Her şey BabelColour isimli Twitter kullanıcısının paylaştığı bir fotoğrafla başladı. Fotoğraf Eylül 1943'te çekilmiş (Yer ise Cornish Beach olarak geçiyor). Bu fotoğrafta bir kişi dışında her şey normal görünüyor. Fotoğrafın ortasında yer alan ceket ve pantolon giymiş adama dikkat edin! Sanki elinde akıllı telefon veya benzer bir cihaz varmış, onunla uğraşıyormuş gibi duruyor. Fotoğrafın cep telefonunun icadından 30 sene önce çekilmiş olduğunu da belirtelim. İşte bu adam sosyal medyada tartışma konusu oldu. Komplo teorisyenleri adamın zaman yolcusu olduğunu iddia etti. Hatta Dr Kevin Purcell konuyla ilgili olarak 'İyi yakalanmış bir an' dedi ve fotoğraftaki kişinin mobil cihazını kontrol eden bir zaman turisti olduğunu belirtti. Bununla birlikte Humphryes isimli biri ise adamın elinde sigara olduğunu vurguladı ve zaman yolculuğu iddialarını da saçma olarak değerlendirdi. 2010 yılında bir kullanıcı, Charlie Chaplin'in 1928 yılına ait The Circus filminden ilginç bir kare yayınlamıştı. Bu karede telefonla konuşarak yürüyen bir kişinin yer aldığını ileri sürmüştü. ZAMAN YOLCULUĞUNA AİT DİĞER FOTOĞRAF 1941 yılında çekilmiş bu fotoğraf, dünyada zaman yolculuğunun temsili fotoğrafı konumunda. Bir köprü açılışı sırasında çekilen fotoğrafta, dönemin kılık kıyafetiyle alakası olmayan giyinimde bir adam ve elindeki kayıt cihazı dikkat çekiyor. Zaman yolculuğu ne kadar gerçektir bilinmez ancak söz konusu kişinin gözlüklerinden tutun tepeden tırnağa zamanının çok ötesinde olduğu kesin. Zaman yolcularına ait olduğu iddia edilen fotoğraflar dışında gizemini koruyan ve üstüne tartışmalar dönen başka fotoğraflar da var. İşte onlardan bazıları... FAZLADAN EL! Bu fotoğrafta ise dört çocuk kameraya poz veriyor ancak fotoğrafta fazladan bir el var. Hayır bir göz yanılması söz konusu değil ve beşinci bir çocuk arkadan elini uzatmıyor. Beşinci çocuk olmadığını düşünecek olursanız, bu fazladan elin fotoğrafta nasıl belirdiğini söylemek son derece güç. SEMADAKİ UFO 15. yüzyılda Domenico Ghirlandaio tarafından çizilen bu son derece ünlü tabloda Hz. Meryem ve Aziz Giovannino resmedilmiş. Ancak arka planda tam anlamıyla bir UFO gözlemi söz konusu. Palazzo Vecchio koleksiyonunda yer alan bu tablodaki UFO'nun sırrı yüzyıllardır çözülemiyor. PHOENIX IŞIKLARI 1000'den fazla kişi tarafından Arizona ve Nevada semalarında görülen bu ışıklara ait pek çok görüntü ABD hükümeti tarafından toplatılsa da, 13 Mart 1997'de olaya tanık olan pek çok kişi, o anı bu ve benzeri fotoğraflarla ölümsüzleştirdiler. Işıkların genel bir kanıyla dünya dışı canlıların dünyayı ziyareti olarak yorumlanması söz konusu. Ancak gerçekte tam olarak ne oldukları belirsiz. SOLWAY FIRTH ASTRONOTU Jim Templeton bir doğa gezisi sırasında kızının fotoğrafını çektikten sonra ortaya çıkan garip görüntü, en bilinen garipliklerdendir. Fotoğrafın üstünde oynama yapılıp yapılmadığını inceleyen Kodak firması, çekilen fotoğrafın gerçek olduğunu onaylamıştır. Görüntüde kızın arkasında beliren astronot benzeri varlığın oraya nasıl geldiği tam bir muammadır. LOS ANGELES OLAYI 2. Dünya Savaşı sırasında 1942'de meydana gelen olayda Los Angeles semalarında devasa büyüklükte ve ışıklar saçan bir cisim belirir. Bu aracın öncelikle Nazilerin gizli bir silahı olduğu düşünülse de, söz konusu hava taşıtını yakından görenlerin tarifleri, aracın dünya dışı bir teknoloji olduğuna dair izlenimler yaratmıştır. Savaşın gergin atmosferi sebebiyle panik olan Los Angeles'taki askeri birlikler top atışlarıyla cismi düşürmeye çalışırlar. Bu fotoğraf cisme ait en net görüntü olup, cisme açılan atışların çoğu isabet etmesine rağmen araç düşürülememiştir. Geldiği gibi birden ortadan kaybolan cisme açılan ateş olayın Los Angeles Savaşı olarak anılmasına sebep olmuştur. KARA ŞÖVALYE Dünya etrafında 13.000 yıldır radyo sinyalleri yayan bu cisim keşfedildiğinde fotoğrafları çekildi ve varlığı kanıtlandı. Ancak sonrasında kayıplara karıştı ya da en azından söylenenler bu yönde çünkü söz konusu aracın NASA tarafından yakalanıp incelemeye alındığı da rivayet ediliyor. Aracın tam olarak ne olduğu ve şu an nerede olduğu bir muamma. Kara Şövalye adı verilen cisme ait geriye kalan fotoğraflar ise, söz konusu olayın tek kanıtı konumunda. BABUŞKA HANIM Gerçek adı bilinmediği için Babuşka Hanım olarak anılan kadın, Kennedy suikastinde, suikastçinin bulunduğu noktayı fotoğraflayan tek kişi olarak biliniyor. Hatta suikastçinin fotoğraflarını da çektiği ciddi bir rivayet olarak dolaşıyor. Ancak Babuşka Hanım'ın gerçekte kim olduğu ve nerede olduğu bilinmiyor. Ona dair tek bilgi bu fotoğraf ve bu fotoğrafın ardından çekilen fotoğraflar. 1963'teki suikast anından sonra Babuşka Hanım'ın izi bulunamıyor. Hatta FBI'ın arananlar listesinde olduğu biliniyor. AY PİRAMİDİ Apollo 17 görevi sırasında çekilen bir fotoğraf halka sızdıktan sonra açıklanamayan gizemli görseller arasındaki yerini aldı. Bu fotoğraf başta NASA tarafından karartılarak karanlık olduğu gerekçesiyle imha edilmeye çalışılsa da, fotoğrafın dijital ortamda kontrastıyla oynandığında çok belirgin bir şekilde Ay'da bir piramidin yer aldığı görülüyor. HOOK ADASI CANAVARI 1924'te çekilen ve sonradan renklendirilen bu fotoğrafta Hook adası açıklarında deniz altındaki devasa bir canlı görüntülenmiş. Bu canlının türü ve ne olduğuna dair herhangi bir bilgi günümüzde de olmamakla birlikte, fotoğrafı çeken Robert Le Serrec ve karısı, canlının son derece saldırgan bir yapıda olduğunu tarihe not düşmüşler. HESSDALEN IŞIKLARI Norveç'in Hessdalen vadisinde 2007'de çekilen bu fotoğraftaki ışıkların ne olduğu henüz daha çözülemedi. DÜŞEN BEDEN Texas'taki evlerine yeni taşınan Cooper ailesinin çektiği bu fotoğrafta yukarıdan aşağı, tepe taklak sarkan bir beden arka planda gözüküyor. Fotoğraf üzerinde yapılan incelemeler fotoğrafın gerçek olduğunu ortaya çıkartsa da, aslında var olmayan korkutucu görüntünün nasıl oluştuğu hala bir sır. KAR MUCİZESİ Masolino Da Panicale (1383-1440) tarafından 'Kar Mucizesi' adı verilerek resmedilen eser bugün hâlâ Santa Maria Maggiore kilisesinde, Floransa İtalya'da sergilenmekte. İsa ve Meryem tasvirinin altında gökyüzünün UFO'lar ile kaplandığı bir günü tarif etmekte. Söz konusu gün ile ilgili kayıtlar Vatikan güncelerinde saklı tutulmaktadır. Olayla ilgili pek çok söylenti dönemin Vatikan yönetimi tarafından baskılarla kaynaklardan silinmiş. Eserin sahibi Panicale, uzun bir süre yardımcılığını yaptığı Kardinal Branda Castiglione'den hikayeyi dinlemiş ve olayı bu şekilde tasvir etmiş. Söz konusu olayı kar ve bulut olarak şifreleyen Panicale bu şekilde Vatikan'ın sansüründen kurtulmayı başarmış. Ancak bu çalışmanın ardında anlatılmak istenen gökyüzü olayının tam olarak ne olduğu gizemini korumaktadır. MICROMEGAS Voltaire'in (1684-1778), 1752'de yazdığı 'Micromégas' adlı felsefi bir romanda günümüzdeki UFO tasvirleriyle birebir uyan çizimler yapmış ve romanın gerçek deneyimlerden esinlenilerek kurgulandığını anlatmış. Micromegas'ta yer alan çizimlerdeki gök cisimlerinin ne olduğu hâlâ daha bilinmiyor. SIRIBURG KUŞATMASI Bu görsel bir 12. yüzyıl el yazması olan 'Annales Laurissenses'te (tarihi ve din olaylar hakkında bir kitap) kaleme alınan Sigiburg kuşatması sırasında iki Fransız şövalyesinin 776 yılında gördükleri uçan cisimleri tasvir etmekte. Kitaptaki bilgiye göre Saksonlar Fransızları Siriburg'da kıskıvrak kuşatırlar. Aniden gökte iki büyük dönen kalkanlar(!) görülür. Bu olayı anlatan çizimler, her ne kadar düzmece olarak tanımlansa da, Siriburg kuşatmasında daha iki tarafın da birbirine bir ok bile atmadan, nedense(!) korkarak kaçtığı ve savaşın başlamadan bittiği bilinmektedir. NUREMBERG OLAYI Bu çizim 14 Nisan 1561 tarihinde Nuremberg'te meydana gelen gerçek bir olayın dönemin yazılı kayıtlarına geçmiş bir belgesidir. Hans Glasser tarafından çizilmiştir. Gökyüzünde bir anda beliren küreler, haçlar ve tüpler bir saat boyunca ışıklar ve alevler saçarak mücadele ederler. Birçoğu toprağa düşerler ve bölge tarihinin en büyük yangını çıkar. Bölge halkı yangından atmosfere salınan gazlar sebebiyle söndürme girişiminde bulunamazlar. Birçok kişi zehirlenerek can verir. Yangın gökyüzünde siyah bir mızrak ucuna benzeyen devasa bir cisim belirene kadar sürer. İnsanlar korkularından evlerine kapanır. Nuremberg'in dünyayla ilişiği bir süreliğine kesilir. Olaylar sakinleşince halk evlerinden dışarı çıkar. Yangın sönmüş hava temizlenmiş ve ortada herhangi bir gökcismi vs. kalmamıştır. Söz konusu olaya dair tek görsel olan bu eser bugün Wickiana Koleksiyonu içerisinde. BASEL OLAYI Samuel Coccius tarafından çizilen eserde 1566 yılında gerçekleşen olayda, İsviçre'nin Basel şehri üzerinde sergilenen bir ufo resmi geçidi resmedilmektedir. Basel'de gerçekleşen bu olayda sayılamayacak kadar fazla siyah küre gökyüzünde belirir halk paniğe kapılır hatta kıyametin geldiği düşünülerek Vatikan'a haberciler gönderilir. Bu eser de yine Wickiana Koleksiyonu'na dahil olarak Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir. PARA 1680'lerde Fransa'da kullanılan bir madeni paranın üstündeki çizimler de bir hayli ilginçtir.. Aynı döneme ait pek çok parada ulusal simgeler, dini simgeler kullanılırken bu bastırılan parada nedense bir UFO resmedilmiş. MAYA TABLETİ Güney Amerika'daki pek çok kalıntıda UFO ve benzeri garipliklere dair çizimler bulmak mümkün. Bu taş tablet de onlardan biri. Kaba taslak bir uzay yolculuğunun anlatılmaya çalışıldığı çizimler antik çağların Uzay Yolu dizisi tadında... AY YILDIZ Türk piramitleri olarak bilinen bugün Çin topraklarında yer alan, eski Türklere ait büyük tümülüsler (anıt mezarlar) içerisinde şaşırtıcı çizimler dikkat çekiyor. Duvarların yapımı sırasında iç duvarlara kazınan, 'Ay-Yıldız' ve Oğuzların Kayı Boyu'nun, yani günümüzde Türkiye Türkleri olarak geçen Türk kavmimin, damgası olan 'I Y I' sembolünün bulunması tartışmalara yol açmıştır. Türklerin İslamiyet ile birlikte kültürlerine kattıkları düşünülen Ay-Yıldız sembolünün kökeninin çok daha eskilere dayandığı yönünde önemli bir kanıt olan bu çizimlerin sırrı henüz aydınlatılamamıştır. ÜNLÜ KIEV KOZMONOTU Bu heykelcik Avrupa'da bulunan 'uzay adamı' özelliklerini gösteren tek buluntudur. Yaşı çok eskidir. Tarih öncesine ait küçük Japon heykelcikleri. Yakalarında civata taşıyan bu heykelcikler bir tür uzay başlığı ve elbisesi taşımaktadır. Hatta bunlardan biri çok büyük gözlük takmaktadır. Sanki güneş ışığından korunmak ister gibi. ANTIKYTHERA MEKANİZMASI 1900 yılında Girit adasında bulunmuştur. M.Ö. 1.yüzyıla tarihlenmektedir. Bu antik bronz mekanizma bize eski uygarlıkların düşündüğümüzün aksine daha ileri bir teknik bilgiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Astronomik takvim olduğu düşünülen bu mekanizmada (ya da bir makinanın parçası) içinde başka dişlilerde bulunmaktadır. Amerika'nın New Mexico eyaletinde inanılmaz bir olay yaşandı. Bir uzaylı amatör kameraya bir kadını kaçırırken yakalandı. Kız arkadaşı Jenna Hawser ile yaşayan Jeff Norris gece görüşlü kamerası ile uzaylıyı böyle görüntüledi. Norris uyurken uzaylı ile karşılaştığını hemen panik halinde kamerasına davrandığını söylerken uzaylının başta dostça davrandığını ancak deklanşöre basmasıyla birlikte kaçtığını söyledi. Norris kız arkadaşından üç gündür haber alamadığını söyledi. 1895 yılında İrlanda'da Dyer tarafından mineral araştırmaları sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor. Kafaları karıştıran bir şehir daha. Lübnan'daki Balbek şehri. 20 metreden daha büyük taşların da kullanıldığı bu antik şehir Roma imparatorluğundan da eski. Hatta Sümerlilerin bilgilerine göre bile burası antik bir şehirdi o zamanlar. Taşların büyüklüğünü göstermek amacıyla 2 kişi yapıların arasında dikiliyor. Bugün kimse burasını kimlerin, nasıl, ne amaçla ve ne zaman yaptığını bilemiyor. Modern bilim ise Baalbek'i görmezlikten gelmeye devam ediyor. Bu cisim Kanada'nın Kuzey kutup bölgesindeki Axel Heiberg adası eski fosiller koleksiyonunda bulunmuştur. İncelemeler bunun bir insan parmağı fosili olduğunu gösteriyor. Bu fosil 100 ile 110 milyon yıl öncesine aittir (Creataceous jeolojik dönemi). Bu fosil ' DM93-083 ' numarasıyla arşivlenmiştir. Röntgen ışınlarıyla yapılan inceleme sonucunda yukarıdaki resimdeki siyah kısımların parmak kemiklerine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadar eski zamanlarda insan yaşamış olabilir mi? Yapımı bitirilmemiş bir Obelisk (dikilitaş). Şu anda dikili bulunan en büyük obeliskten 2 kat daha büyüktür. Yapımında bir çok Mısır tapınağının inşasında olduğu gibi kırmızı granit kullanılmıştır. Yaklaşık 40 metre yüksekliğinde ve 1150 ton ağırlığındadır. (Eğer bitirilmiş olsaydı) Kolombiya, Bogota yakınlarında bulunmuş bir insan eli fosili. Fosilleştiği kayanın yaşı 100 - 130 milyon yıldır. Yani, fosilde o kadar sene önce meydana gelmiştir. Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi,Ural Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu kadar eski bir haritanın olması imkansızdır. Bashkir State Üniversitesindeki bilim adamları, çok eski zamanlarda, gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu greçektende insan eliyle yapılmış bir rölyeftir. Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar, nehirlere çekilen çitler, güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir). Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif. 1877 yılında Montezuma tünel şirketinin bir tünel çalışması sırasında 50 milyon yıl eski olan bir lav akıntısının içinde bir tokmak ile bir kap bulundu.(Table dağı - California) Tokmak yaklaşık 30 cm uzunluğunda ve kap ise 10 cm çapında. Bu buluntudan şu sonuç çıkıyor: 50 milyon yıl önce yanardağdan fışkıran lavlar sel olup akarken bu tokmak ile kap oradaydı ve ikisi de lavın içinde gömülü kaldılar. 50 milyon yıl önce! GELECEĞİ GÖREN HARİTA Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti. 10 BİN YILLIK PİRAMİT Japonya 'nın Yonaguni adasının yakınında, denizin 23 metre altında insan yapısı olduğu apaçık belli olan piramitler bulunmaktadır. 183 metre genişliğinde ve 27 metre yüksekliğindeki bu piramitler yaklaşık, 8000 - 10.000 yıllıktırlar. HARÇSIZ TAŞ SET Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş. GENERALİN KEMER TOKASI M.S. 300'lü yıllarda ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası, yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu. ÇIĞLIK TABLOSUNUN MUMYA VERSİYONU Güney Amerika'da Amazon bölgesinde mezar ve tapınak olarak kullanılan gizli bir yeraltı mağarasında bulunan 600 yıl öncesine ait bir düzine mumya, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Bir kadın mumyasının Norveçli ressam Edvard Munch'un ünlü 'Çığlık' tablosunu çağrıştıran biçimde, korku ve dehşetten ellerini yüzüne kapatmış olarak bulunması, büyük ilgi çekti. NASA'NIN ÇÖZEMEDİĞİ RESİM Bu fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinden (NASA) alınmıştır.Fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinin en son teknolojiyle yaptığı teleskoplarla samanyolu gezegeninden sonra evrende elde ettiği en son görüntüdür.Bu fotografa NASA yetkilileri bir açıklama getirememiştir. BOZULMAMIŞ PAPAZ MUMYASI Orijinalliğini koruyan sakallı mumyanın başındaki altın taç, belinde altın kemer, göğsündeki balık ve kasık bölgesindeki kartal şekli üzerindeki yazıların yanı sıra, mumyanın sağ tarafında da altın bir ok yer alıyor. Tabutun baş kısmında ise çeşitli yazılar bulunuyor. YERALTINDAN GELEN KORKUNÇ SESLER Rusya'da birkaç bilim adamı yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar.İlkinde cok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar.Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanın çığlık seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı işini bırakıyor. MISIR HİYEROGLİFLERİNDEKİ GİZEMLİ ŞEKİLLER Abydosdaki Osiris tapınağında bulunan hiyeroglifler de hayli ilgi çekici... Tabakaların üzerine kazınmış helikopter, uçak ve denizaltına benzer şekillerin ne anlama geldiği halen gizemini korumakta. MISIR'DAKİ AMPÜLLER Mısır, Dendera 'daki Hathor tapınağında göze çarpan ampuller. Bu ampuller kıvrımlı kablolar ile bir jeneratöre veya açma kapama düğmesine bağlıdırlar. Ampul şeklindeki cismin içine bir yılan tasviri konulmuş. Bu da ampulün içindeki ince teli gösteriyor olabilir. BÜYÜK PİRAMİT'TEKİ GİZEMLİ KAPI Rudolf Gantenbrink tarafından Büyük Piramitte keşfedilen bakır kulplu kapı. Resim UPUAUT 2 adlı bir araştırma robotu tarafından çekilmiştir.. Hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen gizemli kapı,kraliçe odasından başlayan güney kanallarında yer almaktadır. Bu kapının arkasında başka bir kapı daha bulunmuştur. Yapılan bazı araştrmalar sonucunda içinde ne olduğunu bilmediğimiz bir oda veya odalar bu ikinci kapının arkasında bulunmaktadır.. Aynı kapıdan kral odasından başlayan kuzey kanallarında da bulunmuştur. Burada sorulan en önemli soru şu: Görünüşte hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kapılar Neden buralara kondu? MISIRLILAR AVUSTRALYA'YA MI GİTMİŞTİ? 1900 'lü yılların başlarında 250 civarında hiyeroglif Sydney 'in 100 km. kuzeyindeki Hunter Valley ulusal parkında keşfedilmiştir (Avustralya). Bunlar antik Mısır hiyeroglifleridir. Kuşkuya yer bırakmayacak olan Eski Mısır Tanrısı 'Anubis' çizimi ile birlikte hiyeroglifler şu soruyu akla getiriyor: Acaba Eski Mısırlılar Avustralya 'ya mı gitmişlerdi?