KUR'AN VE PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE GÖRE ORUÇ
İslâmiyet'te başka oruç çeşitleri de bulunmakla birlikte belirli şartlar çerçevesinde her müslüman için zorunlu bir ibadet niteliğinde olanı hicretin 2. yılı Şâban ayında (Şubat 624) farz kılınan ramazan orucudur (İslâm öncesi Hicaz-Arap toplumunda görülen oruç uygulamalarının ve Müslümanlık'taki oruç ibadetinin başka dinlerle ve özellikle Yahudilik'le ilgisi hakkında ileri sürülen bazı iddialar için Ramazan orucunun farz ibadetlerden olduğu kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Kur'ân-ı Kerîm'de orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin meâli şöyledir:
SİZDEN ÖNCEKİLERE FARZ KILINDIĞI GİBİ…
"Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi sakınasınız diye size de sayılı günlerde oruç farz kılındı. İçinizden hasta veya yolcu olan başka günlerde sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlara (zorlukla güç yetirebilenlere veya güç yetiremeyenlere) bir yoksulun -günlük- yiyeceği kadar fidye gerekir. Kim gönüllü bir iyilik yaparsa bu kendisi için bir iyiliktir. Eğer bilirseniz orucu tutmanız sizin için daha hayırlıdır. -O sayılı günler- doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur'an'ın indirildiği ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa başka günlerde sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola iletmesine karşılık Allah'ı tâzim etmeniz için ve umulur ki şükredersiniz diye -oruçla yükümlü tutup hükümlerini açıklıyor-" (el-Bakara 2/183-185).
VEDA HUTBESİNDE GEREKLİ GÖREV SAYILMIŞ ORUÇ
Ayrıca ramazan orucu Hz. Peygamber'in imanın ve İslâm'ın temellerini açıklayan meşhur hadislerinde, Vedâ hutbesinde cenneti hak etmek için gerekli temel görevler veya dört temel ibadet arasında sayılmış, başlangıçtan itibaren İslâm ümmeti bu ibadetin farz olduğu hususunda ittifak etmiştir.
KURAN'DA ORUCA GENİŞ YER VERİLDİ
Kur'ân-ı Kerîm'de önceki toplumlara da orucun farz kılındığına dikkat çekilmiş, orucun amaç ve hükümleri açıklanırken "ittikā" fiili kullanılmış, oruç yasaklarına uymanın Allah tarafından çizilen sınırlara riayet anlamına geldiği ifade edilmiştir (el-Bakara 2/183, 187).