SELAHATTİN DÖNMEZ
Araştırmalar gösteriyor ki Türkiye Avrupa'da obezitenin en sık görüldüğü ülkelerden. Özellikle çocuklarda görülen obezite oranı çok yüksek. Ülkemizdeki obezitenin farklı nedenleri var. İşte obeziteden korunma kılavuzu...
Türkiye Avrupa'da obezitenin en sık görüldüğü ülke durumuna geldi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü 2017-18 raporunda 34 ülkede 20-79 yaşları arasındaki kişilerde obezite görülme sıklığının yüzde 19 olduğunu açıkladı. Yüzde 22 oranıyla Türkiye üçüncü sırada. Küresel Hastalık Yükü Obezite İşbirliği Grubu'nun raporlarına göre dünyada obez nüfus 715 milyona ulaştı. Bu rakama göre dünya nüfusunun yüzde 15'i obez. Türkiye'deki sayı dünya ortalamasının üzerinde. Çocukluk çağındaki obezitenin yetişkin dönemdeki obeziteye neden olduğu artık biliniyor. Avrupa'da yedi ülkede yapılan araştırmada çocuklarda obezite görülme sıklığı açısından 2. sırada olduğumuz ortaya çıktı. Ülkemizde özellikle 7-8 yaş kız çocuklarında hızlı kilo sorunu yaşanıyor. Bu yaş grubunda her dörk çocuktan birinde fazla kilo ya da obez olma belirtisi var. Hal böyle olunca çocukluk çağından ergenlik dönemine geçişte kilo alımının kontrol altına alınması ileriki yıllarda obezite sorununun Türkiye'de daha ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmasını engeller.
BAĞIRSAK SAĞLIĞI ÖNEMLİ
Biyolojik ortam dışında direkt olarak obezitenin gelişmesini sağlayan en önemli çevresel etmenler ise kronik stres, fazla şeker ve yağ içeren besin tüketiminde artış, büyük porsiyonlarda yemek yeme, yaşam boyu egzersiz yapmamaktır. Fakat son yıllarda çevresel toksinler, yiyecek noksanlığı ve yüksek yağlı diyet uygulamalarının obezite ile ilgili genlerde metilasyon, asetilasyon gibi epigenetik değişikliklere neden olarak hem yeme isteğini artırdığı hem de yağ dokusunun hızla büyümesine neden olduğu biliniyor. Bağırsaklar sindirim kanalından salgılanan hormonları ve sindirim kanalındaki bilgiyi bağırsak-beyin aksı sayesinde beyine taşır. Bu gizli iletişim ile bağırsaklardan beynimize gelen hormonsal uyarılar merkezi sinir sistemindeki iştah düzenleyici merkezlere iletilir. Yediğimiz yiyeceklerin miktarı, sağlıklı olup olmaması, bağırsaklardaki ortamın dengesi aslında iştah merkezimizi etkiler. Eğer sağlıklı besin seçiyor ve öğünlerde yeterli miktarda yiyecek tüketiyorsak yağ yakımı artar, iştah dengelenir ve kortizol azalarak obezite oluşumu önlenir. Fazla yemek iştahı arttıran hormonlar beyinde iştah mekanizmasını açan bölgelere ulaşır ve doyum çok geç oluşur.
NORMAL KİLOLU OBEZLER
Normal kilolu olan kişilerin bazılarında genetik olarak obeziteye eğilimli olduğu biliniyor. Bu genetik yatkınlığa sahip kişiler sürekli diyet ve fiziksel aktivite çabalarıyla kilolarını koruyabilmekte ancak dikkat etmediği takdirde kolaylıkla kilo alarak hafif kilolu ya da obez olabilirler. Bu gruba metabolik obez diyoruz. Ayrıca kilolu hatta hafif obez olup fakat metabolik açıdan tamamen normal olan bazı kişiler de vardır ve bu kişiler için sağlıklı obez tanımı kullanılmaktadır.
TÜRK TİPİ OBEZİTE
Beslenme alışkanlıklarındaki değişim ile enerji alımının artması genel anlamda obeziteye yol açar. Ancak ülkemizde normal kilolu bir kişinin obez olmasını belirleyen en önemli faktörler öğün sayısındaki düzensizlik, aktivite yapmamak, ekmek tüketimindeki fazlalık, sosyal duruma bağlı ev dışı yemek yemenin sıklaşması, tatlı ve hamur işleri tüketimi, yağlı et ve kızartılmış et yeme sıklığı, sebze ve meyveyi yeterince tüketmemek, annelerin yüzde 95'inin bebeklerini tek başına altı ay boyunca anne sütü ile beslememesi, diyet lifinden fakir besinler ve sağlıksız besinler olarak sıralanabilir. Kadınların sık doğum yapması ve doğumlar arasındaki mesafenin kısalığı, uygun emzirme süresinde doğru anne sütü uygulamasının yanı sıra gereğinden uzun süre emzirme, antidepresan ilaçların sık kullanılması ve eğitim düzeyinin düşük olması kadınlarda obezitenin yaygınlaşmasında belirleyici etmenler olarak öne çıkıyor.