir yerde duruyoruz. Açıkçası dünyada örneği de yok. Parlamenter sistemin en hayati özelliği Cumhurbaşkanı'nın sembolik yetkilerinin olması ve sorumsuz olması. Bizim şu anki sistemimizde Cumhurbaşkanı sorumsuz ama çok önemli yetkileri var. Bunun yanında bir de halk tarafından seçiliyor. Bu da ona daha fazla meşruiyet veriyor. Hiçbir parlamenter sistemde böyle bir şey yok.
Sistem sorunu mu yaşıyoruz şu anda? Yani değişiklik mecburi mi?
Evet değişiklik yapmak zorundayız. Daha doğrusu net bir sisteme geçmemiz gerekiyor. Halkın seçtiği ve yetkileri olan Cumhurbaşkanı'nı sistem içine çekmemiz lazım. Yargılanabilir, denetlenebilir hale sokmamız lazım. Bunun yolu da bugün referanduma sunulan öneridir. Artık Cumhurbaşkanı'nı Meclis'in seçtiği parlamenter sisteme geri dönemeyiz. Çünkü Cumhurbaşkanı'nı seçme yetkisi halka verildi. Hatta halk ilk Cumhurbaşkanı'nı da seçti. Bu yetkiyi kimse halktan geri alamaz. Almaya çalışan da referandum ile yine halka sormak zorunda. Bu kez de halk, kendi hakkından vazgeçmez. Ayrıca neredeyse tüm Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkeyi krizlere götürdüğünü, sürecin darbelerle muhtıralarla şekillendiğini bilen halk, bu yetkiyi bir daha Meclis'e vermek istemeyecektir diye düşünüyorum. Bu duruma 367 kararı ile geldiğimizi de unutmamak lazım.