AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ecdat yadigarı olduğu kadar gelecek nesillere bırakılacak bir emanet niteliği taşıyan, inanç turizmi açısından önemli konumda bulunan Ulu Cami, ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Osmanlı Devleti'nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Bayezid tarafından 1396-1399 yıllarında yaptırılan abidevi eser, erken dönem Osmanlı sanatının en önemli örneği, Türk ve İslam dünyasının da önemli camileri arasında yer alıyor.
Evliya Çelebi'nin, "Bursa'nın Ayasofya'sıdır. Bütün camilerin ulusudur" ifadesiyle anlattığı Ulu Cami, Bursa'nın itibarı en yüksek mabedi ve kalbi konumunda bulunuyor. Yerli ve yabancı birçok turistin akın ettiği camide bir de Mısır'ın fethiyle elde edilen kutsal emanetlerle İstanbul'a getirildikten sonra Yavuz Sultan Selim tarafından Ulu Cami'ye hediye edilen 500 yıllık Kabe'nin kapı örtüsü de sergileniyor.
ULU CAMİİ'NİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Mimarı kesin olarak bilinmemekle beraber Ali Neccar ya da Hacı İvaz Paşa tarafından inşa edildiği düşünülen kutsal mekan, en kapsamlı onarımını 1855 depreminden sonra görürken, 17 kubbesi yıkılan cami onarılarak 1862 yılında yeniden ibadete açıldı. 1889 yangınında da hasar gören cami, bütün bunlara rağmen bugüne kadar ilk dönemki ihtişam ve dokusunu koruyarak geldi.
Mekanı 55 metreye 69 metre boyutlarında kareye yakın dikdörtgen planlı olup 20 kubbeli olan caminin kuzeydeki "Taçkapı" dışında doğu ve batı cephelerinde iki kapısı daha bulunuyor. Cephelere altta 26, üstte 32 pencere açıldığı gibi onikigen planlı mermer havuzun kubbesinin üzeri açık bırakılarak caminin havalandırılması ve ışık alması sağlanıyor. Yapıyı örten 11 metre çapındaki kubbeler 12 adet kare sütunla taşınıyor.