4 Mayıs 2009 tarihinde Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyü'nde, Türkiye tarihinin en büyük sivil katliamlarından biri yaşandı. Mardin'e yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta yer alan ve coğrafi güzelliğiyle bölgedeki diğer köylere göre farklılık gösteren Bilge köyü, geçen yıl 4 Mayıs akşamı Sevgi Çelebi ile Habip Arı'nın nişan töreni için biraraya gelenlerin bulunduğu köy muhtarı Hacı Halim Çelebi'nin evine uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırı sonucu adeta kan gölüne döndü. O DÜĞÜN GECESİ “ÖLÜM HALAYI” ÇEKİLDİ Mardin’de sıradan bir düğün günüydü. Yüzler gülüyor, damat traşı olunmuş, kadınlar bir evde toplanmış kına yapıyordu. Üç beş ev ötelerinde silahlara sürülen kurşunlardan habersiz gülüyor ağlıyorlardı. Derken ilk silah sesi duyuldu. Ne olduğunu anlayamadan ortalık kıyamet yerine döndü. Dehşeti yaşayan bir çocuk bundan tam 2 yıl önce Mardin Bilge Köyü’nde 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan o vahşet anlarını şöyle anlatıyordu: 'Bir kişiyi damın üzerinde gördüm o da damın üzerinde sağa sola ateş açıyordu. Saklanmasaydım beni de öldürecekti. Yüzünde maskesi yoktu. Gece olduğu için yüzünü tanıyamadım. Ben kapının önünde bekliyordum, sonra adamı görünce içeri kaçtım. Babamın öldüğünü öğrendim. Korucuların hepsi evin içinde namaz kılıyordu' Saldırıda annesini, babasını ve kardeşini kaybeden çocuğun anlattıkları tüyler ürperticiydi. BÜTÜN KÖY KORUCU Mardin’in Mazıdağı’na bağlı Bilge köyünün, tamamı korucu olan sakinleri, köyün eski muhtarı Cemil Çelebi’nin kızı ile aynı köyden Diyarbakır’a taşınan Mithat Arı’nın oğlunun nişanı için bir araya geldi. Sevgi Çelebi ile Habip Arı’nın nişanı için akşama kadar eğlenceler düzenlendi. Davullar zurnalar susmak bilmedi. Akşam ise 32 haneli, 150 nüfuslu köyün halkı yeni muhtar ve gelinin amcası Mehmet Çelebi’nin evinde toplandı. Saatler 20.30’u gösterdiğinde de yatsı ezanı okundu ve erkekler evin bir odasında namaza durdu. YARALILARA KURŞUN Evin bir diğer odasında toplanan kadın ve çocuklarsa, dakikalar sonra olacaklardan habersiz, gelenek olarak hazırlanan şerbeti içiyordu. Tam bu dakikalarda eve gelen silahlı bir grup önce doğrudan erkeklerin bulunduğu odaya yöneldi. Ellerindeki Kalaşnikof marka otomatik tüfeklerin tetiğine basan saldırganlar, erkekleri yaylım ateşine tuttu. Oda bir anda kan gölüne döndü, cesetler birbirinin üzerine düştü. Saldırganlar bununla da yetinmedi, yaralıları başlarına ateş ederek tek tek katletti. Erkekleri kurşuna dizen saldırganlar, bu kez korku içinde çığlıkların yükseldiği kadın ve çocukların bulunduğu odaya girdi. Gözlerini bile kırpmadan içlerinde 1 yaşındaki bebeklerle hamile kadınların da bulunduğu kalabalığı otomatik silahlarla taradı. Yine sağ kalanlar bir bir bulunup başlarından vurularak öldürüldü. 20 dakika kadar süren katliamın ardından silahlar sustuğunda, 6 çocuk, 16 kadın, toplam 44 kişi can vermişti. 3 kişi de yaralı kurtuldu. 12 KİŞİ GÖZALTINDA... İki saat önce zılgıtların atıldığı, türkülerin söylendiği köyden artık feryatlar yükseliyordu. Katliamdan şans eseri kurtulanlarla birlikte, diğer köylüler hemen jandarmaya bilgi verdi. Ekipler köye ulaştı, ardından çevrede araştırma başlatıldı. Saldırıya karıştığı tespit edilen 8 zanlı silahlarıyla birlikte çok geçmeden yakalandı. Ardından 4 kişi daha gözaltına alındı. Zanlıların kimlikleriyle birlikte saldırıya ilişkin korkunç gerçek de ortaya çıktı. Saldırganlar, Çelebi ailesinin Bilge köyünden 2 km. uzaklıkta bulunan Sultan köyünde yaşayan akrabalarıydı. SİLAH SESLERİNİ DUYUNCA IŞIKLARI KAPATTIK Yaklaşık 4 yıldır Bilge Köyü’nde öğretmen olarak görev yapan Sadık Akbulut, davetli olduğu düğüne uyuyakaldığı için gidemedi. Evet, çıplak gerçek bu. Ve bu sayede ölümden kurtuldu. ''Uzun süredir görev yaptığımız için köydekilerle çok samimiyiz. Çelebi ailesi bizi de düğüne davet etmişti. Ancak eşim dinlenmek için uzanmış ve uykuya dalmıştı. Bende kendisini uyandırmak istemediğim için düğüne gidemedik. Akbulut, köydeki erkeklerin tamamının saldırının ardından Mardin'deki hastanelere gittiğini, bu nedenle köyde sadece kadın ve çocukların kaldığını belirterek, ''Bir evde toplanan kadınlar ölenlerin ardından ağıt yakıyor'' diye konuşuyordu. “BABAMIN GÖZLÜĞÜ KAN İÇİNDE YERDEYDİ” Öldürülenlerden gelin Sevgi Çelebi'nin 12 yaşındaki kız kardeşi M.Ç, gündüz teyzesiyle birlikte köydeki evleri tek tek dolaşıp, insanları ablasının nişanına çağırdı… Bilemezdi ki çağrısına kulak verenlerin katledileceğini… 'Nişana herkes gelmişti ve ev çok kalabalıktı. Önce erkeklere yemek hazırladık ve onlar yemeklerini yedi. Erkekler namaz kılmaya başlamıştı. Ardından biz de tam kadınlara yemek vereceğimiz sırada, bir anda silahlar patlamaya başladı.” diyordu olayın hemen ardından. Gözleri doluyor, boğazında düğümlenen cümleler ağır aksak çıkıyordu: “Ben dışarıya kaçıp, karanlıkta yere kapanarak silah seslerin kesilmesini bekledim. Sonra odaya girdiğimde herkes yerde yatıyordu. Ablamın cesedi de yerdeydi. Babamın gözlüğü kanlar içindeydi. Bizim odalarımız uzundur. Ama yerler tamamen doluydu ve herkes yan yana doldurmuştu. Annem, babam ve 6 kardeşim öldü. Tam bir vahşetti. Aileden sadece ben ve bir ablam kaldık. Ağabeyim daha yeni öğretmen olmuştu ve işe de yeni başlamıştı. Biz şimdi yetim mi kaldık' diyor, onu dinleyenleri, okuyanları hıçkırıklara boğuyordu. “3 KADIN HAMİLEYDİ! TAM BİR VAHŞET” Türkiye’ye bomba düşmüştü adeta. Ertesi gün gazetelerin günler süren manşet yolculuğu başlıyor, televizyonlar canlı yayınlarla olayın ayrıntılarını yansıtmaya uğraşıyordu. Bilge Köyü katliamı devletin zirvesini de yürekten yakmıştı. Olay yerine ilk gidenlerden biri de İçişleri Bakanı Beşir Atalay oldu. Ancak Atalay, öyle bir açıklama yaptı ki, duyanlar vahşetin boyutunu bir kez daha idrak etti: “Ölenlerden üçü hamileymiş!” Olayda 6'sı çocuk, 17'si kadın 44 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Bakan şunları söylüyordu: 'Olay çok acımasız bir vahşet. Olayın cereyan ettiği gece herkes görevini yaptı. Diyarbakır ve Mardin'deki ambulanslar seferber edildi. Çelebi ailesinin nişan töreninde yapılan saldırıda 6 çocuk, 17 bayan, 44 vatandaş öldü. Tam bir vahşet. Kolay açıklanabilecek bir olay değil. Fevkalade üzücü. Lanetliyoruz. Olay yeri anlatılamaz bir durumda. Kadınlardan 3 tanesi hamile. Aralarında 6 aylık bebekler de var, küçük çocuklar da var. Olayın bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gereken ne varsa yapılıyor.' PEKİ 44 KİŞİNİN CANINA MÂL OLAN SEBEP NEYDİ? Korkunç katliama ilişkin soruşturma sürerken nedenine ilişkin iddiaların da ardı arkası kesilmiyordu. Bir iddiaya göre katliamın nedeni kız meselesiydi… Köylülerden bazıları, saldırganlardan birinin, nişanı olan Sevgi Çelebi'ye aşık olduğunu, hatta aralarındaki husumete rağmen ailesinden istettiğini söyledi. Ancak kızın babası Cemil Çelebi, evliliğe karşı çıkmış ve kızının yine akrabası olan Diyarbakırlı Arı ailesinin oğlu Habip'le evlenmesine karar vermişti. Bunun üzerine aralarında zaten husumet bulunan akrabaların böyle bir katliama imza attığı öne sürülüyordu. Yani sebep kız meselesiydi. Katliamının altından, kan davası ve töre cehaleti çıktı... Akrabalarının, kan davalı aileye kız vermesine karşı çıkan bir grup, nişan gecesi köyü bastı. Çoğunluğu kendi akrabaları olan erkekleri namazda, kadın ve çocuklarıysa şerbet içerken katletti. AYNI KIZI MI İSTEDİLER? Çelebi Ailesi ile Arı aileleri arasında, 20 yıl kadar öncesine dayanan bir kan davası vardı. Cemil Çelebi’nin Arı ailesine kız vermesine, aile içinden karşı çıkanlar vardı. Sultan köyündeki Çelebi ailesi üyeleri Cemil Çelebi’yi birkaç kez uyarmıştı. Ancak tüm ısrarlara rağmen nişan yapılmasına öfkelenip katliam yapmışlardı. Saldırıyı gerçekleştiren akrabaların aynı kızı istediği ancak olumsuz cevap aldıkları da öne sürüldü. Katliamda yakınlarını kaybeden, yıllardır İstanbul’da yaşayan Kerim Ayta ise “Koruculukla zenginleşen ailede alabalık tesisleri yüzünden rant kavgası vardı” diye konuşuyordu. ÖLÜ TAKLİDİ YAPARAK KURTULDU 44 kişinin can verdiği kanlı saldırıda bir de mucize kurtuluş hikâyesi yaşandı. Lise öğrencisi Murat Çelebi, baskından ölü taklidi yaparak kurtulmayı başardı. Akrabalarının nişanına gidenlerden biri de 17 yaşındaki Murat Çelebi idi. Mardin Milli Piyango Lisesi 3. sınıf öğrencisi Murat, nişan için köye giderek evdeki eğlenceye katıldı. Ancak eğlencenin ardından namaza geçildiği sırada yaşanan katliamda Murat da sağ bacağından vuruldu. Saldırganların herkesi öldüreceğini anlayan Murat gözlerini kapatarak ölü taklidi yaptı, saatler gibi gelen dakikalar boyunca da saldırının bitmesini bekledi. Saldırganlar gittikten sonra gözlerini açan Murat eve gelen yakınları tarafından Mardin Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakıma alınan Murat Çelebi’nin bacağındaki kurşun çıkarıldı. Katliam, olaydan kurtulanlarda onarılması mümkün olmayan derin izler bırakırken öksüz ve yetim kalan 61 çocuk, minik yürekleriyle yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyor. Olayda anne ve babalarını kaybeden çocuklar 2 yıllık gelişmeleri ve köye gelenleri şaşkınlıkla izleyip yaşananları algılamaya çalışırken ziyaretçilerin kendilerine hediye ettiği oyuncaklarla oynarken kısa süre de olsa çevredeki gelişmelerden kopup çocukluğun verdiği mutlu dünyada yaşıyor. Geçen sürede politikacısından, sanatçısına, sporcusundan, sivil toplum kuruluşu temsilcisine kadar her kesimden binlerce kişi köye gelip büyük acıyı paylaşırken olayın mağdurlarını da teselli etti. Aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Gülben Ergen, Meltem Cumbul ile Hakan Şükür'ün de bulunduğu kişiler, çocukların çeşitli aktivitelerle olayın üzüntüsünden biraz olsun uzaklaşmasını sağladı. Devlet bütün kurumlarıyla Bilge köyü sakinlerinin ihtiyaçlarını giderirken olayın hemen ertesinde valilik köyde kurduğu mutfakta sıcak yemek verirken özellikle çocuk ve kadınlara çeşitli kurumlarca rehabilitasyon desteği sağlandı. Çocukların daha güvenli ve köye daha yakın bir yerde eğitimlerini sürdürmeleri için yaptırılan, 4 ayda tamamlanan Bilge Köyü İlköğretim Okulu, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından açıldı. Çocuklar yeni okullarında öğretmenleri eşliğinde yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışırken köye gelen ziyaretçilerin kendilerine gösterdikleri yoğun ilgiden oldukça memnun oluyorlar. Bu arada, eski Mardin milletvekili Süleyman Bölünmez, katliamda yaşamını yitirenlerin defnedildiği köy mezarlığını yeniden düzenleyerek yöreye özgü Mardin taşından yaptırdı. Mezar taşlarında ölüm tarihi yerine 'veda tarihi' ibaresi yer alıyor. Valilik köy sakinlerine sıcak yemek dağıtmaya devam ederken güvenlik güçleri olayın ardından kurduğu geçici karakolda önlemini sürdürüyor. Ziyarete gelenler jandarma kontrolünde köye alınıyor. İmam Hacı Kazım Ozan'ı unutmadılar İdealleri uğruna doğduğu yerden çok uzaktaki bir köye insanlar arasındaki sevgi ve hoşgörüyü yaymak amacıyla gelen ve hain saldırıda görevi başında 'şehitlik' mertebesine ulaşan, nikah töreni için davet edilen ve cemaate namaz kıldırdığı sırada hain saldırının hedefi olan Hacı Kazım Ozan, yüreğindeki büyük sevgiyi köydeki herkese aktarmayı başararak yöre insanının en güzel anıları arasında yerini almayı başardı. Ozan, köy sakinleriyle güven köprüsü kuran, ölmeden önce çocuklara kuran okumayı öğretmenin yanı sıra üniversiteye hazırlanan gençlere her akşam evinde matematik, fizik ve kimya gibi dersleri vererek üniversiteye gitmeleri için büyük emek verdi. Daha önce köy dışına hiç çıkmamış olan köyün kızları başta olmak üzere bütün çocukları bölgedeki tarihi mekanlarına götürüp ufkunu açarak farklı bir imam portresi çizen Ozan'ı Bilge Köyü sakinleri unutmadı. Ozan, memleketi Ankara'nın Beypazarı ilçesinde toprağa verilmesine rağmen Bilge Köyü sakinleri Kazım Ozan için köyde temsili mezar yaptırdı. Saldırıyı düzenleyenlerin yakınları olan 58'i çocuk, 18'i kadın 84 kişi, olayın ardından güvenlik güçlerince alınan önlem sayesinde köyden çıkarılarak ilk olarak Mazıdağı Fosfat Tesislerine, ardından Mardin'den yaklaşık 2 bin kilometre uzaklıkta Kırklareli'nde kendileri için satın alınan 32 konuta yerleştirildi. Bu ailelerin okul çağındaki çocukları Kırklareli'ndeki okullara yerleştirilerek eğitimden yoksun bırakılmadı. Kırklareli Milli Eğitim Müdürlüğünce yetişkinler için 1. derece okuma yazma ve biçki dikiş kursları açıldı. Bunun yanı sıra Mardin'den gelen ailelerin Kırklareli'nde kendilerini yalnız hissetmemeleri için valilik başta olmak üzere tüm kuruluşlarca 84 kişiye her türlü destek verildi. Saldırının ardından sanıklar hakkında iddianame hazırlayan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın güvenlik gerekçesiyle başka bir ilde yapılması için Adalet Bakanlığı aracılığıyla Yargıtaya talepte bulundu. Talebin kabul edilmesinin ardından yargılamanın güvenlik gerekçesiyle Çorum Ağır Ceza Mahkemesinde yapılması kararlaştırılırken ilk duruşma 2 Eylül 2009 tarihinde gerçekleştirildi. 8 duruşmanın ardından, 26 Nisan 2010 tarihinde dava sona ererken 8'i tutuklu 13 sanık hakkında açılan davada 6 kişiye 44 kez ağırlaştırılmış müebbet, yaşı küçük olan 1 sanığa 44 kez 15 yıl, evinde silah bulunduran 1 kişiye 15 yıl, havaya ateş açtığı iddiasıyla tutuksuz yargılanan kişiye 6 ay hapis cezası verildi. Tutuksuz yargılanan 4 kişi beraat etti. KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMI GERÇEKLEŞTİREN AİLENİN YAKINLARI GÖÇ ETTTİ KATLİAMI GERÇEKLEŞTİREN AİLENİN YAKINLARI GÖÇ ETTTİ KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER... KATLİAMIN ARDINDAN YÜREK BURKAN KARELER...