HAKKI YALÇIN - SESSİZ ÇIĞLIK!
Fenerbahçe'nin Antalya'da kazanması gerekiyordu ve kazandı. Pozisyon zengini Fenerbahçe'yi kaç zaman sonra Antalyaspor maçının ikinci yarısında izledik. Gördük ki, bilinçaltına yerleşen kazanma isteği rakip alana yerleşen Fenerbahçe gerçeğini de beraberinde getiriyor.
Bunun tercümesi; "liderlik beni çağırıyor gitmeliyim!" Oynanan oyun "hemen git" emrini verdi ama Fenerbahçe ikinci yarıyı 10 kişi oynayan bir rakip karşısında son dakikalarda "acaba?" gerçeğini yaşatmadan edemedi yine! Fenerbahçe kendi paniğini kendi yaratıyor zaten!
Yapılan transferler içinde Valencia'yı parmakla gösteririz. "Takımın sihirli küresi duran toplar" deriz ama bol pozisyon harcamaya yatkın hacmine "talihsizlik değil beceriksizlik" diye not düşeriz. Podolski'nin attığı golde kendilerini ihbar edenlerin gelecek maçlar için tehlikeli anons olduğunu belirtir, hala savunma kurgusunun oturmadığından söz ederiz.
"MERT HAKAN'IN BU TAKIMDA NE İŞİ VAR"
Sosa'nın durarak anlatamadığını koşarak anlatanlardan bekleriz. Gustavo'yu ve Caner'i tırnak içine alırken ve Perotti'nin bileklerinin zora giren maçlarda "B Planı için" biçilmiş kaftan olduğunu belirtirken bu soruyu hep soracağım; "Mert Hakan'ın bu takımda ne işi var?"
Bu sezon ilk defa bir hakemin öz güvenini ve duruşunu beğendim. Sinan Gümüş'ün atılmasında futbolcu ve eğitim konulu bir dersin ne kadar gerekliği olduğunu da gördük. Maçın son dakikalarında topa bu şekilde vuruyorsan sarı kart. Sarı karttan sonra hakeme istemeden de olsa omuz atıyorsan yine sarı kart.