Oğuzhan'ın son andaki hastalığı ve cezalılardan sonra eldeki en iyi kadro ile çıktı maça Şenol Güneş... Ama hesapta olmayan şey Tolgay'ın o pozisyonu oynayamamasıydı. Santrfor arkası bir oyuncunun stoperlerin arasına girip top alması Beşiktaş'ın ileri çıkamaması demekti. Maça iyi başlayan Fenerbahçe karşısında ben ancak 20. dakikada karşılaşmanın Vodafone Park'ta olduğunu anladım. İlk 20 dakika Fenerbahçe iyiydi. Beşiktaş oyunu kuramadı fakat Güneş çok doğru bir teknik adam hamlesi ile oyuncu değiştirmeden pozisyonları değiştirerek maça damga vurdu. Babel'i santrfor arkasına alarak 4-4-2'ye dönen Güneş'in bu hamlesine Fenerbahçe cevap veremedi. Bundan sonra çok net pozisyon üretemese de oyunu tamamen ele alan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ikinci yarıda, 70'inci dakikaya kadar tek kaleye dönen bir maç izledik. Burada Güneş'in bir hamlesi daha geldi ve tamamen hücuma dönmek anlamına gelen Vida-Negredo değişikliğini yaptı. Yüksek tempoda bu oyunu oynamaya çalıştı Beşiktaş ve bunda da başarılı oldu. Beşiktaş özellikle ikinci yarıdaki oyunu ile 'Lig yarışında güçlü olarak varım' dedi. Quaresma da burada yaratıcılığı ve çok alışmadığımız bitiriciliği ile başrol oynadı. Esasında oyun başlangıcına bakınca Fenerbahçe'nin daha farklı olacağını düşündük ama golü bulduktan sonra Fenerbahçe klasik kendi yarı alanında bekleyen ve karşılayan bir takıma döndü. Maçı almadan önce oyunu almaya çalışsa belki daha farklı bir Fenerbahçe izleyebilirdik. Beşiktaş'ın oyunu eline alışı 25. dakikadan sonra oldu ama maçın hakimiyetini ikinci yarıda aldı. Ben Fenerbahçe'nin bu sezon bu kadar ezildiğini görmedim. Her türlü skora gidebilirdi. Bu Beşiktaş, 3 eksikli bir takımdı.