Fetullahçı Terör Örgütü'ne himmet adı altında para toplayıp bunu paravan şirketler vasıtasıyla kara para aklayarak kaynak sağlayan İpek-Koza Holding'e kayyum atanması paralel medya tarafından hukuksuz olarak nitelendiriliyor. Ancak gerçekler FETÖ ve yandaş medyasının yazdığı gibi değil. Savcılık bu şirketin terör örgütüyle bağlantılarını tespit ettiği için kayyum atadı. İşte tüm hukuki gerekçeleriyle kayyum atanmasıınn nedenleri: Paralel Medya, Ankara Cumhuriyet Savcısının talebiyle Koza-İpek Holding'e kayyum atanması konusunda kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. MASAK'ın usulsüzlük tespit edemediğini buna rağmen bu şirketlere kayyum atandığını iddia ediyor. Kayum tayini talebi MASAK'ın değil savcılığın bir talebidir. Savcılık, MASAK dahil her kuruma inceleme yaptırabilir. Savcılığın açıklamasında, bilirkişi incelemesi yaptırdığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, MASAK'ın da bu şirketlerde çok sayıda usulsüzlük yapıldığına ilişkin tespitleri medyada yer almıştır. Ankara Cumhuriyet savcılığının bu şirketlere kayyum tayin edilmesinin ana nedeni, bu şirketin terör örgütüyle bağlantılarının tespit edilmiş olması... İşte İpek-Koza Holding'e Kayyum atanmasının nedenleri ve gerçekler: 1)GELİR VE GİDER KALEMLERİ ÖRTÜŞMÜYOR Bütün ticari şirketler, gelir ve giderlerini, vergi usul kanunlarına ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tutmak zorunda. Gelir kalemlerinin ve gider kalemlerinin denetlenebilir ve şeffaf olması gerekmektedir. Koza-İpek Holding'e kayyum atanmasını talep eden savcılık, gelir ve gider kalemlerinin birbiriyle uyumlu olmadığını, örtüşmediğini, sahte belge bulunduğunu tespit etti. Gelir ve gider kalemlerinin birbirini teyid etmemesi, bu şirketin gelir kalemlerinin de gider kalemlerinin de gerçek dışı (sahte) olduğunu göstermektedir. 2)ALTIN İMALATINA İLİŞKİN VERİLER ÇARPITILDI Uzmanlar, altın üretimi yapan şirketlerin maliyete ilişkin verileriyle Koza Altın işletmeleri A.Ş.'nin maliyet verilerini karşılaştırmış, Koza Altın işletmeleri A.Ş.'nin bu kadar düşük bir maliyetle altın üretmesinin imkansız olduğu sonucuna varmıştır. Koza Altın işletmeleri A.Ş. bu kadar düşük bir maliyetle altın üretemeyeceğinden, üretim miktarının yüksek gösterildiğini, aradaki farkın, yasal olmayan gelir kalemleriyle (çok sayıda kişinin ödemeleriyle/bağışlarıyla) kapatıldığını tespit etmiştir. Cemaat medyası, bilirkişilerin yerinde inceleme yapmadığını, yerinde inceleme yapılmadan belirlenemeyeceğini iddia etmektedir. Bu iddia mesnedsizdir. Türkiye'de aynı konuda faaliyet gösteren diğer şirketlerin verileri ve denetim yapılan şirketin eski verileri bunun için yeterlidir 3)HOLDİNG ŞİRKETLERİ HEP AYNI KİŞİLERCE YÖNETİLİYOR Uzmanlar, Koza-İpek Holding'e bağlı şirketler üzerinde yaptıkları incelemede, bu şirketlerin yöneticilerinin büyük bir çoğunluğunun aynı kişiler olduğunu tespit etmiştir. Gerek Türkiye'de ve gerekse Dünyada, grup şirketler (holdingler) incelendiğinde, belli sayıda kişi tarafından yönetilmediği, ilgili sektörden anlayan kişilerin yönetici olarak görevlendirildiği görülür. Grup şirketler, gerçekte bir kişiye ait ise, kontrol altında tutabilmek için, daha az sayıda kişi görevlendirilir. Bu şirketlerdeki yöneticilerin, gerçekte bu şirketlerin yöneticisi olmadığını, üst bir yapı tarafından 'görevlendirilen' kişiler olduğunu göstermektedir. 4) HİMMET ADI ALTINDA KARA PARA AKLANDI Uzmanlar tarafından yapılan araştırma ve incelemede, çok sayıda kişinin bağış listesi bulunduğu tespit edilmiş, altınlar bulunmuştur. Bu listeler, şirketin, ticari faaliyet dışında, 'başka faaliyetler' yürüttüğünü, kaynağı belirsiz paralar topladığını, toplanan paraları muhasebe sistemine aktararak, akladığını, aklandıktan sonra başka yerlere transfer edildiğini göstermektedir. Dünyanın her yerinde, kaynağı belirsiz para 'kara para'dır ve suçtur! Hiçbir şirket, kaynağı belirsiz paraları, şirketin kasasına aktarıp, muhasebe kayıtlarında 'gelir' olarak gösteremez. ABD'nin en büyük şirketlerinden biri olan ENRON, muhasebe hileleri açığa çıktığı için iflas etti, yöneticileri nitelikli dolandırıcılık nedeniyle soruşturmaya maruz kaldı 5)BORSADA MANİPÜLASYON YAPTILAR Savcılığın tespitlerinden biri de, şirket hisselerindeki gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla, borsada hisse senetlerinin şişirildiği ve yatırımcıların yanıltılmış olmasıdır. 6)ŞİRKET, GELİRİNDEN FAZLA BAĞIŞ YAPTI Savcılığın bilirkişilere yaptırmış olduğu incelemede, gelirinden fazla bağışta bulunduğunu tespit edilmiştir. Koza İpek Holdingin muhasebe kayıtlarında, 20 milyon 706 bin 100 TL kar elde ettiği kaydedildiği halde, 32 milyon 359 bin 267 TL bağış ve yardımda bulunduğu kaydedilmiştir. Bir şirketin kazanamadığı bir parayı bağış yapmasının imkansızlığı ortadadır. Bu tespit, yasa dışı olarak toplanan paraların, bu şirketler kanalıyla kaynağı belirsiz yerlere aktarıldığını kanıtlamaktadır. 7)SAHTE İMZALAR KULLANDILAR Savcılık, yönetim kurulu karar defterindeki yönetim kurulu üyelerine ait bazı imzaların sahte olduğunu tespit etmiştir. Hiçbir şirket yöneticisi, diğer yönetim kurulu üyelerinin imzasını almadan böyle bir yola başvurmaz. Bir ortağın yerine sahte imza atabilmesi için, bu ortağın itiraz etmeyeceğini, itiraz etmesinin mümkün olmadığını bilmesi gerekir. 8)ŞİRKET DIŞI BİNLERCE MAİL GÖNDERİLDİ Savcı, çok sayıda kişinin, şirketin faaliyetiyle ilgisi olmayan mail gönderdiğini, mağduriyetini ilettiğini tespit etmiştir. 9)-FETÖ PARA KASASINA SALDIRINCA TEPKİ GÖSTERDİ Savcılık tarafından kayyum tayin edilmesi istenen şirketlerin cemaatin kasası niteliğinde olduğunu gösteren bir başka kanıt da, bu şirketlere kayyum tayin istemesinden sonra FETÖ medyasının, savcıya, MASAK'a, kayyum tayin eden mahkemeye, kayyum tayin edilenlere, topyekün saldırıda bulunmasıdır. Bu şirketlerin FETÖ ile 'ilgisi' olmasaydı, bu kadar tepki gösterir miydi? Bu da, kayyum tayin edilen şirketlerin bu yapının para kasası olarak kullanıldığını açıkça gösteriyor. 10)AKIN İPEK'İN KAÇMASI, ŞİRKETİN YASAL FAALİYETTE BULUNMADIĞINI GÖSTERİYOR Hiçbir şirket sahibi, büyük emeklerle büyüttüğü bir şirketi, bu kadar kolay bir şekilde terk edip yurtdışına kaçmaz. Örgüt lideri Fetullah Gülen için 'Bir gülüşüne bütün servetimi feda ederim' diyen Akın İpek'in şirketlere kayyum tayin edilmeden yurtdışına kaçması, bu şirketlerin faaliyetlerinin yasal olmadığını göstermektedir. Akın İpek, eğer gerçekten şirketinin yasal faaliyet çiinde olduğunu ve verilemeyecek hesabının olmadığıın düşünüyorsa Türkiye'ye dönmeli, şirketlerle ilgili iddialara birer birer cevap vermelidir.