Geçtiğimiz aylarda örgütten ayrılarak gündemi sarsan açıklamalar yapan Ceylan Özgül, yeni bir yaşama merhaba derken Adnan Oktar ve örgütü hakkında şikayetçi olmuştu. Kendisi ile birlikte örgütten kaçan birçok isim Adnan Oktar ve örgütünden şikayetçi olurken, verilen ifadeler bugün Mali Şube Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen dev operasyonun da altyapısını hazırlamıştı. İŞTE CEYLA ÖZGÜL'ÜN SABAH.COM.TR'YE YAPTIĞI AÇIKLAMALAR İSRAİL İLE GİZLİ İLİŞKİLERİ GÖZÜMÜ AÇTI -Adnan Oktar örgütü denilen bu yapı içerisinde kaç yıl kaldınız? 10-11 yıl kaldım. -Örgütün bu dejenere ve yasadışı yüzünü ne zaman fark etmeye başladınız? Bu yüzü ilk defa 2010-2011 yılında İsrailli politikacılar ve masonlarla ilk temaslar olmaya başladığında fark ettim. O yıllara kadar hepimiz Adnan Oktar'ın vitrindeki yüzünü İsrail ve Mason karşıtı olarak tanırken, bir anda İsrail ile gereğinden fazla yakın ve Türk devletinden gizli bağlantılar kurulmaya başlandı. Bu ani dönüş de beni çok sarstı. ADNAN OKTAR'IN MASON OLMASI GÖZÜMÜ AÇTI -Ayrılmaya nasıl karar verdiniz? Örgütte kaldıkça daha mahrem bilgiler bana açılmaya başladı. Bana örgüte girerken gösterilen insanlığa hizmet yüzünün aslında bir paravan olduğundan şüphelenmeye başladım ve Mason karşıtlığından bir anda 33 derece Masonluğa sıçrayış beni, cemaati sorgulamaya zorladı. Cemaat altı boş mantıklar üzerine, keskin dönüş ve talimatlarla yönlendiriliyordu. ABD'DEKİ BAZI KURULUŞLARLA BAĞLANTI KURMAM İSTENDİ Bu dönemde benden ABD'deki en önemli düşünce kuruluşları ile bağlantılar kurmam istendi. Hatta herşeyi kendi inisiyatifime bırakmayıp, bazı kuruluşlarda olan kilit kişilerin bilgileri de verildi. Bana isimleri ve bağlantı detayları verilen özel hedeflerle hiç sorun yaşamadan ve olağan dışı bir hızda ilişki kurabiliyordum. Bu tip hedef kurumlarda isteklerimiz adeta hiç sorgulanmadan ve direnç görmeden kabul oluyordu. YURTDIŞINA GİZLİ BİLGİLER VERMEM İSTENDİ Bunun ardından bu kuruluşlara ve çeşitli politik çevrelere Türkiye hakkında verilmesini sakıncalı gördüğüm bilgileri göndermem istendi. Bu bilgiler cemaat tarafından oluşturulan Türkiye'nin siyasi yapısı, başkanlık sisteminin olası sonuçları, Recep Tayyip Erdoğan sonrası siyasi zayıf noktalar gibi analizleri içeren raporlardı. Bu görev ile ilgili Adnan Oktar'la yüzleşip bunun mahzurlu olduğunu söylediğimde de, 'bizi ilgilendirmez biz denileni yaparız. İmamı sorgulamak da senin haddine değil, sen sana ne söylüyorsam onu yap' dedi. İLK KEZ 2013 YILINDA KAÇMAYI PLANLADIM Bunun üzerine vicdani rahatsızlıktan dolayı 2013 yılında örgütten kaçmak için plan yaptım fakat Florance Nightingale Hastanesi önünde gardiyanlarımdan kurtulup taksiye binmek isterken yakalandım. Tabii ki daha sonra bu görevden de uzaklaştırıldım. Fakat telefonum, bilgisayarım elimden alınarak örgütün karargâhı olan ve 120 kamera ile korunan ve geniş bir arazinin içinde olan evde tutulmaya başlandım. 3 GARDİYAN İLE EVDEN ÇIKABİLİYORDUM Cemaatte de münafık ve ajan ilan edildim, çok uzun süre cezalandırıldım. Sadece kalabalık bir grup ve zırhlı araçlarla yayınlara gidip geliyordum çoğu zaman aracımı arkadan başka bir araç takip ediyordu ve doktora gitmek gibi acil işlerimde yanımda en az 3 gardiyanla dışarı çıkabiliyordum. Bu nedenle çıkışımı ertelemek zorunda kaldım hatta belli noktalarda orada kalmaya ikna oldum ve kendimi ikna etmeye gayret gösterdim. Çünkü aileme ve akrabalarıma karşı bir linç kampanyası başlatılmasını istemiyordum ve kendimi feda ederek ailemi bu pislikten korumak istedim. AİLEME DE İFTİRA ATMAYA ZORLANDIM Zaten cemaate girdiğim ve gayet radikal olduğum ilk yıllarda ailemi ağıza alınmayacak iftiralarla çok üzmüştüm. Fakat bu yıldan sonra sürekli örgüt içinde gelgitler yaşadım ve vicdan muhasebesi yaptım. En son 2017 yılında Adnan Oktar, ana karargâhta kendisini sürekli sorgulamamdan ve eleştirmemden bıktığı için örgütün bacılar grubundaki evlerden birine beni gönderdi. Yine iyi korunan bir ev olmasına rağmen plan yaparak bu sefer kaçmayı başardım. Tabii ki kaçar kaçmaz linç, baskı, tehdit, şantaj faaliyetleri için harekete geçildi. REŞİT OLMAYAN KIZ ÇOCUKLARININ TACİZ EDİLMESİ BENİ SARSTI -Örgüt içerisinde sizi en çok ne rahatsız etti? Sanırım en çok ülkemize yapılan hainlik, her konuda inanılmaz derecede takiyye yapılması, İslam adı altında insanların dini duygularının sömürülmesi, çocuk yaştaki kızların kandırılıp hayatlarının karartılması ve birçok kızın uygunsuz şekilde fotoğraflarının çekilmesi, kameraya alınmaları. Aslında sayacak olursak, örgüt değdiği insanlara ve onların yakın çevresine tam anlamıyla bir kabus hayatı yaşatan habis bir yapıydı. AMAÇLARINA ULAŞMAK İÇİN KİMSEYE ACIMAZLAR Paravan olarak kullanılan güzel hayat fotoğrafının arkasında, hiçbir iyiliği değil sadece kendi gücünü korumanın peşinde olan, varlığını sürdürmek için önüne çıkan herkesi, her engeli yok etmekten bir an bile çekinmeyen bir yapıydı. BU OPERASYONU BEKLİYORDUM -Bu operasyonu bekliyor muydunuz? Evet bu operasyonu bekliyorduk çünkü ben de müştekilerden biriyim. Örgütten ayrıldığımda bildiklerimi otoritelere anlattım. Gelişmelerin ne olduğu hakkında tabii ki bilgim yoktu ama devletimizin buna sessiz kalacağını zaten düşünmüyordum. Benim gibi ayrılan başka arkadaşlarım da bildiklerini güvenlik güçleri ile paylaştılar. Beklediğimiz gibi, devletimiz duruma seyirci kalmadı. İŞLEDİKLERİ SUÇLAR ÇOK KORKUNÇTU -Bir sayfalık bir suç listesi yayınlandı ne düşünüyorsunuz? Suç listesinin uzunluğunu ilk gördüğümde ben bile şaşırdım ama içeriğini okuyunca açıkçası hepsinin doğru olduğunu söylemek durumundayım. Bu örgüt bu suçları defalarca işledi ve devletimiz müdahale etmeseydi işlemeye devam da edecekti. Aslında sokaklarımızın nasıl bir pislikten temizlendiğini görmek için o suç listesini aklımızda tutmamız lazım. ADNAN OKTAR 7 YAŞINDA KIZ ÇOCUĞUNU TACİZ ETTİ -Operasyon sırasında da gündeme geldi. Adnan Oktar'ın yaşı küçük çocukları taciz ettiği konusundaki haberler doğru mu? Evet ne yazık ki bu haberlerin eksiği var, fazlası yok. Sanıyorum şikayetçilerin ifadeleri teker teker ortaya çıktıkça şaşırdığınız ve üzüldüğünüz daha çok fazla konu olacak. 7 yaşında, 10 yaşında kızlar bu cemaatte tacize uğradı ve çok fazla çocuk kötü anılarla büyüdü. Birçok 18 yaşın altında mağdur var. DİĞER MÜRİDLER DE REŞİT OLMAYAN KIZLARLA BİRLİKTE OLUYOR -Yaşı küçük kızları sadece Adnan Oktar mı taciz ediyor? Bu iğrenç suçu işleyen başka müritler de var mı? Bu tacizler aslında zaten genelde önce müritlerle başlıyor, sonra bu kızlar Adnan Oktar'a getiriliyor. Ama bu konunun detaylarını size örgütten ayrılan erkekler daha detaylı anlatabilir. Bu bir fabrika şeklinde ilerleyen, sistemli bir yapıdır. Fabrikaya giren hammadde olan genç kızlar veya yaşı küçük kızlar, fabrikanın içinde ilerledikçe her aşamada işlenir, en sonunda benliğini kişiliğini kaybetmiş birer robot olarak Adnan Oktar'a teslim olmaya zorlanır. DİNİ KULLANARAK KANDIRIYORLAR -Örgüte nasıl eleman kazandırılıyor? Özellikle kızla turnike denilen bu sisteme nasıl ikna edilebiliyor? Bu örgüt 40 yıldır faaliyet gösteren bir yapı ve her devirde, her kesime yönelik farklı kız ve erkek eleman kazanma faaliyetleri olmuştur. Örneğin ben tanıştığım bir kişi tarafından 'seni bir aile dostumuzla tanıştırmak istiyorum' denerek direk Adnan Oktar'a getirildim. Son derece politize ve idealist bir genç olarak dünyada acı çeken insanlar için bir şeyler yapmayı çok istiyordum. Dine karşı da eğilimim çok güçlüydü ve imani eğitimim yok denecek kadar azdı. İNSANLARI KÖLE HALİNE GETİRİYORLAR Ne yazık ki bu duygularım kullanılarak dünyada tüm Müslümanların rahat edeceği bir sistemin oluşmasına hizmet etmek vaadiyle kandırıldım. Cemaatteki hücre sisteminden ve dış dünya ile bağlantımın çok sınırlı olmasından dolayı da birçok bilgiye ulaşmam zaman aldı. Bunun detaylarını herkesin öğrenmesi ve daha iyi anlaması için bir kitap yazıyorum. Turnike denilen sistem de son derece marjinal görünmekle beraber genç kızların evlilik vaadiyle kandırılması sistemidir. ERKEKLER EVLENME VAADİ İLE TUZAĞA DÜŞÜRÜYOR Genç bir erkek cemaat tarafından marka kıyafetlerle giydirilip iyi bir araba verilir ve lüks cemaat evlerini kullanmasına izin verilir. Bir yandan da görüştüğü kızlara sürekli evlenmek istediği mesajı verilir. İlk başta çok nazik davranılan kızlar adım adım bir zulmün içine sürüklenir. Bu konunun detaylarına ben çok hakim değilim bu soruyu örgütten ayrılan erkeklerin cevaplaması daha doğru olur. AYRILMAK İSTEYENLERİ KORKUTUYORLAR -İnsanlar örgütten neden ayrılamıyor? Adnan Oktar'ın sapkın dini görüşlerine inanıyorlar mı yoksa bir korku söz konusu mu? Bu konuda Adnan Oktar birkaç yöntemi bir arada kullanır. Öncelikle, insanların dini duygularını kullanarak, müritlerini bu örgütü bırakmanın İslam davasını bırakmak olduğuna inandırır ve vicdani engeli uzunca süre kullanır. Bunun yanında örgüte kabulde herkese ettirilen bir yemin vardır ve Adnan Oktar'a inanmayan birçok örgüt üyesi Allah'a inandığından, Allah'ın azabından korkarak bu yemini bozmak istemez. Bu yemin; 'Eğer bu cemaatten ayrılırsam ve ihanet edersem, Allah'ın, meleklerin ve tüm lanet edicilerin laneti üzerime olsun' şeklindedir. Dolayısıyla lanetlenme korkusuyla çok kişi uzun süre ayrılma konusunda kararsız kalır. Bunun yanında korkutma en önemli silahıdır. AYRILANLARA İFTİRA VE İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI BAŞLATIYORLAR Sürekli ayrılanlara karşı başlatılan iftira ve itibarsızlaştırma kampanyası örgüt üyelerine gösterilir ve 'ayrılırsanız aynısını size de yaparız' şeklinde gözdağı verilir. Özellikle kız kardeşler isimli grupta bir çok kızın örgüt üyeleriyle cinsel görüntüleri gizli kameraya alınıp yurt dışına gönderilir ve arşivlenirdi. Birkaç defa Adnan Oktar bacılar grubuna, bazı kızların cinsel içerikli görüntülerini göstermiş ve 'hepinizi arşivledim bilginiz olsun' mesajı vererek geçmişte de olsa ilişkiye girip örgüte giren kızlara gözdağı vererek korkutmuştu. AYRILANLAR SOSYAL ÇEVRELERİNE REZİL EDİLİYOR Ayrıca ayrılanlardan eğer örgüt hakkında konuşan veya konuşmasa bile göz önünde, iyi işler yapan olursa hemen çok kapsamlı, uluslararası bir linç kampanyası başlatılarak saldırıya geçilir. O kişinin işini kaybetmesi, sosyal çevre edinememesi ve ibretlik bir sıkıntıya düşmesi amaçlanır. Tabii örgütün bacılar grubunun yoğun bir şekilde, aralarında yeşil reçeteli ilaçlar da bulunan anti-depresanlar kullandırılması, sorgulama idrak ve teşhis etme yetilerini ortadan kaldırıyordu. Bunun yanında özellikle kadınlara yönelik bir gardiyanlık ve kamera ile kontrol sistemi olması, korkuyu destekleyen önemli bir unsur. ADNAN OKTAR KENDİNİ PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN GÖRÜYOR -Adnan Oktar kendini hangi pozisyonda görüyor? Mehdi mi, mesih mi yoksa sahte bir peygamber mi? Adnan Oktar kendini bilinenden biraz farklı bir Mehdi olarak görür ve gelmiş geçmiş tüm Peygamberlerden üstün görür. Kendisine sorulduğunda 'asla ben Mehdiyim demeyeceğim' der, ardından da 'hadislere göre Mehdi asla ben Mehdiyim demez' diye iddiasının anlaşılmasını sağlar. Fakat bu kurtarıcı Mehdi, kendini önce İsrail halkının ve dünya milletinin koruyucusu ve kurtarıcısı olarak görür. MEHDİ'YİM YALANI İLE KANDIRIYOR Zaten örgütün bastırdığı bir kitapta Mehdi'nin aslında Musevilerin kurtarıcısı olan Moşiyah olduğu anlatılır. Moşiyah'ın gelişi için İbranice dualar yayınlanır ve stüdyoya gelen hahamlardan Moşiyah'ın habercisi Şofer borusunun öttürülmesi istenir. Bütün bu garip seremoniler aslında Adnan Oktar'ın Mehdi adı altında Moşiyah olduğu inancı ile bağlantılıdır. Dolayısıyla ağzından duyduğunuz 'İsrail'e dokunmaya kalkan olursa gök kubbeyi başına yıkarız' ifadesini asla Uygur Türkleri veya başka bir Müslüman halk için kullandığına şahit olmazsınız. SİSTEMATİK BİR İFTİRA KAMPANYASI BAŞLATIYORLAR -Ayrılanlar ne tür zorluklarla karşılaşıyorlar? Örgütün ayrılanlarla ilgili uyguladığı bir yöntem var mı? Ayrılanlara yönelik sistematik sindirme faaliyeti uygulanır. İftira, karalama, itibarsızlaştırma, korkutma gibi her tür sindirme yöntemi, son yıllarda özellikle sosyal medya ve interneti kullanarak yapılır. Bunun için örgütte yaklaşık 20 kişilik özel bir birim vardır ve bu birimin tek işi ayrılanlar ile örgüte muhalif seslere karşı mücadeledir. Burada Adnan Oktar aslında sadece o kişilerin pişman edilmesini amaçlamaz. Bu faaliyet ve bu birimin ana amacı örgüt içindekilerin korkutularak ayrılmayı tasarlayan varsa vazgeçirilmesidir. AYRILANLAR BU YÖNTEMLERLE SİNDİRİLİYOR Bu şekilde ayrılan olursa da örgüte karşı konuşmaması, sessizce gitmesi sağlanır. Bunun örneğini bana ve arkadaşlarıma karşı başlatılan linç kampanyasında da görebilirsiniz. Ayrıca bu faaliyete bütün örgüt dahil edilerek bu kişilere suç işletilir, kapsamlı bir şekilde örgütteki her üyeye bu durum detaylıca anlatılır ve çıkmaya niyet ettiğinde başına gelecekler gösterilerek gözdağı verilir. AİLELER BU YAPILARA KARŞI ÇOCUKLARINI KORUMALI -Adnancılar gibi bu karanlık yapılar her yerde karşımıza çıkabiliyor. Bundan sonra da olacaktır. Ailelere ve gençlere tavsiyeniz var mı? Bu tip şeytani yapıların en zayıf noktası başlangıç dönemleridir. Her anne – baba çocuğunu canından çok sever ve korumak ister. Eğer aileler çocuklarıyla korkudan uzak bir dostluk, sırdaşlık ilişkisi içinde olursa, çocuklar tanıştıkları herkesi aileleri ile rahatça konuşabilirler. En kötü durumda bile ani ve öfkeli tepki vermemek, akılcı ve sevecen bir yol benimsemek gerekiyor. Bir de aceleci olmayıp, sabırlı bir yaklaşım gerekiyor. En önemlisi, çocuklara her ne hata yaparlarsa yapsınlar ailelerine her zaman geri dönebileceklerini hissettirmek gerekiyor. Onları hatalarında sevip bağrınıza basın. Çünkü bu tip yapılarda beyin yıkama önce aileye karşı korkutma ile başlıyor. ÇOCUKLARINIZA SEVGİ İLE YAKLAŞIN Bu nedenle çocuklarınızın hayatına giren her kişiyi ve ailesini ince ince araştırın ve sorgulayın. Çocuklarınızın hayatındaki her değişikliği ciddiye alın. Onları gözünüzün önünden çok ayırmayın, onları sevgi ve şefkatle kontrol edin. Fakat benim asıl seslenmek istediğim kişiler genç arkadaşlar. İdealist ve cesur gençler, dünyayı kötülükten temizlemek, dini yaymak gibi güzel idealler uğruna kandırılmaya çok açık oluyorlar. Gençler karşılarına çıkan tekliflere hemen inanmasınlar, sorgulasınlar, başkalarından fikir alsınlar. Arkadaşlarının fikirlerine de değer versinler. En önemlisi de her ne pahasına olursa olsun gençler ailelerine karşı dürüst olsunlar. İnsan gençken annesinden, babasından, yakınlarından, arkadaşlarından hep daha iyi bildiğini, onların kendisini anlayamadığını düşünme eğiliminde olabiliyor. AKLINIZI KİMSEYE KİRAYA VERMEYİN Genç arkadaşlarım inanın aileniz sizi anlıyor, sizin şu an geçtiğiniz yollardan dönüyor ve sizin iyiliğinizden başka bir şey istemiyorlar. Tecrübe, insanın para ile satın alamayacağı bir mücevherdir ve kıymetini bilmek gerekiyor. Aileniz sizin karakterinize saygı duyuyorlar fakat sizi ısrarla bir şeyden uzak tutmak istiyorlarsa, onları dinleyin. Ailenize sarılın, dostlarınıza sarılın ve onları çok sevin. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi aklınızı başkasına kiraya vermeyin.