BAŞÖRTÜLÜ KADINLARIN NAMUSUNA DİL UZATAN ALTAYLI'YA YAZDIĞI YAZI, UNUTULMAYACAK BİR "MÜTEKABİLİYET" YAZISIYDI
Hem bir resmî ziyareti takip ederken hem de Medine'de, Ravza-ı Mutahhara'da namaz kılmasından kısa süre sonra vefat etmesi Hasan Karakaya'nın hayatının özeti gibi aslında. Çünkü bildiğim kadarıyla o, iyi bir mümin ve iyi bir gazeteciydi. 28 Şubat surecindeki mücadelesi herkesin malumudur.Ayrica Fatih Altayli'nin basortulu kadinlarin namusuna dil uzatan yazisina karsilik kaleme aldigi sovgu yazisi hafizalardan daha uzun yillar cikmayacak bir "mütekabiliyet" yazisidir.
Hasan Karakaya, yazilarindan farkli olarak çok nazik ve hassas bir insandi. Guleryuzlu ve hos sohbetti. Artik "Hasan abi" şakaları olmayacak, "efendim" diye baslayan uzun sorulari olmayacak, hepimizin uc kati yazdigi dolu kosesi olmayacak. O'nu gercekten ozleyecegiz. Mekânın cennet olsun Hasan Abi, nur içinde yat.
Hilal Kaplan/Sabah
HASAN KARAKAYA O KOŞUŞTURMAYA GİRMEDİ
29 ARALIK gecesi sabaha karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyu eşliğinde Mekke'ya vardığımızda, geziyi izleyen 17 gazeteci olarak hepimizde heyecan ve telaş vardı:
Tavafta Sayın Cumhurbaşkanı için oluşturulacak güvenlik çemberinin içinde yer almaya bakalım. Ancak o zaman Kabe'nin içine girme şansı yakalarız. Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, o koşuşturmaya girmekten yana olmadığını belirtti:
Cidde Basın Ataşemiz Bahattin Akyön önderliğinde gazeteciler olarak umreyi ayrı yapalım.
Ben ve 14 meslektaşım Cumhurbaşkanı Erdoğan'la tavafa katıldık. Karakaya, Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş'la birlikte umre görevini yerine getirdi. Kızıltaş, Safa-Merve tepesi arasındaki "Sa'y" sırasında Karakaya'nın her turda soluklanma ihtiyacı hissettiğini anlattı. Erdoğan ve heyeti 30 Aralık akşam saatlerinde Medine'ye geçti. 21.30'da güvenlik çemberi içinde hep birlikte Mescid-i Nebevi'ye gittik. "Cennet Bahçesi"nde namaz kıldık. Hz. Peygamber'i selamladık.
Saat 23.00'e doğru otele dönerken Serdar Karagöz ve Murat Kelkitlioğlu, Türk restoranına yemeğe gitmeyi önerdi. Hasan Karakaya, Turgay Güler, İbrahim Erdoğan, Cengiz Er ve Ersoy Dede ile yemeğe gittik. Daha sonra Ekrem Kızıltaş ve Ali Adakoğlu da bize katıldı.
Karakaya, restoranda iyi görünüyordu. Taksiyle gittiğimiz restorandan yürüyerek dönmeyi kararlaştırdık. Yolda Karakaya ve Kızıltaş, geride kaldı. Otele dönünce Karakaya ve Kızıltaş'ın bizden önce vardığını gördük. Karakaya yolda fenalaşmış, taksiye binmişlerdi. Ancak, Karakaya lobide bir koltuğa yığılmış, Kızıltaş doktor ve ambülans aramaya başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetindeki sağlık ekibi, geçirdiği kalp kriziyle kısa sürede nabzı kaybolan Karakaya'yı hayata döndürmek için çok çaba harcadı. Müdahale daha sonra ambulansta da sürdü. Kral Fahd Hastanesi'ndeki son müdahaleler de sonuç vermedi.
Erdoğan'ın uçağı Medine'den İstanbul'a Karakaya'nın cenazesini de taşıdı...
Allah rahmet eylesin...
Vahap Munyar - Hürriyet
DİK DURDU, MEYDAN OKUDU, EĞİLMEDİ!
Karakaya hep mutfakta oldu, ben daha çok yazarlık yaptım. O zor günlerde her gün gelen yüzlerce haberle boğuşurdu. Yaşadıklarına isyan ederdi. Özellikle dindarlara yönelik tehditler ve hakaretler karşısında dik durdu, meydan okudu, eğilmedi.. Öfkesi, duyduğu acıya denk bir isyandı aslında. İsyanını bastırıp çıdam olmayı seçmedi. Daha sakin olmaz mısın diye sorduğumda, bana bir şeyhin öfkeli bir adamı mürit edinmesini ve onu sakinleştirmek için ağzına bakla almasını öğütlediğini, ama bir gün yaşadığı olaylar karşısında müridine "çıkart artık şu ağzındaki baklayı" dediğini anlatırdı.
Aslında özel hayatında çok sakin biri idi.. Ama "uysal koyun" yerine konulmak da istemiyordu. "Ensemize vurup lokmamızı almayı düşünmemeli birileri" diyordu. Bu anlamda Karahasanoğlu, ailesi ile ve Akit okuru ile birbirlerine benziyorlardı. Onun için yıllar süren uyumlu bir beraberlikleri oldu.
Hatırlamaya çalışıyorum da, aramızda yaşanan hiçbir kişisel sorun gelmiyor aklıma.
ABDURRAHMAN DİLİPAK/YENİ AKİT
TÜRK BASININDA UNUTULMAZ BİR YERİ VARDI
Bugünden geriye bakarak söylenebilecek tek şey cenabı hak hasan Karakaya'ya gani gani rahmet eylesin o bir çevre içerisinde bir taraf içerinse üzerinde düşen vazifeyi fazlasıyla yapan yapmaya çalışan yerine getiren bir insandı Türk basınında kendisine has yeri olan müstesna bir kalemdi. Yeri kolay doldurulamayacak bir isim olduğunu biliyorum beraber çalıştığımız yıllarda ve daha sonraki takip eden yıllar içerisinde sezgileri ve kalemi son derece kuvvetli bir gazeteciydi neyin haber olduğu neyin olmadığı konusunda iyi bilir ve özellikle de sayfa yapmak adına haber yerleştirmede hakikatten çok başarılı bir isimdi. Mesleki yönü de son derece girişken bir kardeşimizdi. Cenab-ı hak gani gani rahmet eylesin. Cenabı hak inşallah onu cennetiyle ve cemaliyle müşerref kılsın diyorum.
Ekrem Kızıltaş-Takvim
CUMHURBAŞKANI'NIN NE KADAR ÜZÜLDÜĞÜNÜ TAHMİN EDEBİLİYORUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum. Hemen her gezisinde Akit'i temsilen bulunan bir isimdi Hasan Karakaya. O gezilerin olmazsa olmaz ismiydi. Cumhurbaşkanı için gazeteciden çok "Dost" niteliğinde olduğunu düşünüyorum.
Biliyorum, o geziler, Hasan Karakaya'nın yazılarından başka bir yönünü göstermişti refakat eden gazeteci arkadaşlarına.
Yazılar kılıç gibiydi, dizginlenmez bir kalemdi Hasan Karakaya'nınki. Ama deyim yerindeyse sivil ortamda Hasan Karakaya sohbetiune doyum olmaz, gözleri yaşarıveren, yufka yürekli, dost canlısı bir insandı. Fikri planda onunla asla buluşmayacak kişilerin bile "Hasan Abisiz seyahatler çekilmez" dediklerini kulaklarımla duymuşumdur.
Hasan Karakaya'nın, tıpkı yıllardır genel yayın yönetmenliğini yaptığı Akit (Yeni Akit, Vakit gibi) gibi, medya dünyamızda bir "Fenomen" olduğunu, deyim yerindeyse "Nev'i şahsına münhasır bir sima" olduğunu belirtmeye lüzum var mı bilmiyorum.
Ahmet Taşgetiren/Star