Ramazan ayında pilavlar, börekler, tatlılar ve hamur işlerinin neredeyse her evde çeşit çeşit bulunduğunu biliyoruz. İftar davetleri sebebiyle yemek sonrası baklavadan güllaca kazandibinden sütlaca kadar birçok tatlıların da alındığı gerçeğini düşündüğümüzde her evde aşırı kan şekeri yüklemesi, pankreastan salgılanan aşırı insülin tepkimesi vücudu fazlasıyla yağlanmaya yönlendiriyor diyebiliriz.
Rafine şeker, beyaz un ve endüstriyel şeker ihtiva eden bu aşırı lezzetli tatlılar aslında mide problemleri yaşamamızın da bir etmeni olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. Tabii ki; oruç tutarken sevdiğimiz tatlılardan yiyeceğiz ama hem yemekte pilav, patates ardında da bolca tatlı şeklinde değil.
Sağlıklı karbonhidratlardan oluşan öğünler planladığınızda tatlı yemeye de midenizde yer açabileceksiniz. Bu sebeple iftar ve sahurda eğer dirençli nişasta ve diyet lif çeşitlerinden zengin yiyecekleri uygun miktarda yediğinizde haftada iki-üç kere sevdiğiniz tatlıyı da rahatlıkla yeme şansınız artacaktır.
Size tavsiyem sağlıklı karbonhidratlardan korkmamak. Mesela bulgur gibi tahıl çeşitleri mesela enginar, pırasa, bezelye gibi sebzeler, muz gibi meyveler, badem gibi kuruyemişler, nohut, yeşil mercimek gibi baklagilleri iftar ve sahurda bulundurmaya özen göstermek kan şekerinizin hep dengede kalmasına olanak sağlayacağı gerçeğini göz ardı etmeyin derim.
Meyveler, sebzeler, baklagiller, kuru yemişler, tahıllar polisakkarit, oligosakkarit ve diğer fermente edilebilir diyet liflerini içeren prebiyotikler olduğundan bağırsak mikrobiyotasında sağlıklı bakterilerin artmasını patojen bakterilerin azalmasını sağlar. Böylece bağırsak bariyerini güçlendirir, inflamasyonu hafifletir, bağırsakta bozulmuş bakteri dengesini sağlığa yararlı olacak şekle yeniden dizayn eder, kan şekeri yükselmesini önler, insülin direncini kırar, kilo vermeyi kolaylaştırır, verilen kilonun özellikle bel bölgesinden olmasını destekler, karaciğer yağlanmasını geriletir.