Kazım Karabekir'in kızı ''Gürbüz kardeşlerini'' arıyor... Timsal Karabekir'in en büyük arzusu, Kurtuluş Savaşı'nda yetim kalan çocuklar toplanarak oluşturulan ''Gürbüz Çocuklar Ordusu'' üyelerinin çocuklarını ve torunlarını, babasının adına kurulan vakfın çatısı altında bir araya getirmek. (ANADOLU AJANSI) Savaşı'nın kahraman komutanlarından, Eski TBMM Başkanı Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir, en büyük arzusunun 2002 yılında babasının adına kurulan vakfın çatısı altında, ''Onlar benim ağabeylerim ve ablalarım'' dediği, Gürbüz Çocuklar Ordusu üyelerinin çocuklarını ve torunlarını bir araya getirmek olduğunu söyledi. Babası Kazım Karabekir'in daha çok askeri ve siyasi kişiliğiyle tanındığını, fakat en az bunlar kadar önemli olan çocuklara hizmetlerinin çok fazla bilinmediğini ifade eden Timsal Karabekir, AA muhabirine yaptığı açıklamada şunları söyledi: ''Kurtuluş Savaşı yıllarında, Erzurum ve çevresinden toplanan yetim çocuklarla Gürbüz Çocuklar Ordusu'nun kurulması ve Sarıkamış'ta bir çocuk kasabası oluşturulması, babamın en önemli hizmetlerindendi. Zaten kendisi de 'hayatımda bana zevk veren hayli başarılarım vardır. En zevklisi, binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur' sözüyle, bu konuya yaklaşımını ortaya koymuştur. Babam, çocukların asla bakımsız kalmaması gerektiğini, aksi takdirde girdikleri sosyal ortamlarda seviyenin düşmesine yol açacaklarını söylerdi. Bizler de onun, Kurtuluş Savaşı'nın zorlu koşullarında binlerce çocuğa sahip çıkarak yaptığı vatan hizmetini, kendisinin adına, 2002 yılında kurulan vakıf aracılığıyla yapmaya çalışıyoruz. Kazım Karabekir Vakfı'nın başkanlığını ablam Hayat Feyzioğlu, müdürlüğünü ise ben yapıyorum. Ayrıca 1930 yılında yıkıcıdan satın alıp tamir ettirdiği ve uzun yıllar oturduğumuz evi de 2005 yılında müzeye dönüştürdük. Babamızın önem verdiği ve hatta bugünler için sakladığı özel eşyalarını müzede sergiliyoruz. Bunun yanı sıra, yaklaşık 60 öğrenciye burs sağlıyoruz. Hacca gitmek için yola çıkan karınca misali, babamızın yolunda, evlatlarımıza hizmet edebilmek için çaba harcıyoruz.'' ''GÜRBÜZ ÇOCUKLAR ORDUSU'NDA ERMENİLER YOKTU''- Timsal Karabekir, Kurtuluş Savaşı yıllarında yetim kalan, sokaklarda, ağaç kovuklarında, mağaralarda yaşayan, ağaç yaprağı, ot yiyerek hayatta kalmaya çalışan 4 bin erkek, 2 bin kız olmak üzere 6 bin çocuğu toplayarak Gürbüz Çocuklar Ordusu'nu kuran babası Kazım Karabekir'in, Allah'a imanı ve çocuğun kutsallığına inancı nedeniyle bunu yaptığını söyledi. ''Kazım Karabekir için bu çocukların hangi ırktan olduğu değil, 'evlat' olmaları önemliydi'' diyen Timsal Karabekir, şöyle devam etti: ''Bununla birlikte, bugünleri görerek Ermeni çocukları asla Türkler'in arasına katmamıştır. Gürbüz Çocuklar Ordusu'na alınan çocukların secereleri bellidir. Ermeni çocuklar da sokaklara terk edilmemiş, onlara da sahip çıkılmıştır. Onlar, Trabzon'da, ABD tarafından açılan yetiştirme yurduna gönderilmiştir. Trabzon'da en iyi şekilde bakılan yaklaşık 5 bin Ermeni çocuk da Kazım Karabekir'i bir baba olarak görmüştür. Ermeni çocukların yaptığı ve altına, 'Yetimler babası, Kahraman Kazım Karabekir Paşa Hazretleri...Trabzon Ermeni yetimleri tarafından, 9 Eylül 1919' yazarak kendisine gönderdiği karakalem resim bugün müzemizde sergilenmektedir. Bu resim belki de yalanlara en güzel cevap niteliğindedir. Babam bir vecizesinde; 'Vatandaş, yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Önce her işin doğrusunu öğren, ondan sonra istediğin gibi yorum yap' derdi. Ben de onun bu sözünü tekrarlamak istiyorum. Bir yazarımızın ortaya attığı, 'Gürbüz Çocuklar Ordusu içinde Ermeni çocukları da vardı. Bu çocuklardan bazıları daha sonra Türk ordusunda görev aldı ve ülkeye ziyan verecek işler yaptı' iddiası kesinlikle yanlıştır.'' Babam bir vecizesinde; 'Vatandaş, yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Önce her işin doğrusunu öğren, ondan sonra istediğin gibi yorum yap' derdi. Ben de onun bu sözünü tekrarlamak istiyorum. Bir yazarımızın ortaya attığı, 'Gürbüz Çocuklar Ordusu içinde Ermeni çocukları da vardı. Bu çocuklardan bazıları daha sonra Türk ordusunda görev aldı ve ülkeye ziyan verecek işler yaptı' iddiası kesinlikle yanlıştır.'' ''ÖRNEK EĞİTİM MODELİ''- Zorlu savaş yıllarında, Gürbüz Çocuklar Ordusu'na alınan çocuklara, yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra, mesleki, kültürel, sportif eğitimler de verildiğini, her birinin yeteneğine göre yönlendirilerek, meslek sahibi yapıldığını anlatan Timsal Karabekir, ''İnanması gerçekten güç ama o günün koşullarında sinemacılık, şimendifer, buhar makinesi tamiri, sıhhiyecilik eğitimleri dahi veriliyordu. Hatta çocuklar küçük çaplı ameliyatları yapabilecek duruma gelmişti. Orduya potin, kıyafet dikerek de yarar sağlıyorlardı. Bugün bile çok yaygın olmayan spor dallarında eğitim alıyorlardı'' diye konuştu. ''ÖRNEK EĞİTİM MODELİ''- Zorlu savaş yıllarında, Gürbüz Çocuklar Ordusu'na alınan çocuklara, yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra, mesleki, kültürel, sportif eğitimler de verildiğini, her birinin yeteneğine göre yönlendirilerek, meslek sahibi yapıldığını anlatan Timsal Karabekir, ''İnanması gerçekten güç ama o günün koşullarında sinemacılık, şimendifer, buhar makinesi tamiri, sıhhiyecilik eğitimleri dahi veriliyordu. Hatta çocuklar küçük çaplı ameliyatları yapabilecek duruma gelmişti. Orduya potin, kıyafet dikerek de yarar sağlıyorlardı. Bugün bile çok yaygın olmayan spor dallarında eğitim alıyorlardı'' diye konuştu. Timsal Karabekir, Çanakkale Savaşı'nda son sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düştüğü için bir dönem kapatılan Işıklar Askeri Lisesi'nin, Gürbüz Çocuklar Ordusu'ndan seçilerek gönderilen öğrencilerle yeniden açıldığını, sonraki yıllarda da aralarından önemli isimlerin çıktığını belirterek, ''Bugün Türkiye'nin hangi kentine gitsem, Gürbüz Çocuklar Ordusu'nda yetişenlerin çocuklarıyla ya da torunlarıyla karşılaşıyorum. Bundan da mutluluk duyuyorum'' dedi. ''KAZIM KARABEKİR MODERN BİR İNSANDI''- Mustafa Kemal Atatürk ve diğer silah arkadaşları gibi babası Kazım Karabekir'in de çok iyi eğitim aldığını vurgulayan Timsal Karabekir, bu konuda şunları söyledi; ''İnançlı ve modern bir insandı. Spora, sanata büyük önem verirdi. Besteler yapar, şiirler yazar, yazdığı eğitici metinleri çocuklarına sahneletirdi. Ata binmenin yanında bisikletle gezmeyi, yüzmeyi severdi. Hatta yüzmek için ailece denize giderdik. Cumhuriyetin ilanından önce, 1919 yılında Gürbüz Çocuklar Ordusu'nda eğitim gören çocuklara 'Yaşasın Cumhuriyet' diye yazdırmıştı. Onlara kendi yazdığı 'Türk Yılmaz' marşını söyletirdi. Soyadı Kanunu çıkmadan çok önce, nüfus cüzdanında isminin yanına, ailemizin lakabı olan 'Karabekir'i de ekletmişti.'' ''PARTİSİNİN KAPATILMASI VE SUİKASTLE SUÇLANMASI HAKSIZLIKTI''- Timsal Karabekir, genel başkanlığını yaptığı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasının ve Atatürk'e suikast girişimiyle ilgili olarak yargılanmasının Kazım Karabekir'e yapılan en büyük haksızlıklar olduğunu ifade etti. O dönemin şartlarında ikinci bir siyasi partiyi kurmanın dahi yürek isteyen bir olay olduğunu ve bunun Mustafa Kemal'e rağmen gerçekleşemeyeceğini savunan Timsal Karabekir, ''Yeni partinin kurulması için Mustafa Kemal'in onayı vardı. Fakat sonradan ikinci parti istenmedi. Şeyh Sait olayı bahane edilerek haksız şekilde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. Oysa tarihle ilgilenen herkes bilir ki bu olay İngilizler'in bir oyunuydu. İzmir'de Atatürk'e suikast girişimi de babama ve diğer paşalara yapılan bir suikasttır. O adamları tanımak lazım... Babam ve diğer paşalar, Mustafa Kemal Paşa'ya suikast gibi bir şeyi asla düşünemeyecek güzel insanlardı ve zaten beraat ettiler. Fakat sonrasında babam ve bizler gerçekten çok büyük acılar çektik.'' ''ATATÜRK DEVRİMCİ, BABAM İSE EVRİMCİYDİ''- Gerek Mustafa Kemal Atatürk, gerek Kazım Karabekir, gerekse diğer paşaların ülkelerini çok sevdiğini ve hepsinin de hayatlarını vatanlarına, milletlerine adadığını vurgulayan Timsal Karabekir, ''Mustafa Kemal'in devrimci, Kazım Karabekir'in evrimci olduğu görüşünü ifade eden merhum gazeteci Uğur Mumcu'nun tespiti bana göre doğruydu. Babam bazı yeniliklerin, değişikliklerin hayatın normal evrimi içerisinde gerçekleşmesi gerektiğine inanırdı. Mustafa Kemal Paşa ise devrim yanlısıydı. Belki de zamanın kısıtlı olduğu düşüncesiyle bu yöntemi seçmişti. Sonuçta savundukları yöntemler farklı da olsa, amaçları, idealleri aynıydı'' diye konuştu. Mustafa Kemal Atatürk'ün, suikast davasının ardından babasıyla barışmak istediğini dile getiren Timsal Karabekir, ''Atatürk babamı Ali Fuat Paşa aracılığıyla Dolmabahçe Sarayı'ndaki dil kurultayına davet etmiş. Babam bu davete icabet ettiği halde, ikisinin arasında bir türlü göz teması dahi kurulamamış. Atatürk, hayatının son günlerinde yeniden babamla görüşmek ve helalleşmek istemiş. Fakat bundan da babam haberdar edilmemiş. Atatürk'ün vefatından sonra, 'şayet haberin olsaydı, Atatürk'ün davetini kabul eder ve helalleşmek için gider miydin?' diye sorulduğunda, babam Kazım Karabekir'in, 'elbette giderdim. O Mustafa Kemal'di' karşılığını verdiğini biliyoruz'' diyerek sözlerini tamamladı.