Kalp krizi nedeniyle önceki gün hayatını kaybeden Türk sinemasının 'Güdük Necmi'si Halit Akçatepe'nin kızı Ebru Akçatepe babasının son günlerini anlattı. Ebru Akçatepe SABAH gazetesine verdiği röportajda, babasının son zamanlarında sürekli olarak ailesi ile birlikte vakit geçirdiğini söyleyerek 'Onun en büyük ilacı aile ortamındaki sevgiydi. O da bu sevgiyi sürekli olarak ailesi ve çok sevdiği torunu Zeynep ile yaşıyordu. Onu kucağından indirmez, öpmeye doyamazdı. Zeynep de dedesi için sürekli sevgi dolu mektuplar yazardı. Son yazdığı mektubu doğum gününde vermişti' dedi. Babasının ölmeden önce çekilmiş son fotoğraflarını ve torunun Akçatepe'ye yazdığı son mektubu paylaşan Ebru Akçatepe, 'İlk kalp krizini Kemal Sunal'ın cenazesinde geçirmişti. Dördüncüsü ve sonuncusu da bu oldu. Her şey iyi gidiyordu. Ailesiyle çok mutluydu. Son zamanlarda fizik tedaviye başlamıştı. Ben onun hep yanındaydım. Bazen Bodrum, bazen İstanbul'da kalıyorduk. Sevdikleri de sağolsun sürekli aradı, sordu. Son günlerinde çok mutluydu. O sanatıyla ünlüydü. Magazin haberleri ile değil' diye konuştu. Torunu Zeynep Bozatlı'nın dedesine yazdığı son mektupta 'Dedeciğim, mutlu yıllar sana. Seni çok seviyorum. Sana mutlu yıllar diliyorum. Hemen iyileş de seninle oyunlar, yüzmeler her şeyi yapayım' sözleri yer aldı. Sanatçının Bodrum'un Gündoğan Mahallesi'ndeki tatil sitesindeki yazlığında komşuları, torunları, kızı ile birlikte bahçede çekilen son fotoğrafları kızı Ebru Akçatepe tarafından instagramda paylaşıldı. Gündoğan Tatil Sitesi'nde çekilen fotoğraflar, 'usta'nın son anıları olarak hatıralarda kaldı. Akçatepe için dün Caddebostan Kültür Merkezi'nde özel bir tören düzenlendi. Usta sanatçı daha sonra Üsküdar Şakirin Camisi'nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedildi. Halit Akçatepe 19 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini Üsküdar'da değil de sanki sanatın göbeğinde açmıştı. Çünkü babası Sıtkı Akçatepe ailesini karşısına alarak tiyatroya seçen başarılı bir oyuncuydu. Annesi ise neredeyse tüm Yeşilçam filmlerinde ''anne' 'rolüyle izleyenlerin karşısına çıkan Leman Akçatepe'ydi. Hayatlarını tiyatro ve sinemaya veren bir ailenin çocuğu olarak Halit Akçatepe oyunculukla çocuk yaşta tanıştı. Tesadüf eseri henüz 5 yaşında kendini sinema setinde bulan Halit Akçatepe'nin gönlüne oyunculuk aşkının ilk kıvılcımları düşmüştü. İlkokula adımını attığı sırada İstanbul Şehir Tiyatrosu çocuk bölümünden de içeri girdi. Küçük Halit'teki yetenek sadece selam verdiği seyirciyi değil beraber sahne aldığı oyuncuları etkilemişti. Onlar bu yaşta az bulunur bir yeteneğe sahip Halit Akçatepe'yi yetiştirmek istiyordu. Ama hayatını tiyatroya adayan babası oğlunun oyuncu olmasından yana değildi. Zira tiyatro para kazandıran bir meslek değildi. O üstüne titrediği evladı Halit'in okuyup başka bir meslekle uğraşmasını istiyordu. Oysa Halit Akçatepe oyuncu olmak için dünyaya geldiğini anlamıştı. Yine de babasını kırmadı, okumaya devam etti. Ama oyuncu olmaktan vazgeçmek istemiyordu. Henüz çocuk yaştayken bir sürü filmde rol aldı. Hayat Acıları, Kanlı Para gibi filmlerde oynayan Halit Akçatepe artık sinemanın aranan çocuk yüzlerinden biri olmuştu. Halit Akçatepe büyüyüp jön olamayacağını anladığı zaman da sinemadan vazgeçmedi. Zira onun derdi başrol oynamak değil, iyi oynamaktı. İyi bir oyuncu olma yolunda yürüdüğünü ise gelen röportaj teklifleri ve hayran mektuplarıyla anladı... Türkiye'nin en iyi liselerinden biri olan Saint Benoint'ten mezun olduğunda babasını kırmamak için üniversiteye girdi. 2 sene iktisat, 1 sene hukuk, 2 sene de sosyal antropoloji bölümlerinde okudu. Ama derslere girmek yerine üniversitede Talebe Birliği'nin gençlik tiyatrosuna yazıldı. Amatör ruhlu arkadaşlarıyla beraber birçok oyun oynadılar. Babası hala tiyatro peşinde koşan oğlunu ''okumuş serseri'' ilan etti ama artık onu durduramayacağını fark etmişti. Jön olamayan Halit Akçatepe mizacı gereği genelde komik rollerin aranılan yüzü olmuştu. Askerliği bitirip geldiği yıl profesyonel tiyatroya ilk adımını attı. Sayısız tiyatro oyununda oynayan Akçatepe'yi sinemaya ikna eden ise ünlü yönetmen Sadık Şendil oldu. Şendil'in ısrarıyla Halit Akçatepe 17 sene sonra kendini sinema setinde buldu. Bir Varmış Bir Yokmuş isimli masalsı filmden sonra Kadir İnanır ve Hülya Koçyiğit'le beraber Üç Arkadaş filminde rol aldı. Sinema filmlerinde rol almaya devam eden Halit Akçatepe'nin yolu Arzu Film'in sahibi yönetmen Ertem Eğilmez ile kesişti. Halit Akçatepe çok heyecanlıydı lakin Ertem Eğilmez zor bir adamdı. Öyle hemen kabul etmedi Halit Akçatepe'yi.. Bir ay boyunca Arzu Film'e gidip sadece bir sandalye üzerinde oturan Halit Akçatepe, Beyoğlu Güzel'i isimli bir filmde oynadığı küçücük rolle sonunda Ertem Eğilmez'in gözüne ve Arzu Film kadrosuna girebildi. 1972 yılında Sev Kardeşim filmiyle o zamana kadar dram ve melodram yapan Arzu Film yönünü komediye çevirmişti. TarıkAakan, Hülya Koçyiğit'in başrolünü oynadığı filmde Adile Naşit, Münir Özkul ve Hulusi Kentmen gibi büyük oyuncular da vardı. Artık Arzu Film ekolü oluşmuştu, Ertem Eğilmez hiçbir oyuncusundan vazgeçmek istemiyordu. Halit Akçatepe'de Arzu Film bünyesinden çıkmak istemiyordu zira Arzu Film bir iş yeri değil adeta bir okuldu. Sev Kardeşim filminden sonra Tatlı Dillim filminde de güldürüyordu Halit Akçatepe, Üç Sevgili filminde de. Bu iki filmde de Tarık Akan ile beraber rol almıştı. Ama 1973 yılında bu ikili beraber başrol oynadı. 'Canım Kardeşim' filmi sadece o döneme değil her döneme damgasını vurmuştu. İzleyen herkesin yüreğini sızlatmayı başarmıştı. Halit Akçatepe bu filmde unutamadığı bir sahneyi bir röportajında şöyle anlatmıştı: ''Hiç aklımdan çıkmayan bir sahne vardır bir opavyon sahnesinde bir kadın kahkahalarla gülerek bir adamla konuşuyorlar. Biz de Tarık'la uzaktan bakıyoruz. Sonra Tarık o kadın için ne güzel karıyı bilmem ne yapıyor falan der. Ben de kös kös dinlerim. 'Ya niye konuşmuyorsun?' diye sorar artık. Ben de, 'O benim annem derim.' İşte o sahne filmin en dokunaklı sahnelerinden biriydi.'' Daha sonra Tarkan, Kanlı Deniz, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz gibi filmlerde rol alan Halit Akçatepe kalabalık kadrolu filmlerin oyuncuları arasına giriverdi. Bu kadro Devekuşu Kabare'de beraber çalıştığı Zeki Alasya, Metin Akpınar'dan, Kemal Sunal'a kadar uzanan bir kalabalığa sahipti. Türkiye'nin gönlüne taht kuran bu 4'lünün ilk beraber oynadıkları film ise Salak Milyoner'di. 4 köyden şehire inen 4 kardeşin en küçüğünü canlandıran Halit Akçatepe yaşça aralarında en büyük olandı. Köyden şehire gelen bu 4 kardeşin traji komik hikayesi izleyici tarafından çok beğenilmişti. 1974 yılına gelindiğinde ise sadece Halit Akçatepe için bir çok oyuncu için unutulmaz bir seri başladı. Bu serinin adı günümüzde de bir klasik olan Hababam Sınıfı'ydı. Bu filmden sonra insanlar Halit Akçatepe'yi Güdük Necmi olarak anacaktı. Halit Akçatepe ilerleyen yaşına rağmen bir lise öğrencisini yaşamıyor sanki canlandırıyordu. Sınıfın en haylaz çocuklarından olan Güdük Necmi herkes tarafından çok seviliyordu. Halit Akçatepe'nin Hababam'da unutamadığı en önemli şey ise babası ile yıllar sonra aynı filmde rol almasıydı. Babası filmde unutulmaz tarih öğretmeni Paşa Nuri'yi canlandırıyordu. Bu kadar güzel filmlerde rol alan Halit Akçatepe'nin aklına yine tiyatro düşmüştü. Münir Özkul, Adile Naşit, Tarık Akan, Kemal Sunal gibi kocaman bir aileye sahip olduğu Arzu Film'den ayrılmak onu çok üzse de radikal bir karara alarak Arzu Film'i bıraktı. Genco Erkal'ın yanına yani Dostlar Tiyatrosu'na döndü. Elbette sadece tiyatro ve sinemada rol almadı Halit Akçatepe. 90'lı yıllardan itibaren Şaban Askerde, Kaygısızlar, Yazlıkçılar, Bizimkiler gibi unutulmaz televizyon dizilerinde de rol aldı. Oyunculuğa adanmış bir ömür için aldığı en güzel karşılığın ise alkışlar olduğuna inandı. 4 sene önce hayatının anlatıldığı 'Hayatın Tanığı' programında ise sevenlerine şöyle seslenmişti: ''Bunu bugün izleyenlere bundan evvel izleyenlere bundan sonra izleyecek olanlara çok teşekkür ediyorum. Çünkü siz beni buraya getirdiniz. Bugün Halit Akçatepe'ysem sizlerin sayesinde buraya geldim. Hepinize çok teşekkür ediyorum. İnşallah 10 sene sonra yapacağımız bir röportajda yine karşınızda oluruz. Ömrüm vefa eder mi bilmiyorum ama olsun hepinize saygılar...'