Diyabet hastalarının yaklaşık üçte birinde diyabetik ayak yaraları görülüyor. Diyabetik ayak yaraları çoğunlukla ciltte küçük ama iyileşmeyen bir yara şeklinde başlıyor, hastanın durumuna göre hızlı veya yavaş bir seyirle derin dokuları tahrip ediyor. Doç. Dr. Semih Bağhaki, hem hastaları, hem de onların bakımını üstlenen kişileri zorlayan bu durumun diyabet hastalarının bilinçlendirilmesi, düzenli ayak bakımı ve kontrolü ile önemli oranda azaltılabileceğini dile getirdi Diyabet, tüm dünyada giderek artan ve 7'den 70'e herkesi etkileyebilen bir sağlık sorunu. Kontrol altında tutulmayan diyabet, başka sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bunlardan bir tanesi de diyabetik ayak. KÜÇÜK BİR YARAYLA BAŞLIYOR Diyabet hastalarının yaklaşık üçte birinde diyabetik ayak yaraları görülüyor. Diyabetik ayak yaraları çoğunlukla ciltte küçük ama iyileşmeyen bir yara şeklinde başlıyor, hastanın durumuna göre hızlı veya yavaş bir seyirle derin dokuları tahrip ediyor. Doç. Dr. Semih Bağhaki, bu yaraların bazı hastalarda uzuv kaybıyla sonuçlanabildiğini, önemli bir kısmının ise uzun tedavi süreçleri gerektirdiğini söyledi. Doç. Dr. Bağhaki, hem hastaları, hem de onların bakımını üstlenen kişileri zorlayan bu durumun diyabet hastalarının bilinçlendirilmesi, düzenli ayak bakımı ve kontrolü ile önemli oranda azaltılabileceğini dile getirdi. BU AYAKKABILARA DİKKAT! Doç. Dr. Semih Bağhaki, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Diyabet hastalarının ayaklarına, çoraplarına ve ayakkabılarına özen göstermeleri gerekir. Örneğin, burnu dar ve sıkan ayakkabılar bu hastalarda yara oluşmasına kolayca sebep olur. Ayakta mantar enfeksiyonu varlığı bu hastalarda yine ayak yaralarına eğilim oluşturur. Fazla kilo ve buna bağlı ayak tabanının deforme olması da dengesiz yük dağılımına, nasırlaşmaya ve bu bölgelerden başlayan ilerleyici yaralar meydana gelmesine neden olur. Diyabet hastalarının kan damarlarında ve sinir dallarında yıllar içinde meydana gelen yavaş ama ilerleyici tahribatlar da yine ayaklarda yara oluşmasını kolaylaştırır. Bu hastalar ayak tabanlarını iyi hissedemedikleri için ayaklarına batan bir cismi fark edemeyebilirler veya ısınmak amacıyla ayaklarını dayadıkları ısınma araçları ile ayaklarını istemeden yakabilirler. Bu gibi durumlar da tedavisi zahmetli ve bazen hayati tehlike yaratan ayak yaralarına sebebiyet verebilir. Bir başka önemli tehlike unsuru da sigara içiciliğidir. Diyabet hastalığının varlığı kendi başına önemli bir risk faktörüdür ve eğer bir diyabet hastası sigara da içmeye devam ediyorsa ayak yarası oluşması çok muhtemeldir. Böyle hastaların başarıyla tedavi edilebilme oranları da düşüktür.' KALP, BÖBREK VE BEYİNLE İLGİLİ HAYATİ TEHLİKE YARATAN DURUMLARIN HABERCİSİ Diyabetik ayak hastalarının 3-5 yıl sonra yaşamlarını kaybettiğini kaydeden Doç. Dr. Semih Bağhaki, 'Bu iki temel faktöre bağlıdır. Birinci faktör; uzuv kaybettirecek kadar damar ve sinir hasarı meydana gelmesi, şeker hastalığının zaten ileri bir evreye geldiğini gösterir. Bu durum kalp, böbrek ve beyinle ilgili hayati tehlike yaratan durumların da habercisidir. Bir diğer temel faktör de uzuv kaybıyla meydana gelen hareket kısıtlılığının giderek artması ve bu şekilde yukarıda sayılan diğer sistem problemlerini hızlandırmasıdır' diye konuştu. DİYABETİK AYAK TEDAVİSİ Ülkemizin diyabetik ayak yaralarının tedavisinde önemli deneyime ve başarıya sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Bağhaki, 'Bu hastaların tedavisi iç hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, ortopedi, plastik cerrahi, kalp-damar cerrahisi gibi branşlardan hekimler tarafından yapılmaktadır. Hastanın uzuv kaybını önleyebilmek adına ülkemizin birçok kamu, özel ve üniversite hastanesinde saydığımız branşlardan ve ihtiyaca göre başka tıp branşlarından da hekimler yara bakım yöntemleri, ilaç tedavileri, onarım ameliyatları, hücre tedavileri ve epidermal büyüme faktörü tedavileri gibimodern tıbbın sağlayabildiği her tekniği uygulamaktadır' dedi. DİYABETİK AYAKTAN KORUNMANIN YOLLARI Diyabet hastalarının ayaklarında yara oluşması için çok sayıda sebep bulunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Semih Bağhaki, şunları söyledi: 'Yara meydana geldikten sonra tedavisi yukarıda belirtildiği üzere genellikle zordur. Uzun süreli pansumanlar, destekleyici ilaç tedavileri ve cerrahi müdahaleler sonucunda bile kimi hastaların bacağını kaybetmesi ne yazık ki olasıdır. Bu nedenle, diyabet hastalarının deyim yerindeyse bir gözü ayaklarını kontrol etmelidir. Bu hastalar ayaklarını temiz tutmalı, ayak ciltlerini nemlendirici kremlerle her gün ovmalı, tırnak bakımlarını dermatoloji hekimlerinin önerilerine göre yapmalı, geniş ve ortopedik ayakkabılar kullanmalı, ısınmak amacıyla (kalorifer veya sobaya dayamak, sıcak su torbaları ile ısıtmaya çalışmak) ayaklarını istemeden yakmamalı ve tüm bunlara rağmen bir yara gelişmesi halinde en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna gitmekten çekinmemelidir. Tüm bu imkanlara karşın hem hastalarımızın, hem hasta yakınlarının ve hem de ülke kaynaklarının 'sağlığı' açısından yine hastalarımızın, hasta yakınlarımızın ve sağlık çalışanlarının 'diyabetik ayak yaraları' konusunda bilinçli ve özenli olması, yara oluşumunu engellemeye odaklı olması gerekmektedir.'