Erdoğan, "Özbekistan, bizler için medeniyet tasavvurumuzu şekillendiren alimlerin yetiştiği, ilim, irfan ve kültür dünyamızı besleyen hayat pınarlarımızdan en önemlisidir. Biruni, Mirza Uluğbek, İbn-i Sina, Harezmi, Ali Kuşçu gibi ilim erbabı, İmam Buhari, İmam Maturidi, İmam Tirmizi, Bahauddin Nakşibendi gibi manevi önderlerimiz bize Maveraünnehir'in armağanıdır." dedi.
"Amelde Birlik ruhuyla çalışarak ilişkilerimizde çığır açtık"
Uluğ Bey'in, 36 yıl devlet yönetmenin yanında, yaptırdığı rasathane ile bugüne kadar sönmeyen bir ilim ateşi yaktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sarayını adeta bir akademiye dönüştüren, zamanının meşhur bilginlerini buluşturan bu ilim sevdalısı hükümdar, Buhara Medresesi'nin girişine 'İlim tahsil etmek, kadın ve erkek herkese farzdır' Hadis-i Şerifini nakşettirmişti. Zic-i Uluğ Bey dediğimiz yıldız kataloğu, teleskop bulununcaya kadar hazırlanmış en mükemmel eser kabul ediliyordu.
İşte bu ilim iklimi, asırlar boyunca Taşkent ile Ankara, Semerkant ile Konya, Buhara ile Bursa, Hive ile Edirne'yi aynı şekilde beslemiş, zenginleştirmiştir. Bu anlamlı günde Millet Kütüphanemizin açılışını Zat-ı Devletleriyle birlikte yaparak, ortak medeniyetimiz konusunda tüm dünyaya çok önemli bir mesaj verdiğimize inanıyorum. Zat-ı Devletlerinin ata yurdumuzun Yurt Başı olmasını müteakip, 3 sene gibi kısa bir sürede, Amelde Birlik ruhuyla çalışarak ilişkilerimizde çığır açtık."