YERDEKİ YILDIZLAR Harfleri sayıları algılama problemi yaşayan bir çocuğun çevresi ve ailesi tarafından tembel gerizekalı muamelesi görür. Çalışmayı öğrenebilmesi için yatılı okula verildikten sonra resim öğretmeni ile değişen hayatı ve başarısını anlatan bir film. HÜZÜNDEN ÖTE Ailesinin kendisine büyük bir para bırakarak terk ettiği K ile tüm ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş olan Cream, birbirleriyle lisede tanışırlar. Bir süre sonra, Cream K'nin evine taşınır ve ikili bazen abi ve kızkardeş, bazen baba ve kız, bazense karı ve koca olarak yaşamaya başlarlar. K, Cream'a büyük bir aşk beslemektedir ve Cream'ın sürekli erkek arkadaş değiştirmesini, uzaktan sakin bir şekilde izlemektedir. Ta ki ölümcül bir hastalığı olduğunu ve sadece birkaç ayı kaldığını öğrenene kadar BENİM ADIM KHAN Rızvan Khan (Shahrukh Khan) kücüklüğünü annesiyle Mumbai'da ıssız bi yerde geçiren asperger sendromu hastası bir müslümandır. Yetişkin yaşına gelince Amerika'ya kardeşinin yanına taşınır ve Mandira (Kajol) ile tanışıp evlenir. Fakat 11 eylül olaylarından sonra müslüman Rızvan'ın hayatı daha da zorlaşacaktır. Bir trajedinin ardından Mandira ile ayrılan Rızvan, Mandira'yı yeniden kazanmak için uzun bir yolculuğa çıkar. ONALTINCI RAUND Rubin 'Hurricane' Carter sorunlu çocukluk ve gençlik yıllarını geride bırakarak 1960'ların en önemli ortasiklet boksörlerinden biri haline gelmiştir. 1966 yılının bir gecesinde Carter'ın tüm yaşamı değişecektir. Della Pesca adlı kötü niyetli bir polis tarafından Carter ve diğer masum bir kişi tutuklanarak, üç kişiyi öldürmek suçundan cezaevine girer. Gerçeği anlatmaya çalışmasına ve tüm çabalarına rağmen Carter hiçbir zaman serbest kalamayacağını anlar ve karısına boşanmalarının ikisi içinde daha iyi olacağını söyler. Yıllar geçer ve 15 yaşında Kanadalı bir çocuk olan Lesra Martin, 25 sent vererek Carter'ın yazdığı '16. raund' adlı kitabı alır. Kitaptan çok etkilenen Lesra, ailesi ile birlikte gerçekleri ortaya çıkararak Carter'ın 19 yıl sonra da olsa serbest kalması için uğraş vermeye başlar. İNGİLİZ HASTA Laszlo Almays bir harita yapımcısıdır ve sahra çölünün bazı bölgelerinde harita çıkarmakla görevlidir.2. dünya savaşında geçen hikayede bir uçak kazasında Almays'ın vucüdunda yanıklar oluşur ve yatağa düşer.Ona bakacak kişi Hanna adında bir hemşiredir.Eski bir italyan manastıran kalmaya başlayan Almays gizemli geçmişini hatırlamaya başlar. YAPAY ZEKA Belirsiz bir gelecekte, insanoğlu, dünyanın çoğunun sular altında kaldığı bir yeryüzünde yaşamaya çalışırken, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla 'yapay zekalı' robotlar üretirler. David madde ve mana olarak tam bir insan gibi donatılmış bir robottur. Sevmeye programlanmış olan ilk robot çocuk David, o sırada hasta olmasından dolayı tedavisi bulunana kadar çocukları dondurulmuş bir aile tafından deneme süreci olarak evlat edinilir. David, yaşadığı aile ortamında evlatlığın gerektirdiği sevgi ve bakımı kapsayarak, giderek çiftin çocukları haline gelmesine rağmen, umulmadık olaylar hayatı 'Robot David' için imkansız bir duruma sokar. RUH EŞİM Bir adamla bir kadın arasındaki aşkı, bir anneyle oğlu arasındaki sevgiyi anlatan Ruh Eşim, sevgiye dair fantastik bir macera, aşk hakkında mistik ve doğaüstü bir yolculuk. Film, biri 1960'ta, diğeri günümüzde geçen ama birbirine paralel ilerleyen iki farklı olay örgüsünü izliyor. Birinde 1960'ların Paris'inde bekâr bir anne olan Jacqueline, Down Sendromlu oğlu için her şeyi feda etmeyi göze alırken diğer öyküde Montreal'de eşinden tatsız bir şekilde boşanan ünlü bir DJ konu alınıyor. MÜREKKEP 'Işıklar söndüğünde ve şehir uyuduğunda, iki güç ortaya çıkar. Onlar, bizleri bu gücün dışında tutabilmek için görünmezdirler. İki farklı gücü temsil eden bu gruplar rüyalarımız aracılığıyla, ruhlarımız için savaşırlar. Gruplardan birisi, umutlarımızı destekler ve iyi rüyalarımız aracılığıyla bizlere güç verirler. Diğer grup ise kâbuslarımızdan yararlanarak bizleri çaresizliğe doğru sürükler.' Baba ve kız olan John ve Emma, fantastik hayal-dünyasındaki bu iyilerin ve şeytani güçlerin arasındaki alaycı aşk hikâyesine, kayıplar ve vaat arayışları içerisinde saplanırlar. RASTLANTININ BÖLESİ Zamanlama, kader ve aşk üçgeni üzerine kurulu olan 'Silding Doors', rastlantılar, zor verilen kararlar ve tekdüze yaşamların süregeldiği modern dünyada, sadece bir kaç saniyelik gecikmenin insan hayatını nasıl değiştirebileceğini sergileyen bir film. AŞKIN 500 GÜNÜ Genç adam, genç kızla tanışır.. Erkek aşık olur.. Kız aşık olmaz.. Gerçek aşkın varlığına inanmayan bir kadınla (Deschanel), ona aşık olan genç adamın (Gordon-Levitt) sıradışı, romantik ve komik hikayesi. BEN X Ben, kimseye benzemeyen birisidir. Kendine özgü hayatı olan Ben, dış dünyadan bağımsız bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Gününün büyük bir kısmını internet üzerinden 'Archlord' isimli oyunu oynayarak geçirmektedir. Oyunda, çok güçlü, saygı duyulan bir karakteri vardır. Ben'in en büyük hayali, gerçek hayatta da oyundaki gibi bir karaktere sahip olmaktır. Fakat 'Otizm' adı verilen hastalığı yüzünden bu hiç te kolay değildir. Sürekli arkadaşlarının şakalarına maruz kalan, dışlanan Ben'in yardımına 'Archlord' oyunundan tanıştığı Scarlite adlı kız koşacaktır... EVDEKİ DÜŞMAN Doğmamış çocuklarının trajik ölümü Kate ve John'u perişan etmiştir. Hayatlarını normale döndürmek için bir çocuk evlât edinmeye karar verirler. Yöredeki bir yetimhanede gittiklerinde Esther adındaki küçük bir kıza adeta çekildiklerini hissederler, ama Esther göründüğü gibi değildir. Kate, John'a ve diğerlerine Esther'ın sevimli maskesinin ardındaki yüzünü göstermeye çalışır. KİMLİK Şiddetli bir fırtına, birbirine yabancı ve sırlarla dolu on insanı, asabi bir gece müdürünün idaresindeki ıssız bir motelde bir araya getirir. İçlerinde bir limuzin şoförü, bir tele kız, bir katili nakleden bir polis, 80'li yılların bir televizyon yıldızı, yeni evli bir çift ve kriz içinde olan bir aile bulunmaktadır. Sığınacak bir yer bulmanın getirdiği rahatlama, yolcuların teker teker ölmeye başlamasıyla yerini korkuya bırakır. Çok geçmeden, yaşamak istiyorlarsa, kendilerini biraraya getiren sırrı çözmekten başka çareleri olmadığını anlayacaklardır KOKU Filmde olaylar 18. Yüzyıl da Fransa'da geçmektedir. Sefalet, açlık ve pislik içersinde yüzen Paris halkının içersinden alınan kesitlerle başlar olaylar. jean-Baptiste Greenouille bir balık satıcısı kadının oğlu olarak tezgah arkasında çöplerin arasında doğar. Annesi ölü doğumlar konusunda sabıkalı olduğu için onu da ölecek sanarak öplerin arasına atmışdır. Lakin Jean yaşar ve bir yetimhanede büyür. Güçlü bir koku alma yeteneği olduğunu çok geçmeden farkeder. Gençlik döneminde tabakhanede çalışmaya başlayan Jean, şehire indiği günlerden birinde güzel bir genç kızın kokusunun büyüsüne kapılır ve onu takip eder. Bir süre sonra kıza ulaştığında kız korkar ve çığlık atar. Çevrenin onu duymasından endişelenen Jean da panik içinde onun ağzını elleriye kapar. Ne var ki bu durum kızın boğularak ölmesine yol açar. Jean burada kızın her yerini koklayarak güzelliğin ve ölümün kokusunu içine sindirir. Paris'in o dönemki parfüm endüstrisi liderlerinden Giuseppe Baldini diğer üreticilerle rekabet içindedir. Jean onun dükkânını görmüş ve bu koku imparatorluğuna hayran kalmıştır. Bir gün tabaklanmış derileri Baldini'ye getiren Jean ona Paris'in en iyi burnunun kendisi olduğunu söyler. Baldini önce inanmaz ancak Jean rakip üreticinin mamulünü kısa bir sürede üretince şaşırır. Bir süre sonra da Jean ona mükemmel kokular üreterek yanında çalışmaya başlar. Ancak Jean'ın artık bir hedefi vardır. Herşeyin kokusunu esir edebilmek. Baldini'den bunu ona öğretmesini ister. Güllerden imbiklerle koku üretimini gören Jean her şeyin kokusunu bu sayede çıkarabileceğini düşünür. Lakin işler umduğu gibi gitmez. İmbikte kaynatıp damıtmayı denediği cam ve kedinin kokusunu alamaz. Baldini o sırada ona koku konusunda efsaneyle karışık bilgiler vermiştir. 12 ana kokudan, bunların vereceği hissiyattan ve birleşecekleri 13. koku ile oluşturacakları mükemmeliyetden bahsetmektedir. Bu konuşma Jean'a yeni amacını gösterir. Güzelliğin o kokusunu yakalamak. YETİMHANE Laura, çocukluğuna dair en mutlu günlerini deniz kenarındaki bir yetimhanede geçirmiştir. Yetimhanenin çalışanları ve Laura'nın birlikte büyüdüğü arkadaşları ona her zaman ilgi ve sevgi göstermişlerdir. 30 yıl sonra Laura, kocası Carlos ve 7 yaşındaki oğlu Simon'la, çok güzel yıllar geçirdiği yetimhaneye geri döner. Hayali, uzun süredir kapalı olan yetimhaneyi restore ettirip engelli ve hasta çocuklar için bir yaşam alanı haline getirmektir. Bu yeni evlerindeki gizemli atmosfer, küçük Simon'ın hayalgücünü fazlasıyla canlandırır. Küçük çocuk kafasında hayali hikâyeler canlandırmaya ve çok da masumane olmayan oyunlar oynamaya başlar. Simon'un görünmez arkadaşları gün geçtikçe artınca, Laura da oğlunun başlangıçta önemsemediği bu yeni alışkanlığının etkisine girer. Simon'un bu ilginç dünyası, Laura'nın uzun süredir unutulmuş olan, tedirgin edici çocukluk hatıralarıyla yüzleşmesine yol açacaktır. SAKLAMBAÇ Başarılı bir sosyolog olan David Callaway'in eşi Alison aniden ölüyor ve Emily büyük bir travma yaşıyor. Baba kız, Emily'nin annesi ile güzel günlerini yaşadığı Manhattan'dan New York'un kuzey mahallerinden birine taşınıyorlar. Bundan kısa bir süre sonra Emily, Charlie adını verdiği hayali bir arkadaş geliştirir. David başlangıçta Charlie'yi Emily'nin kendisini ifade etmesine yardımcı olması açısından olumlu bir gelişme olarak görse de başlarına gelen korkunç olaylar onu Charlie'nin gerçek biri olduğuna inandırmaya başlar... Ve eğer öyleyse Charlie'nin durdurulması gerekmektedir. Küçük Emily Callaway'in hayali arkadaşı Charlie ile Saklambaç oynamak çok basit ve masum bir heyecandı. Oysa ki kendisini babası David'in bile durduramadığı kabus gibi olayların ortasında bulur. Charlie kim ya da nedir? David bunu çok merak etmektedir. Nasıl oluyor da kızı böyle bir varlığın bu kadar etkisinde kalabilir?.. Belki de Charlie aslında hayali değildir, belki de kanlı canlı bir varlık olmasa da kötü bir yaratıktır? DİĞERLERİ ikinci dünya savaşı sonrası new jersey... kocasını savaşta kaybetmiş olan grace, güneş ışığına hassasiyeti olan iki çocuğuyla birlikte, büyük bir konakta yaşamaktadır. perdelerin hep sımsıkı kapalı tutulduğu eve, üç kişi uğrar: ihtiyar bir kadın ve adam, bir de dilsiz genç kız. evi çekip çevirecek yardımcılar aramakta olan grace, bu kişilere iş verir; onları çocuklarının sağlık durumu konusunda uyarır. öte yandan, grace'in kızı anne, victor adlı bir çocuğun kendileriyle birlikte evde yaşadığına inanmaktadır. evin çevresini kaplayan yoğun sis yüzünden kasabayla irtibatları kesildiği sırada, grace, kızının anlattığı hikayelerin doğru olabileceği yolunda kanıtlarla karşılaşır. işte bu noktada, eve yardımcı olarak aldığı insanlardan da şüphelenmeye başlar. gücünü büyük ölçüde finalindeki sürprizden alan, gerilim dolu bir yapım.. BİLEK KESENLER Zia, kız arkadaşı Desiree'den ayrılınca yaşadığı acıya dayanamaz ve intihar eder. Acısını sonlandırmanın yolunu ölümde bulacağını sanırken hiç beklemediği bir şekilde büyük bir yanılgıya düştüğünü anlar. Gözünü, sadece intihar edenlerin var olduğu bir dünyada açar.Ölüm sonrası bir dünyadır burası; tuhaftır, gerçek yaşam kadar acımasızdır; hatta belki de daha fazla... Acılarsa yok olmamıştır. Ama yine de Zia için bir umut vardır. Çünkü ilginç bir şekilde Desiree'nin de intihar ettiğini öğrenmiştir. Tanıştığı bir rock şarkıcısı ve ısrarla bir yanlışlık sonucu orda olduğunu savunan bir otostopçu ile Desiree'nin peşine düşer. Barlarında sadece intihar etmiş elemanları olan Nirvana ve Joy Division gibi grupların şarkılarının çalındığı bu garip dünyanın kasvetli atmosferinde, tuhaf bir yolculuğa çıkarlar. 2006 Sundance Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nün sahibi olan bağımsız bir yapım. ÇILDIRIŞ Jack Starks, Körfez Savaşı sırasından başından ağır yaralanmasına rağmen hayatta kalabilmiş eski bir askerdir. İyileşmesine rağmen sürekli hafıza problemleri yaşayan Jack, hiç akrabası da olmadığı için bu krizleri daha da ağır geçirmektedir. Son çare olarak doğduğu kasabaya, Vermont'a geri dönmeye karar verir.Otostopla yoluna devam eden Jack, arabası bozulmuş sarhoş bir kadına yardım eder. Kadının 8 yaşında bir kızı vardır. Kanada sınırını geçmek üzere yol alan bir adam tarafından arabaya alınırlar ve biraz ileride polis kontrolü ile karşılarşırlar.Jack'in gelgitlerle dolu hafızasındaki son görüntüler bunlardır. Kendine geldiğinde bir akıl hastanesine hapsedildiğini fark eden genç adam, bir polis memurunu öldürmekle suçlanmaktadır. Olayla ilgili hiçbir şey hatırlamayan Jack, kendisine deneysel ilaçlar verip işi daha da çıkılmaz hale getiren Dr. Becker'ın hastasıdır.Düşle gerçek arasında gidip gelen adam, Jackie adında bir kızla tanıştığını hatta bir geceyi onun evinde geçirdiğini hatırlar. Kurtuluşu bu genç kadının ellerinde midir, yoksa düşlerindeki gibi dört gün sonra ölecek midir? MAKİNİST Trevor Reznik adlı bir makine operatörü uyuma yeteneğini kaybeder. Fakat bu sıradan bir uykusuzluk sendromu değildir. Aşırı yorgunluk ve uykusuzluk yüzünden fiziksel sağlığı ve akli dengesi bozulmaya başlar. Yanında çalışanlar en başta görünüşündeki tuhaflıktan ötürü ondan ürkmeye başlarlar ancak dükkanda onun da karıştığı bir kaza sonucu adamlardan biri kolunu kaybedince adamları karşısına almış olur. Kaza yüzünden Trevor'ı suçlarlar. Artık hem kendisi hem de diğerleri için bir engel haline gelmiştir ve adamların tek isteği Trevor'ın gitmesidir.Çalışanların onun işten atılması için komplo kurmaya başlamalarını anlayınca Trevor'ın suçluluk duygusu zamanla şüphe ve paranoyaya dönüşür, acaba daha kötüsünü mü beklemelidir? Önce evinde gizli notlar bulur. Tüm bu gizemler, Trevor'ı delirtmek için kurulmuş bir entrikanın parçaları mıdır? Yoksa her şeyin sebebi aşırı uykusuzluk ve yorgunluk mudur?Olup bitenleri anlayabilmek için meydana gelen tuhaf olayları araştırmaya başlayan Trevor'ın hayatı uykusuz bir kabusa dönmeye başlar. Daha fazla öğrendikçe aslında daha azını bilmiş olmayı tercih eder. MELEKLER ŞEHRİ Hastalarından birini hiç sebep yokken ameliyat masasında kaybeden kalp cerrahı Dr Rice`ın kendine güveni alt üst olmuştur. Los Angeles üzerinde gezinen melek Seth o sırada her ne kadar ölen hastaya yardım için orada bulunsada Maggie`den etkilenir ve onun kendine olan güvenini tekrar kazanmasında yardımcı olmaya karar verir. Bu arada ona aşık olur ve sonunda bütün risklerine rağmen görünmez bir ruh olmaktan çıkar, şüpheli bir yabancı haline gelir. Kadere inanmayan Maggie ise Seth`e daha öncekilerle kıyaslanmayacak derecede aşık olur. Bu arada Maggie ile beraber olmak için göklerden ve meleklikten vazgeçen Seth, yeryüzündeki karmaşık hayatı yaşadıkça umutsuzluğa kapılır. Acaba aşk, kişinin temel özelliklerinden vazgeçebileceği kadar değerli midir? BOLEYN KIZI Mary Boleyn (Scarlett Johansson), on dört yaşında, masum bir kız olarak kraliyet sarayına geldiğinde Kral VII. Henry'nin (Eric Bana) gözlerini kamaştırır. Kralın sonsuz ilgisi karşısında tüm varlığı alt üst olan Mary'nin krala olan aşkı her geçen gün artarken, apaçık yaşanan bu aşkın beraberinde sarayın taçsız kraliçesi olarak görülmeye başlanır. Zamanla kralın ilgisini kaybetmeye başlayan Mary, karşısında rakip olur kardeşi Anne (Natalie Portman)'i bulacaktır. Tüm bunlar karşısında, ailesinin hırslı oyunlarında bir piyon haline gelmiş olduğunu ve saray hayatının tehlikeli entrikalarını fark eden Mary, ailesinin isteği üzerine kardeşinin krala yakınlaşmasına yardım eder ve olanları soğukkanlılıkla izlemeye devam eder; Anne'i kraliçeliğe götürecek yolda bile sesini çıkarmayacaktır. Mary'nin krala karşı tutkulu aşkı ve Anne'in içten sevgisi arasında rekabet artarken, İngiltere de bu ikircikli aşkın ortasında ikiye bölünme yolundadır. Dramatik bu ilişkiler ağına rağmen sadakat ve gücü yine de birbirlerinde bulan Boleyn kızlarının birbirine olan bağı, geride bıraktıkları dağılmış bir ülke, tatminsiz bir aile ve tükenmeyen aşklarına rağmen artar. Onları nasıl tehlikelerin beklediği ise kralın insafına kalacaktır. DEJAVU Kısaca Deja Vu olarak bilinen olayın rahatsız edici gizemini herkes bir şekilde deneyimlemiştir. Birisiyle yeni tanıştığınızda sanki onu yollardır tanıyormuş gibi bir hisse kapılırsınız. Veya herhangi bir yere ilk defa gittiğiniz halde sanki orada daha önce bulunmuş gibi hissedersiniz. Kısacası Deja Vu adı verilen duyguyu bilmeyen yoktur denilebilir. Peki, ya bu tuhaf ve tüyler ürpertici duygu aslında geçmişten gönderilen bir uyarıysa... Veya bilinmeyen geleceğe dair ipuçlarını barındırıyorsa... Yapımcı Jerry Bruckheimer ve yönetmen Tony Scott'un yeni aksiyon-gerilim çalışmasında deja vu duygusu başroldedir. İnsanların hayatını paramparça eden bir suç olayını araştırmakta olan ATF ajanı Doug Carlin'e (Denzel Washington) hiç umulmadık bir anda rehberlik eder. New Orleans'taki bir feribota konulan bombayla meydana gelen büyük patlamanın ardından kanıt toplaması için çağrılan Carlin, insanların beyninin içindeki 'deja vu'ların herşeyden daha güçlü olduğunu keşfeder. Bu da, yüzlerce masum insanın hayatını kurtarmak için beyninin en derin dönemeçlerinde bir yolculuğa çıkmasına yol açar. DONNIE DARKO 80'lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında bir genç, bazı gerçek olmayan görüntüler görmeye başlıyor. Özellikle de tavşan kostümlü bir adam beliriyor sık sık. Çevresiyle uyum sorunu yaşayan genç, ailesinin ve okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz misafirinin izinden gidecektir...80'lerin gençlik filmleri, bilim kurgu ve korku filmlerinin, tüyler ürpertici karışımı olarak tanımlanabilecek film, son dönemin en ilgi çekici bağımsız yapımlarından biri.Yönetmenin ilk filmi olan Donnie Darko, 2001 Sundance Film Festivali'nde gösterildi. Filmin son derece başarılı web sitesi ise En İyi Web Sitesi ödülü aldı. ŞANSLI SLEVIN Slevin'in (JOSH HARTNETT) hayatı hiç iyi gitmemektedir: Yaşadığı binanın mühürlenmesine karar verilmiştir; bir soyguncuya kimliğini kaptırmıştır; ve kız arkadaşını başka bir erkekle yakalamıştır. Los Angeles'tan ve sorunlarından bir süreliğine kurtulmak için arkadaşı Nick Fisher'ın New York'taki dairesinin anahtarını alır. Ama kötü talihi peşini bırakmayacak, işler daha da sarpa saracaktır. Haham (SIR BEN KINGSLEY) ve Patron (MORGAN FREEMAN) New York'un yer altı suç dünyasının iki saygın ve korku uyandıran mafya babasıdır. Bir zamanlar ortak olan iki adam şimdi birbirlerinin en büyük düşmanıdırlar ve operasyonlarını aynı caddede karşılıklı malikanelerinden yürütmektedirler. Ellerinde tuttukları güce rağmen, paranoyanın esiridirler ve son 20 yılda kalelerinden bir kez olsun çıkmamıştırlar. ÜÇKAĞITÇILAR Roy ((Nicolas Cage)) ve Frank ((Sam Rockwell)) çok büyük paranın peşinde koşan soygunculardır...Artık onların bir ortağı vardır artık Roy hiç ortalıkda görülmeyen kızı ((Alison Lohman)) ve oda üç kağıtçılığı öğrenmeye çok isteklidir.... Ridley Scott'un yönettiği bu komedi filminde olaylarhiçde beklenmedik şekilde gelişecektir...Eğlenmek ve süprizlerle karşılaşmak için Üç Kağıtçılar'dan daha güzel film bulamazsınız... HIRÇIN SEVGİLİM Kolej öğrencisi Kyun-woo(Tae-hyun Cha)bir akşam eve dönüşünde metroda çok güzel ama bir o kadar da sarhoş bir kıza(Ji-hyun Jun) rastlar. Kız metro hattının kenarında ayakta zor durmaktadır ve Kyun-woo onu trenin önüne düşmekten kurtarır. Bindikleri trende kız baygın düşmeden önce en son Kyun-woo'a laf attığı için yolcular onun kız arkadaşı olduğunu düşünürler. Yolcuların suçlayıcı bakışları üzerine Kyun-woo kızın sorumluluğunu almak ve onu bir motele kadar taşımak zorunda kalır. SİHİRBAZ Marangoz bir ailenin oğlu olan Eisenheim (Edward Norton), aristokrat bir ailenin kızı Sophia'ya (Jessica Biel) aşık olur; ancak sosyal konumları nedeniyle ilişkilerinin yasaklanması sonucu Avusturya'yı terk ederek dünyayı keşfe çıkar. Eisenheim15 yıl sonra ünlü bir illüzyonist olarak isim yapmıştır; ülkesine döndüğünde eski sevgilisi Sophie Avusturya-Macaristan veliaht prensi Leopold (Rufus Sewell) ile nişanlanmak üzeredir. ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK Nazi Almanya'sı Bruno'nun babasını görevli olarak Polonya'ya gönderir. Bruno, kasabadaki toplama kampının tel örgülerinin öbür yanındaki bir çocukla arkadaş olur. Ancak iki çocuk arasında gelişen bu dostluk, özellikle oğlunun bu kampla ilgili gerçeği öğreneceğinden kuşkulanan Alman annenin (Vera Farmiga) endişelerini artıracaktır. Bruno ve ailesinin yeni evleri birbuçuk milyon Yahudinin Nazilerce öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. DÜNYALI Üniversitede başarılı bir tarih profesörü olan John Oldman ortada hiçbir neden yokken, aniden 10 yılını ayırdığı akademiden istifa etmiştir. Şehirden gitmeye hazırlanırken veda etmek için evine gelen meslektaşları ondan neden istifa edip gitmesi gerektiği konusunda bir açıklama yapmasını isterler. Arkadaşları John'un bu sessizliğine anlam verememektedirler. Önceleri suskun kalan John da neden gitmesi gerektiğini biraz geçmişe dönerek anlatmaya başlar. Filmde ortamdaki kişiler profesör ve uzmanlardan oluşan bir ekip olduğundan, John'un hayat hikayesini anlatmasıyla birlikte tartışma merak uyandırmaya ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. İlk başlarda oyun ve hikayevari giden hayat hikayesi acaba gerçek mi ? Yoksa bir uydurma mı ? AMELİE Amelie Poulain, bir doktor olan babası tarafından diğer çocuklardan, kalp hastalığı olduğu gerekçesiyle, uzak yetiştirilen bir çocuktur. Aslına bakılırsa babasının yanlış bir teşhisidir bu, çünkü Amélie'nin babasıyla kurduğu nadir fiziksel temas babasının sağlık kontrolleriyle gerçekleşmektedir ve bu kontroller sırasında Amélie heyecanlanmakta, kalp atışı hızlanmaktadır. Amélie'nin annesiyse, en az babası kadar nevrotik bir kadındır. Amélie küçük bir çocukken, annesi, Notre Dame Kilisesi'nin tepesinden atlayan bir kadının üzerine düşmesi sonucu vefat etmiştir. Böylece babası daha da sessiz ve silik biri olmuş, kendisini eşi için ilginç bir anıt mezar düzenlemeye adamıştır. Amélie de bu yalnızlığın ortasında kendini eğlendirebilmek için, oldukça ilginç ve derin bir hayalgücü geliştirmiştir. ALTINCI HİS Sekiz yaşında bir çocuk olan Cole Sear karanlık güçlerin etkisi altındadır. Zaman zaman hayaletler tarafından ziyaret edilen bu çocuk, gölgelerin arasından ortaya çıkıveren hayaletlerle kendi iradesi dışında bağlantılar kurmakta ve bu durumdan çok korkmaktadır. Kendisinde normal ötesi bir takım güçlerin var olduğunun farkına varan küçük çocuk bunların sebebini anlayamadığı gibi çektiği acıları da çocuk psikoloğu Malcolm Crowe'un dışında hiç kimseye anlatamamaktadır. Ancak küçük hastasındaki doğaüstü yeteneklerin gerisindeki esrar perdesini aralamaya çalışan psikoloğun çalışmaları ilerledikçe her ikisinde de bir takım korkutucu ve açıklanamaz gelişmeler başlayacaktır. YEDİ Cinayet masasından iki dedektif bir seri katilin peşine düşer. Bu katil, cinayetleri dünyayı yedi ölümcül günahtan temizlemek için işlemektedir. Bu günahları işleyenlerden bir liste yapan katil, kendini tanrının görevlisi sayar ve kurbanlarını acımasızca öldürür. TRUMAN SHOW Truman çok güzel bir adada yaşamaktadır... Fakat bu ada, Truman dışında her şeyin sahte olduğu bir ortamdır ve doğduğu günden itibaren devamlı olarak seyirciler tarafından izlenmiştir. Truman, bunun hiç farkında olmaz, ta ki öldüğünü sandığı babasını görene dek. GAZAP ATEŞİ Yıllar önce ordudaki özel bir birlikte görev alan Creasy, bu günlerden kalan kötü anılarını silmekte ve yeni hayatına adapte olmakta zorlanmaktadır. Geleceği belirsiz bir haldeyken Meksika sınırında eski arkadaşı Rayburn ile karşılaşır ve bu sayede bir koruma görevlisi olarak bir iş bulur. KELEBEK ETKİSİ Çocukluğundan gelen korkunç hatıralarıyla mücadele etmek zorunda kalan genç bir adam zaman içinde geçmişe yolculuk yapabildiğini ve olayları değiştirebildiğini keşfeder. Ne var ki her değişiklik hem kendi hayatını hemde çevresindeki insanların hayatını büyük ölçüde etkilemektedir. Üstelik de çoğu zaman beklenenin tam aksine! AKIL DEFTERİ Leonard Shelby, pahalı takım elbiseler giyer, son model bir Jaguar kullanır; bunun yanında ucuz, tanınmamış motellerde konaklar ve ödemelerini hep nakit parayla gerçekleştirir. Başarılı bir iş adamı görüntüsündedir... Ancak Leonard'ın tek işi intikam almaktır; karısının ırzına geçip öldüren adamın peşindedir. Şüpheleri polis tarafından dikkate alınmayan Leonard'ın yaşamındaki tek mücadelesi, adalet arayışı uzerine kurulmuştur. Katili belirlemesinde ise büyük bir zorlukla karşı karşıyadır. Leonard'ın nadir görülen, tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığı vardır. 'Kaza' oncesi olayları tüm ayrıntılarına kadar hatırlayabilen Leonard, 15 dakika önce ne olduğunu, ne yaptığını, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilememektedir. ARABULUCU Polis Danny Roman emeklilik fonunda yolsuzluk yapan polislerle ilgili bir dosyayı devralmıştır. Fakat bu skandalın ortaya çıkmasını engellemek isteyenler vardır. Danny, meslektaşlarının kurduğu bir komplo sonucu işlemediği bir cinayet ve zimmet suçlamasıyla karşı karşıya kalır. Şehrin merkezinde, içinde Chicago polisinin iç ilişkiler bürosunun da bulunduğu bir ofis binasının 20. katına çıkan Danny, burada bulunanları rehin alır. CESET The Body - El cuerpo - Oldukça zengin ve hırslı bir işkadını olan Mayka'nın cesedi morgdan kaybolmuştur. Olayı araştıran polis memuru Jaime, eşini kaybettikten sonra geçirdiği travmanın izlerinden kurtulmak ve hala mesleğinde iyi bir polis olduğunu kanıtlamak için cesedi bulmakta kararlıdır. Bunun üzerine Mayka'nın yaşça küçük eşi Alex'i büroya çağırtır ve sorgulama başlar.